Ramazan Ayı her yıl rahmeti ilahi tarafında müminlere ikram edilen rahmet mağfiret ayıdır. Ramazan ayı, âlemleri şirkin ve küfrün zulmetinden kurtaran Kur’an ayıdır. Bu kutlu ay müminler için nefislerin terbiyecisi, gönüllerin nuru, gafletle kararan ruhların aydınlığıdır. Ramazan ayı kulluk bilincinin yeniden idrak edilerek süfli ve nefsanî arzuların yerini ulvi ve rahmani arzuların aldığı mübarek bir aydır. Şu günlerde bu mübarek ayı uğurlamaya hazırlanıp, bayramla kucaklaşacağımız güne yaklaşmaktayız.

Bayramlar aynı inancı paylaşan müminler için birlik beraberlik ve kardeşlik duygularını zirveye çıktığı sevgi, saygı barış ve hoş görünün yeniden tesis edildiği kin ve nefret gibi menfi duyguların terk edildiği saadet ve selamet günleridir. Elbette bu günlerde güzel şeylerden söz etmek isterdim ama maalesef İslam coğrafyasındaki, işgal ve kan bize acı ve gözyaşı yazmamıza sebep olmakta. Katillerin karakteri hiçbir yerde ve hiçbir zaman değişmiyor. Müslümanlara karşı kin ve nefret duygularını her fırsatta ortaya koymaya çalışıyorlar.

Yaklaşık yüzelli yıldır başsız kalan Müslüman toplumları, işgal ve sömürü altında yaşamakta. Dünyaya hâkim olan ırkçı, faşist ve emperyalist güçler, barbarca ve canavarca İslam ülkelerine saldırmakta. İslam coğrafyasındaki bu ırkçı emperyalist güçler, Müslümanların boğazına sarılmış, kimisini tankla, tüfekle, uçakla bomba yağdırıp toplu katliam yapmakta. Bazan da kendilerinin kurduğu terör örgütleri vasıtası ile katliamlar yapıyor. Bazanda kendi adamlarını iş başında tutarak onlara kendi Müslüman halkını yok ettiriyor.

Müslümanların arasındaki emperyalist güçler tarafından çizilen sınırların kalkması gerekirken, İslam toplumunun arasına yeni sınırlar çizmeye çalışıyorlar. Bunu da kendi kurdukları taşeron örgütler sayesinde yapıyor. Bölgemiz ve İslam coğrafyası üzerinde yaşanan bütün gelişmeler ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin parçasıdır. Aç bırak, İşsiz bırak, borçlandır, dininden uzaklaştır, böl, parçala ve yut. Plan budur.

 

Bu bayramda Filistin’de, Gazze’de, Kudüs’te, Suriye’de, Irak’da, Doğu Türkistan’da Myanmar’da ve daha birçok değişik İslam Beldelerinde savaşların getirdiği kan ve gözyaşı içinde bayram yapan kardeşlerimizin acısını yüreklerimizde hissetme zamanıdır.

 

Şu ayetin hükmü gereğince tam bir itaat ile her türlü çekişme ve ihtilaftan sakınmak gerekir. “Ayrıca Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Ve birbirinizle didişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir” (Enfal, 8/46).

 

İslam kardeşliği şuuru çerçevesinde bir müslümanın zelil düşmesi, bütün müslümanların zelil düşmesi demektir. Çünkü bu zillet, şeref ve dostluk bağlarını koparacak, zelil düşen de ister istemez gördüğü bu haksızlığa boyun eğecek, tek başına çekilip kendisine zulüm yapanlarla arasındaki kardeşlik bağlarını koparacak ve müslümanlar fert ve cemiyet olarak yardımsız kalacaklardır.

Bir toplumda kardeşlik bağları koparılır, fertler birbirine sevgisiz ve nefretle bakacak olursa, o topluma Allah’ın yardımı da gelmez. İslam kardeşliği havasının esebilmesi için Müslümanlar birbirlerine gönüllerini açmanın yollarını bulmalıdır.Yoksa daha nice kanlı bayramları yaşamaya devam ederiz.