İslam ve insanlık düşmanı olanların İslam’a ve insanlığa karşı en çok kullandıkları malzeme din ve inançtır. Bu konuda o kadar ileri gitmişlerdir ki birbirine tamamen zıt olduğu gibi doğuyla batı kadar birbirinden uzak, geceyle gündüz, beyazla siyah, fille karınca kadar farkları belirgin olan nice olgu ve fikirleri dahi gayet ustaca aynı gaye ve hedeflere ma’tuf kullanabilmektedirler.

Bizim bir araya gelmesini imkânsız gördüğümüz nice fikir ve izimleri, sağcılığı ve solculuğu, komünizmi ve faşizmi, Sünniliği ve Aleviliği, Kürtçülüğü ve Türkçülüğü, sofiliği ve zamparalığı, hacılığı ve fahişeliği, hatta dini ve dinsizliği, kısada aklınıza gelebilecek her tür zıtları ve zıtlıkları kendi karanlık emelleri için hiç yorulmadan kullanabilmektedirler.

Bu kullanma konusunda öyle mesafeler kat ediyorlar ki akıl havsala almaz. Örneğin ahlaksızlıkta sadece zina ve GBLT gibi ahlaksızlıklarla kalmıyorlar. Ensest’in her türlüsünü hatta her tür hayvanlarla yasal nikâhlı olmayı doğallaştıracak kadar hadlerini aşmaktadırlar.

Tabi insan denen varlığın bu kadar savrulabildiğini keşfedince, sıra geliyor insanı insana karşı, Hristiyan’ı Hristiyanlığa, Müslümanı İslam’a karşı kullanmaya. Aynı haddi aşmışlığı burada çok rahat uygulamaktadır. Öyle ki bu Müslümanların arasından kurşun askerler, yetiştirebilmektedir.

Düşünebiliyor musunuz, Bir Müslümanı öldürmeyi tüm insanlığı öldürmek kadar günah, birini ihya etmeyi ise tüm insanlığı ihya etmek kadar sevap sayan bir dinin mensuplarını, ölüm makinalarına çevirebilmektedirler. Ne ki öldürmeyi ibadet saymakla kalmıyor, birbirlerini öldürmede akla hayale gelmedik yöntemler geliştiriyorlar. İbadet aşkıyla ve sadistçe zevkler eşliğinde ölüm kusuyorlar

•             Kafa kesmeler

•             Tek tek organları keserek aheste aheste öldürmeler.

•             Kuşuna dizmeler.

•             Aylarca süren, en vahşi işkencelerin her türlüsünü deneyip, her dakika ölüm acısını tattırarak öldürmeler.

•             Demir kafesler içinde alevli ateşe tutarak kebap yaparcasına yakarak öldürmeler.

•             Aynı kafesler içinde suya daldırıp yavaş yavaş boğarak öldürmeler.

•             Ağırlık bağlayarak suya atmalar.

•             Elleri ayakları bağlı olarak binaların üzerinden tepe üstü atmalar.

•             Aş köpeklere yem yapıp, parçalatarak öldürmeler.

•             Bunlar dışarıya yansıyan vahşetler. Acaba yansımayan neler vardır.

Peki, insan hem de iman eden Müslüman bir insan nasıl olur da bu kadar vahşileşebilir. Hem de tam gönüllü ve içinden gele gele, kendisiyle aynı rabbe inanan, aynı peygambere ümmet olan,  aynı kitaba iman eden, aynı kıbleye yönelen mümin kardeşini gözünü kırpmadan öldürecek kadar…

Şu an için cellatlaştırılan iki net grup var ki bunlar Şia ve harici tekfircilerdir. Namı diğer Daiş. Bunlar fiili olarak ümmetin evlatlarını kıymaya devam ediyorlar. Kendilerince buna çok rahat fetva buluyor ve Müslüman kıyımını ibadet sayıyorlar. Cellatlaşmaya namzet olanlar da iki başlık altında toplanabilir. Bunlardan biri sadece kendi efendilerine intisap edenler kurtulur, tek “fırkayı naciye” bizim gruptur diyen kimi tarikat ve cemaatler. İkincisi ise uydurulmuş dini bırakın indirilmiş dine gelin diyen, sünnete şaşı bakan reformist gruplar. Bunlar şimdilik cellatlığa başlatılmamışlardır. Ancak ağa babaları işaret verdiğinde her biri kurşun asker olmaya namzettirler. Allah (cc) hepsinin şerlerinden ümmeti muhafaza eylesin.

Şia zaten eskiden beri bu fikirde olup net olarak bilinmektedir. Kurucusu Abdullah bin sebe’ Yahudi olması itibariyle, zaten bu gayeye matuf kurulmuştur. Tarih boyu İslam ümmetine karşı yaptıkları ihanetler ve hıyanetler, bunların üst akıl tarafından kendilerine biçilen rolü tam manasıyla yerine getirdiklerinin delilidir.

Şia’ya göre 5-6 tanesi hariç diğer sahabeler kâfirdir. 12 imamı masum ve insanüstü kabul etmeyen bütün bir ehlisünnet yani ümmetin tamamı kâfirdir. Dolayısıyla katilleri vacip olup, onlara karşı her renkten kâfirlerle her türlü iş birliğine girebilirler. Takiyye yaparlar, her türlü sinsi hile ve planı ibadet sayarlar. Bu püsküllü bela on dört asırdır ihanetlerini icra etmesine rağmen yine de arada bir kendilerini ehlibeyt hayranı gösterip ümmetin evlatlarından bir kısmını şiileştirebilmektedirler. İnsan nisyan ile malul ya.

Bunların şu an İslam diyarının dört bir yanında yaşanan topyekûn bir komplosu ortaya çıkınca on anki kuşak bunların iç yüzlerini görüp tanıyor ve tavır alıyor. Ama zaman içinde işler durulmuş gibi olduğunda bunlar yeniden kuzu postu giyerek, sonraki kuşakları aldatmaya devam ediyorlar. Bu hamur çok su götürdüğünden devam edeceğiz inşallah. Selam… Dua…