<p>Geçtiğimiz hafta başlayan ve binlerce Suriye’linin kamplara gönderilmesine sebep olan ve halende lokal bölgelerde küçük çaplı olaylarla devam eden “Suriye’lileri linç” kampanyası aslında defaten seyrettiğimiz bir filmin son ve en amatör bir versiyonudur.</p><p>Yakın geçmişte 17 Aralık darbe girişimi de bunun bir benzeri değil miydi?. Egemen güçler ve onların satın alınmış yerli işbirlikçileri, çıkarlarına ters düşen her şeyi  düşman olarak görürler. Kutsanmış menfaatleri için, cinayet işlemek, katliam yapmak, suikast planlamak ve hatta meşru hükümeti devirmek onlar için mubahtır zira onlar için “her şey mubahtır”…</p><p>Şehrimizde gelişen olayların arka planında bir Suriye’linin işlemiş olduğu, bir cinayet görünse de, bu cinayeti işleyenin, bu fiili gerçekleştirme sebepleri göz ardı edilmektedir. Unutulmamalıdır ki,  her şey bir sebep sonuç ilişkisi içerisinde gelişir.  İşin bu kısmı adli bir vak’a dır ve bu şehirde Suriyeliler yok iken de her gün hunharca cinayetler işlenmekteydi, hırsızlık had safhada idi. Biz  bu işlenen cinayetten çok daha alçakçasına yani çocuk tecavüzlerine ve cinayetlerine şahit olmadık mı?. Bunu yapanlar ise maalesef bu ülkenin vatandaşları idi, yani Türk veya Kürt vatandaşlarımız.</p><p>Cinayet olayının hemen akabinde,  ellerinde satırlarla, döner bıçaklarıyla ve demir sopalarla sokaklarda boy gösterenler kimlerdi veya kimlerdir?. İşte bu adli vak’a nın en ilginç ve olayı siyasileştiren ve çirkinleştiren yüzü de  budur bana göre. Bir yerlerden organize edilen ve yönetilen bu sokak magandaları,  bunu ne için ve kim için yapmaktadırlar?. Cinayete kurban giden mevtanın akrabaları veya sevenleri olmadığı aşikar olan bu iki veya  üç yüz kişilik sokak çetelerinin amacı nedir?. Bunların,  Suriye’li çocuklara bile saldıracak kadar öfke kin duymalarına sebep olan şey nedir?. Eminim ki,  şu ana kadar hiçbir Suriye’li tarafından hiçbir zarara uğratılmamış olan,  hatta hiçbir Suriye’li ile herhangi bir diyalogları bile olmayan bu gözü dönmüş canileri kudurtan şey ne idi ki, ellerinde satırlarla BİR GECE YARISI Suriye’li avına çıktılar?.</p><p>Bütün bu suallerin karşı cevabı elbette MİT  ve Emniyet güçlerinde olmalıdır ve bunlara elbette bir cevap vermelidir yetkililer. Olayların hemen akabinde,  Bahartürk tv. de konu ile ilgili yaptığımız bir proğramda “ istihbarat bu hadiseleri önleyebilirdi ve önlemeliydi” şeklinde bir yorum yapmıştım. Evet bu sözümün arkasındayım, bu gibi sosyal hadiselerin çok önceden haber alınması ve anında müdahale edilmesi  gerekmekteydi. Burada gerek MİT’in gerekse Gaziantep Emniyetinin zaafiyet içerisinde olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz.</p><p>Meselenin en çarpıcı yerine geleyim isterseniz. 30 Mart seçimlerinde “tenzilül rütbe” edilerek  Bakanlıktan, Belediye Başkan’lığına getirilen Fatma Şahin,  çok kötü bir sınav vermiş ve kendisini “tenzilül rütbe” eden RTE’nin ne kadar haklı olduğunu gözler önüne sermiştir. O Tayyip Erdoğan’ki,  17 Aralık sonrası herkesin korkusundan titreme nöbetlerine kapıldığı bir anda ortaya çıkıp, o gür sesi ile “üç beş çapulcuya boyun eğmem”  dediği için Türkiye halkları kendisini bugün Cumhurbaşkanı yaptı.</p><p>Hatırlayalım, o günlerde RTE’nin,  kendi bakanlarının nasılda kendisini sattıklarını ve bir çoklarının da bekleyerek dengelerin şekline göre nasılda pusuda beklediklerini. İbre hafiften darbecilerden yana dönmüş olsaydı eğer, bugün  Bakan, milletvekili ve Belediye Başkanı olan birçok AKP’linin en büyük “cemaatçi” olduklarını görecektiniz. Bu bir hikaye değil beyler,  bunu en az benim kadar sizlerde tahmin ediyorsunuz.  O  dönemlerde meydanlarda sesi kısılıncaya kadar bağıran  RTE’yi yalnız ve kendi başına bıraktılar, adeta İsrailoğullarının hz. Davut’a dediğini der gibi “ sen git rabbinle birlikte savaş”…</p><p>Bu konuda,  RTE’nin bir canlı yayında serzenişini duymuştum, şöyle diyordu “ korkmasınlar, konuşsunlar”.  Bu şu demekti :ey  Bakanlarım, milletvekillerim ve Belediye Başkanlarım susuyorsunuz ve beni yalnız bırakıyorsunuz, korkmayın bana sahip çıkın…</p><p>Gezide,  bu ülkeyi şer güçlere teslim etmeyen yiğit Başbakan’ın Gaziantep’teki Belediye Başkan’ı Fatma Şahin,  maalesef,  Suriye’lilerin kellesini Nazilere teslim etmiştir.  Daha olayların ilk başladığı günden itibaren korku nöbetleri geçiren Fatma hanım, Muhaberat ve diğer dış mihraklar tarafından yönetildiği aşikar olan bu nazi gruplarının şantajına boyun eğmiş ve binlerce Suriye’liyi şehrimizden bir gecede tahliye edivermiştir.</p><p>Deniliyor ki, efendim bu Suriye’liler zaten parklarda yatıyordu, dileniyorlardı ve sokaklarda ikamet eden yoksullardı!. Peki bütün bunları doğru kabul etsek bile,  madem böyleydi ve bunu biliyordunuz, en önemlisi de,  madem böyle imkanlarınız vardı neden dört yıl boyunca bu insanların sokaklarda yatmasına göz yumdunuz… Hayır beyler!  İtiraf edin ki siz korktunuz! </p>