<p>Son yılların en şerli ittifakıyla karşı karşıyayız. Bir yanda terör örgütlerinin tehditleri ve şiddet eylemleri, diğer yandan sağcı, solcu, faşist, komünist ne kadar marjinal grup varsa sözleşmişçesine bir araya gelerek     “ Gezi” taifesinin kalkışmaları. Aslında tüm bunlara “ paralel” ve bedel olarak, Pensilvanya çetesinin ihaneti! Bunların avukatlığını yapan bilumum siyasi partileride unutmamak lazım elbette.</p><p>Yukarıda saydıklarımın fikirleri, meşrepleri, ideolojileri ve tüzükleri birbirlerine Doğu ile Batı kadar   uzak olsa da, kabloları tek bir düğmeye bağlıdır ve hepsinin mekanizması o düğmeye basıldığında aynı anda çalışır. Bu mekanizma küresel güçler diye kısalttığımız “ ABD, İsrail ve Batı dünyasının başını çektiği” Emperyalist ülkelerden başkası değildir. Tüm dünyayı yöneten bu “Beşli çete” BM Daimi üyeleri olarakta adlandırılırlar.</p><p>Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın ısrarla “ Dünya beşten büyüktür” sözünün merkezi işte tam burasıdır. Gezi olaylarında “ Mesajı aldık” diyen devlet büyüklerimizin aksine “ üç beş çapulcuya pabuç bırakmam” dediğinde kamuoyundan bazıları garip sesler çıkartarak “ Tayyip bey çok sert” türünden eleştiriler yapmışlardı. Aslında hadisenin üç beş ağaç olmadığı ortaya çıktığında, o zamanlar Başbakan olan Cumhurbaşkanının bu dik duruşuyla belkide bir isyanı önlediği açık seçik ortaya çıkmıştı.</p><p>Ortada kirli bir ittifak şer güçlerini devreye sokarak, islam aleminin tek düşürülmemiş kalesini yıkmak için, bir araya gelmesi hayal bile edilemez olan terör örgütlerini, siyasi partileri ve islami bir cemaat olarak anılan paralel örgütü yanyana aynı safa taşıyarak ciddi bir savaş başlattı.</p><p>AK Parti bu savaşın bir tarafıdır. Üstlendiği misyon ve yüklendiği “Türkiye davası” nı tek başına yürütmektedir. 13 Yıllık iktidar olmanın getirdiği yıpranma ve  bahsi geçen şer odaklarının “Sazlı, sözlü ve silahlı” saldırılarıyla beraber “ Paralel örgütün” algı operasyonları sonrasında, 7 Haziran seçimlerinde yara aldı ve sendeledi.</p><p>Tam da bu zaman içerisinde yeniden erken seçim kararı alınmışken, bu fırsat iyi değerlendirilmeli ve sadece Türkiye'nin değil tüm, İslam coğrafyasının istiklal ve istikbal davasını sırtına yüklenen Tayyip Erdoğan ve AK Parti'ye destek vermelidir. Bu, vatanını ve dinini seven her vatandaş için bir görev ve vebal olduğu gibi, dindar bir tabana sahip olan SP, BBP ve Hüda Par için “Vebal oğlu vebaldir!”....</p><p>Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi ve Hüda Par, AK Parti ile milli bir ittifak yapmalı ve seçimlere birlikte girmelidir. Şer güçlerin tüm uyuşmazlıkları ve uzlaşmazlıklarına rağmen bir araya gelmeleri tamamen dünya menfaatleriyle ilgili bir durum olmakla birlikte, ismini zikrettiğim partilerin en büyük endişeleri, ülkenin milli ve manevi değerleriyle alakalıysa madem, o halde bu partiler buna mecburdurlar!</p><p>Hal böyle iken azami müştereklere sahip partiler “ Milli ittifak” çatısı altında, AK Parti'nin öncülüğünde seçimlere giderek, dışardan güdümlü tüm güçlere karşı “ Birlik ve beraberlik” ruhunu sergileyerek gereken mesajı vermelidirler. Mısır'da, Irak ve Suriye'de müslümanları asgari ihtilaflarından vurarak bölüp parçalayan “Frenk oyununu” bozmak elzem ve mecburidir.</p><p>Müslümanlar “Azami müştereklerini” keşfettiğinde, basit ve süfli hesaplar peşinde koşanların oyununa gelmeyecek ve bir bütün olarak hareket etme yetisi kazanacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sıklıkla vurguladığı “ Bir olalım, iri olalım, diri olalım”  tavsiyesinin tesadüfen söylenmiş sloğanlardan ibaret olmadığı, bilakis özenle düşünülmüş ve tarihi tecrübelerden süzülerek gelen hayati bir teşhis ve tespit olduğu ne kadar da nettir.</p><p>Son yılların en şerli ve en “ kara” ittifakına karşı adeta yedi düvelle mücadele eden AK Parti, SP, BBP ve Hüda Par ile birlikte oluşturacağı ittifaka bir isim bulmakta zorlanacaksa eğer, ben hemen bir isim tavsiye edebilirim.</p><p>“Ak ittifak!” Küresel emperyalistlerin “ Kara ittifak”ına karşı, Vatanseverlerin oluşturduğu “Ak ittifak”... Bence yakıştı. Hayırlı olsun, hayırlısı olsun...</p>