<p>Bayram gelmiş neyime, anam, anam garibem… Kan damlar yüreğime, anam, anam garibem…</p><p>Adam kasıla, kasıla anlatıyor “ Allah kısmet ederse bu yıl üçüncü kez Hacca gideceğiz hanımla birlikte. İnsan bir gitti mi tadından vaz geçemiyor kurbanı da orada kesiyoruz, bu yıl beş tane kesmeyi düşünüyoruz!”</p><p>Bir başkası ayrı telden “ dostum geçen kurban bayramında ege’ye gitmiştik ailecek. Kurbanı kesip kebabı yer yemez yola çıktık. Harika bir tatil oldu, ayına göre denizde hala sıcacıktı”</p><p>Peki alın işte Bayram kartpostallarınız benden olsun! Allah niyetlerinizi kabul etsin…</p><p>Aslında, ne İŞİD umurum, nede koalisyon güçleri. Medya kartellerinin reyting savaşlarına neden kafamı takacakmışım? Gayri safi milli hasıla hiç mi hiç ilgimi çekmiyor! En son on bin dolarmıydı ya la? kime?</p><p>Emperyalist, Kapitalistlerin Borsa endeksleri düşüşe geçmiş! Ben hiç üzülmedim ki!</p><p>Vahşi Batının petrol savaşının canı toptan cehenneme olsun. Bunların hepsi bir yana da, beni en çok feveran ettiren şeyi hala bulamadım. İçimde ki haykıramadığım feryadım kime olmalı?</p><p>Evet, evet, sıradaki isyanımı alayına göndermeliyim, en çokta, “en çok” Müslüman olduklarını söyleyenler yokmu! İşte onlara… Bu parça size gelsin beyler ve hanımefendiler…</p><p>Aslında hiçbir şey yolunda değil, bir kan gölünün sahilinde geziniyoruz ve akan masum kanları ayaklarımıza bulaşmış. Her kes birbirinin kurdu olmuş sıranın kendisine gelmesini bekliyor, bir telaş var, panik hakim olmuş ruhlarımıza ve kendi yarınımıza dahi kuşku ile bakarken bir dost arıyoruz ruhumuzu saracak. Güvenebileceğimiz bir şefkat elinin ellerimizi tutmasını istiyoruz…</p><p>Ve dahi aslında, bayram ismini telaffuzda bile, dilimiz değil, yüreklerimiz burkuluyor. En yakınımızdakine sitem ediyoruz, bir karşılık bulsun istiyoruz acziyetimiz ve şaha kalkan bir gür seda bekliyoruz “ ben buradayım “ …</p><p>Sen! üç kez hacca gidip dördüncüye niyetlenen hacı amca, hiç düşündün mü  ev kirasını ödeyemediği için arka kapıdan dolanıp, ev sahibine yakalanırım diye,  kalbi güm, güm atan adamın mahcubiyetini.</p><p>Sen! Bayramı sadece çocukları için görsel bir şov ve şahane bir “kendin pişir kendin ye” nostaljisine dönüştüren iş adamı arkadaş, senin bir bayram tatiline harcadığın parayı bulamadığı için Afrika’da kaç çocuğun açlıktan öldüğünü biliyor musun?</p><p>Ey! sokak lambasının ışığı ile soğuktan titreyen bedenini ısıtmaya çalışan çocuk, ey! elinde değneğine iki büklüm yaslanmış, çaresizlikten el açıp dilenen yaşlı adam, ey! bütün yolları denedikten sonra sahipsizlikten bunalıp, çocuklarına ekmek bulabilmek umudu ile kendini satılığa çıkarmış zavallı anne, ey! iş bulamadığı için elleri cebinde kaldırımda yürüyen genç, ey! imkanı olmadığı için evlenemeyip bir yardım eli gözleyen sevgililer, ey! asgari ücretle beş çocuğu geçindirmeye çalışan emekçiler, ey bütün Dünya’nın mazlum, mağdur ve mustazafları, hepinizin, hepinizin bayramını kutluyorum. Gerisi teferruat…</p><p> </p>