<p>Günlerden 6 Eylül… Bir yaz gelip geçiverdi türlü sıkıntılarla… Fakat sonbaharı çok sevmeme rağmen içimde derin bir burukluk var… Neden mi?</p><p>Her derdimize bir neden ararız da çaresi ne yazık ki pek bulunmaz öyle” niyet ettim sıkıntımı çözmeye” demekle…</p><p>Hayatın her satırı her kelamı birer imtihan vesilesi ne yazık ki… Söylediklerimiz, söylemediklerimiz, sevdiklerimiz veya sevmediklerimiz, yaptıklarımız veya yapabilecekken yapmadıklarımız… Hepsi birer imtihan oluveriyor… Netice her ne olursa olsun Rabbim her işimizi hayra çevirsin…</p><p>Burukluk diyordum…</p><p>Sebepleri çok fakat biri var ki; sonbaharla azalan sıcaklıkların yerini serin akşamlara bırakması… Yaz boyunca günlerini parklarda geçiren Suriyeli kardeşlerimizin artık sığınacak bir çatı bulmak zorunda oluşları… Yıkık bir evin tek göz odasına doluşan 10-15 kişiden oluşan aileler ve üşüyen minik bedenler… Bu sebepten her anı muhteşem bir resmin tuvaline dönüşen tabiat içimi ısıtmıyor… Eskiden sevindiğim ve mutlu olduğum bu ay bana derin bir sızı veriyor…</p><p>Ah bu hayat! zamanla insanın sevdiğini sevmez, gördüğünü görmez ettiriyor ya bize… Faniliğin bütün değişimlerini yaşamımız boyunca tek tek deneyimliyoruz… Rabbimiz bir şeyi bize iliklerimize kadar öğretiyor; La Yemut! Allahtan başka her şey değişime ve dönüşüme muhtaçtır… Rabbimizden dileğim odur ki; Şu soğuk kış günlerinde yağan yağmurlarla kuru bir nokta bile bırakmayan günler gelmeden ülkemize sığınmış, Türkiye vatandaşlarının merhamet ve ilgisine muhtaç olmuş bu kardeşlerimize elimizden gelen her imkânı seferber kılmak… Bu bizim boyun borcumuzdur… Vatan borcumuzdur çünkü bu vatanın her karış toprağı fedakârlık, merhamet, insanlık gibi yüce değerlerle yoğrulmuştur… Öyleyse düşenin ayağı kolu olmak bizim vatan borcumuz değildir de nedir?</p><p>Vatanın değerlerini anlayıp kavrayıp ona layık yaşamaktır, ona sahip çıkmak… Herkes seviyorum derde sevdasının gereğini yiğitçe yerine getirir mi o bilinmez… Sevda ağır bir yüktür… Omuzlarını hakka dayamayanlar taşıyamazlar çürük yürekleriyle… Sevda yürek işidir…</p><p>Tek karış toprağını kimselere vermez ezdirmeyiz deriz de iş menfaatlere gelince “yok arkadaş biz böyle demedik, biz bunu kastetmedik, olayın vahametini anlayamadık” gibi sözler adımızı ikiyüzlü menfaatperestler listesine kaydımızı engellemez…</p><p>Yiğitçe çarpışılarak korunan bu vatanın namusu şerefi onuru, yiğitçe, muhtaç olan Suriyeli kardeşlerimize sahip çıkmayla da korunacak, korunmalıdır da…</p><p> Büyükşehir Belediye başkanımız Fatma ŞAHİN’in  'Vatandaşlarımızın yaşam kalitesini etkileyen, kent yaşantısına uyum sağlayamayan Suriyeli misafirleri kamplara taşıyacağız. Bizim önceliğimiz kendi vatandaşlarımız. Ekiplerimiz bunun için yoğun mesai harcıyor. İnşallah yaşadığımız sorunları atlatacağız. Bu süreçte vatandaşlarımızdan biraz sabırlı olmalarını istiyoruz. Çıkan olaylar, kentimizle ilgili bugüne kadar ortaya çıkan olumlu algıyı zedeliyor. Ümit ediyorum kamp gelecek ayın sonuna doğru hazır olacak.' açıkladığı üzere devlet, yerel yönetimler elbette üzerine düşeni layıkı veçhiyle gerçekleştiriyorlar. Bizlere düşen de kadirşinas misafirperver bir ev sahibi olarak, sabır ve sükûnetle bu süreci yönetmektir… Rabbim  darda ve sıkıntıda olan cinsiyeti, ırkı, milliyeti ne olursa olsun bütün mazlumlara yardım etsin bizlere de onlara yardımcı olma izzetini nasip etsin…selam ve esenlik dilerim…</p>