Anne ayı yavrusuna olan engin sevgisinden dolayı onu kucaklayıp bağrına basar. Ancak farkına varmadan kadar sıkar ki, kaburgalarını birbirine geçirir ve yavru nefes alamayıp ölür. Anne ayı dakikalar sonra yavrusunu bıraktığında hareketsiz kalışını görünce aşırı sevgiden yavrusuna kıydığını anlar ama… İşte halk dilinde; “ayının sevmesi gibi sevdi” ifadesi bu öldürücü sevgiye denmektedir.

Aşırı olan sevgiye de nefrete de işaretle, Resulullah (sav) şöyle buyurur: “Bir şeyi aşırı sevmen, seni kör ve sağır eder. Bir şeyden aşırı nefret etmen de kör ve sağır eder” El hak bu hadisi şerifin tezahürlerini günlük hayatın birçok yansımalarında görürüz. Fanatiklik sadece takım tutmakta değil, birçok konuda gerçekleşmektedir.

Bir mürşidi aşırı seven onun olumsuzluklarını görme ve anlamada kör ve sağır oluyor. Bir arkadaşını, bir mesleği, bir otomobili, bir memleketi, bir grubu, bir tarikatı, bir cemaati kısaca herhangi bir şeyi aşırı seven onun olumsuzluklarını görmede kör ve sağır oluyor. Tabi aynı şey aşırı nefret etmede de geçerli ve vakidir.

Aşırı seven sevdiği şeyin olumsuz tarafını görmüyor, işitmiyor, bilmiyor. Ne söylesen hangi kötülükten bahsetsen, te’vil ediyor, iyiye, hayra yormanın bir yolunu mutlaka buluyor. Aşırı nefret eden ise nefret ettiğinin olumlu tarafını görmüyor, bilmiyor, işitmiyor. Meşhur tabirle artık o şey, lal-u Güher olsa, ya da o kimse ağzıyla kuş tutsa, havada uçsa, suyun üzerinde yürüse da boş. Buğzeden tüm olumlu tarafları bir şekilde kötüye yormanın yolunu buluyor.

Ama asıl değinmek istediğim kimi annelerin çocuklarına olan aşırı sevgiyle onlara zarar vermeleri… Bu kabilden çok anneler görürsünüz ki neredeyse çocuğunu altın kafese koyup beslemek isterler. Tabi her tarafı da karartılmış olmalı aksi takdirde birileri çocuğuna nazar edebilirler. Bu uygulamasıyla anne kendince çocuğunu; soğuktan, sıcaktan, yorulmaktan, üzülmekten, sararmaktan, kararmaktan, acıdan, sızıdan, hastalıktan, kem gözlerden vs. korumuş olacaktır. Yediği içtiği önünde, yemediği arkasında olacaktır.

Ama anne bu aşırı sevgiyle çocuğunu tek hücreli bir hapse hatta zindana koyduğunun farkında değildir. Ona hücre cezası verdiğinin ve ona azap ettiğinin farkında değildir. Aşırı sevgi basiretini bağlamıştır. Bülbülü altın kafese koysanız “ille vatan” der, özgür doğayı özler ya. Bir çocuk da normal beşerin doğal ortamında, hayatın her şartını yaşayarak büyürse özgür olmuş olur.

Bilindiği üzere kafeslerde yetişip büyüyen kuşlar, doğal ortamda yaşayamaz, kısa zamanda ölürler. Konunun uzmanı değilim ama aynı şeyin tüm canlılar için de geçerli olduğu kanaatindeyim. Her canlı kendine has doğal şartları yaşayarak öğrenmemiş ise hayata tutunması zordur.

Birçok annenin, ben çocuğumu sokakta mı buldum diyerek, herhangi bir iş veya meslekte çalışmasına razı olmadıklarını görürüz. Okula gidiyorsa ve okul yakın olsa da servisle gitsin. Evin bir ihtiyacını almak için bakkala, fırına gitmesin. Anne ya kendisi gider, ya da baba evdeyse babayı gönderir ama çocuğunun yorulmasını istemez. Baba gün boyu çalışıp yorulmuş da olsa… Okula giderken, camiye Kur'an öğrenmeye gitmesin ikini kaldıramaz da yorulur çocuğum. Yaz tatilinde de Kur'an kursuna veya herhangi bir mesleğe çalışmaya gitmesin. Zaten sekiz ay boyunca okula gitti durdu, şimdi tatil yapsın. El bebek gül bebek büyüsün. Hani mümkün olsa anne çocuğunun yerine kendisi okula gitmeye razıdır, eğer mümkün olsa…

Tabi ola ki çocuk okul da başarılı olamaz ya da farkı bir mesleğe yönelip, okula devam etmek istemezse, sudan çıkmış balık misali ortalıkta kalakalacaktır. Çünkü hayatın zorluklarını yaşayarak öğrenmemiştir ki hayatın zorluklarıyla mücadele edebilsin. Hangi işe gitse bir hafta dayanamaz kaçar. Fabrikada çalışamaz, tarlada bahçede zaten çalışamaz. Zira kafeste yetişen kuş misali nazik alışmıştır.

Aile sorunlarının bir kısmı da annelerin çocuklarına olan düşkünlükleri ve onları baba disiplininden koruma dürtüleridir. Bu konuda rahmetli babamın, annemden neler çektiğini iyi hatırlıyorum. Annemin baba disiplininden koruduğu çocukları, bundan zarar gördüler. Bu zarar tabi annelere 3-5 misliyle geri dönmektedir. Bundan en çık ıstırap çeken yine anneler olmaktadır ama olsun, özellikle annelik duygusuna eğitimsizlik de eklenince varın dramı düşünün…

Peki, anne çocuğunu korumasın mı? Böyle bir şey zaten düşünülemez. Tüm anne canlılar gibi insan Anne de doğal olarak çocuğunu korur ve korumalıdır. Ancak Allah (cc) insana akıl vermiştir. Anne çocuğunu dengeli korumalı, dengeli sevmelidir. Ayının sevdiği gibi severse, yavrusunu öldürür de farkına varmaz. Ya da farkına vardıktan sonra iş işten geçmiş olur. Evet, sevgide, nefrette, koruyup kollamada kısaca he işte denge esastır. Selam… Dua…