Türkiye’nin siyasi tarihine baktığımızda, cumhuriyetin kuruluşu ile başlayıp, çeşitli tarihlerde devam eden askeri darbelerin yapıldığını ve gündemden hiç düşmediğini görüyoruz. Her şeyden önce şunu hatırlamakta fayda var: 28 Şubat denen süreç, 1997′de olmuş ve bitmiş bir şey değildir. Gerçekleri anlamak için o dönemi bir bütün olarak ele almak ve topyekûn değerlendirmek gerekiyor. Kötü niyetli olanlar o süreçte yaşanan bir detayı ele alıyor ve o detayla bütün bir süreci çarpıtmaya kalkışıyor. Ya da çarpıttığını zannediyor. Bu süreç 10 yıllar devam eden bir süreçtir.

 

          Her gün ‘medya kalemşorları yalan yanlış haber üreten ve ülkedeki Müslüman ve cemaatleri uydurma haberlerle tehdit edenler kimlerdi? “Gerekirse silah kullanırız.” diyenler ve bunları söylemeleri için onları zorlayanlar kimlerdi? Her toplantı ve yürüyüşlerinde en büyük tehlikenin irtica ve Müslümanlar olduğunu söyleyenler hangi dış güçlerin planlarını uygulamakta idiler? Yüzsüzlüğün ve alçaklığın belgelerini kamuoyuna deklere gereken ceza verilmeli değimli? Devam eden dava sürecinde o zamanın tüm mağdur fert, cemaat, dernek, vakıf ve partilerin de bu dava sürecinde müdahil olmaları gerekmez mi?

          Yine o dönemin sivil ve resmi tüm bu işlerde parmağı olanlarında, yargılanıp gerekli cezaya çarptırılmaları gerekmezmi? Bu işin en büyük ayağının medya olduğunu tüm kamuoyu hatırlıyordur zannedersem. Yalan iftira haberlerle birçok insanın mağdur olmasında başrol oynamıştır, bu satılmış medya.

 

       28 Şubat dönemine ilişkin, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan 103 sanığın yargılandığı Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada,"mağdur" sıfatıyla Kazan'ın ifadesine başvuruldu.

 

        Bakan olduğu dönemde yaşadıklarını anlatan Kazan, Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar'ın, "Size yönelik tehdit oldu mu"sorusuna, "Hayır, maruzatım bundan ibaret" cevabını verdi.

 

Kazan, Şıngar'ın tekrar "Şikâyetçi misiniz" sorusu üzerine, "Hayatımın en zor kararıdır, bu dosya için şikâyetçi olmak. Ben şikâyetçi değilim" diye konuştu. Şevket Kazan gelen tepkiler üzerine mahkemeye dilekçe göndererek şikâyetçi olduğunu beyan etti. Şevket kazan sadece kendine yapılanlardan şikâyetçi olmaya bilir. Bu dava Kazan’ın şahsi davası değil ki şikâyetçi olmasın bu dava ümmetin davası.Bu dava mazlum Müslüman halkın inançlarına ve en kutsal değerlerine saldırılmış bir davadır.Kazan ve kazan gibi basit düşünenlerin davası olamaz.

       28 Şubat Türkiye'nin ve Dünyanın en büyük soygun operasyonudur.’’

Kimilerine göre “28 Şubat” nedir? Sorusunun tek kelimelik cevabı: “Zorbalıktır.” Bin yıl sürecek denilen süreç 10 yıl bile sürmeden iflas etti. 28 Şubat’tan ders almak demek, “zorbalık yapmaktan vazgeçmek” demektir.28 Şubat tankların üzerimize yürütüldüğü süreç olup, mütedeyyin insanların sindirildiği, milletin manevi değerlerine karşı açılan topyekûn savaşın adıdır.