<p>Diyarbakır, kültürlerin ve medeniyetlerin kadim şehri. En çok ta İslam kültürünün ve doğu renklerinin net biçimde kendini açık ettiği coğrafyanın önemli bir merkezi Diyarbakır…</p><p> </p><p>Geçtiğimiz hafta uzun süreden beri niyet ettiğim Diyarbakır seyahatimi gerçekleştirdim. Ziyaretimin asıl amacı, Dicle Üniversitesi Rektörü Ayşegül Jale Saraç hanımefendiyle görüşmekti. Geçtiğimiz yıl, hakkında yazdığım bir makale sebebiyle tanıştığım Rektör hanımın nazik davetine icabet etme isteğim ve Diyarbakır’a giderek bölgenin siyasi nabzını yoklama ihtiyacım bu gezinin iki önemli ayağı oldu.</p><p> </p><p>Rektör Ayşe hanımla yaklaşık dört saat sohbet etme imkanımız oldu. Diyarbakır ve Dicle Üniversitesi eksenli sohbetimizde, Ayşe hanım Üniversiteye ilişkin projelerini, yaptıklarını  yapamadıklarını ve yapmak istediklerini uzun, uzun anlattı bana. Özellikle geçtiğimiz yıl medyaya yansıyan “paralelci Rektör” suçlamasıyla ilgili önemli bilgiler aktardı. Bu iddiaları kimlerin ortaya attığını ve sebeplerini kendi ölçeğinden anlatarak, bir anlamda kendisini savundu. Bu mevzuda bir çok şeyler yazılıp çizildiğinden ve konuya ilişkin görüşlerimi geçtiğimiz yıl makaleme taşıdığımdan dolayı, üzerinde fazla durmak istemiyorum. Ancak Rektör hanımla yüz yüze ve uzunca bir süre  konuştuktan sonra, “Paralelci Rektör” başlığı üzerine birkaç cümle etmeden geçmek istemem doğrusu.</p><p> </p><p>Rektörün, geçtiğimiz yıl yaşanan bu iddialarla ilgili yaşadıklarını benimle olan görüşmesinde yeniden konuşma ihtiyacı hissetmesi, bu olayın şokunu hala üzerinden atamamasından kaynaklanmış  olmalı ki, meselenin üzerinde epeyce durdu. Kendisine yapılan suçlamalarla ilgili, Diyarbakır’da AK Parti siyasetini yönetenleri suçlayarak, özellikle AK Parti Milletvekili Cuma İçten’i adres gösterdi. Rektör olduktan hemen sonra bazı rantiyeci kimselerin nemalanmak amacıyla kendisinden bazı imtiyazlar istediklerini ve bunları sağlamayınca da kendisine iftira atıldığını ve komplo kurulmak istendiğini anlattı Rektör.</p><p> </p><p>Yaklaşık 36.000 öğrencinin öğrenim gördüğü Dicle Üniversitesi kendisine özgü kaynakları olan, hatta Rektörün anlattıklarından aklımda kaldığına göre kendisine ait iki petrol istasyonu bile bulunan bir kurum. 45.000 m2 lik bir alana kurulmuş Üniversitede öğrencilerin istikrarlı ve huzurlu bir atmosferde, kavga ve gürültüden uzak öğrenimlerine devam etmeleri ayrıca önemli bir başarıdır.</p><p> Belli ki Üniversite yönetimi bu konuda özellikle çaba sarf etmiş ve başarılı olmuşlar. Diyarbakır ve bölgedeki diğer şehirlerde bir çok etkinliklere katılım gösteren Üniversite bir çok alanda çeşitli ödüller kazanmış.</p><p> </p><p>Üniversite hakkında ve şehirle ilgili bir çok konularda hoş bir sohbet olmuştu. Rektör hanım nazik birisi, bir o kadar da zeki bir yönetici. Türkiye’de başörtülü tek rektör. Hanımefendinin başörtüsünü takma niyetiyle hiç uğraşmadım zira beni hiç ilgilendirmiyor. Samimi olup olmadığını test etmeyi de ayrıca etik bulmuyorum. Niyet okuyuculuğu kötü niyetli insanlara has bir düşünce modeli olsa gerek.</p><p> </p><p>  Rektör hanımın odasına girdiğimizde, masasının üzeri o kadar evrak, dosya ve kitaplarla doluydu ki, masanın rengi dahi görülmüyordu, hatta kendiside onları işaret ederek “ gördüğünüz gibi o kadar meşgulüm kü, başımı kaşıyacak vaktim yok” diyerek yoğunluğunu ifade etmişti.</p><p> </p><p> Görüşmemiz bittiğinde hala iki şeyi merak ediyordum.</p><p>Bütün rektörlerin masaları, neredeyse özellikle dağıtılmış kadar dağınık mıdır  ve Rektör çok yoğun olduğunu söylediği halde neden benimle dört saat görüştü? Sadece merak ettim…</p><p> </p>