Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülkede Coronavirus (Covid-19) vaka sayıları yeniden artışa geçti. Covid-19 pandemisinin başladığı günden beri aşı çalışmaları da devam ediyor.

Covid-19 ile mücadele kapsamında birçok ülkeden ve şirketten arka arkaya olumlu haberler gelmeye devam ediyor. Pandemi sürecinde kimi ülkeler Covid-19 aşısını bulduğunu kimi ülkeler de başlattıkları aşı çalışmalarının halen devam ettiğini açıklıyor.

Peki, aşı sürecinde insanlık bu kadar hızlı ilerlerken devletler bu aşılara nasıl yaklaşıyor. Birçok ülke ve topluluğun aşı şirketleriyle yaptığı anlaşmalar kamuoyuna yansırken bazı ülkeler tek bir şirketten aşı aldıklarını duyurdu ve bazıları ise farklı tedarikçilerden aşıları toplamaya başladı.

Türkiye'de devam eden yerli aşı çalışmalarından önce Çin ile Covid-19 aşısı için sözleşme imzalanırken 50 milyon doz için imzalanan sözleşme kapsamında ilk etapta 10 milyon aşının Türkiye'ye getirileceği belirtildi.

Etkilerini arttırarak devam eden Covid-19 karşı önlemlerin ve son durumun görüşüldüğü Bilim Kurulu toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, aşının zorunlu olmayacağını açıkladı.

Ancak Koca’nın, “Aşının yaygın uygulanmasıyla birlikte birçok şirket, kuruluş veya yapı aşı yapılmasını önemseyebilecek. Aşının yaygın yapılma dönemi sonrası uçağa binmek, otobüse binmek veya ulaşım için istenebilir. Bugünün konusu değil ama yaygın yapıldıktan sonra güvenilirliği daha çok sağlamak için bu istenebilir.” açıklaması ise dikkat çekti.

Gaziantep Eczacılar Odası Başkanı İrfan Demirci, aşı çalışmaları, ithal edilecek olan aşı ve “aşı zorunlu olmalı mı olmamalı mı?” konusunu İLKHA’ya değerlendirdi.

Bulaşıcı hastalıkların asırlar boyunca insanlığın gündeminde yer aldığını ve almaya devam edeceğine dikkat çeken Demirci, korunmaya yönelik geliştirilen yöntem ve tekniklerin de hastalıklarla mücadele edebilmenin araçları olduğunu belirtti.

Aşının da bu yöntemlerden birisi olduğunu ifade eden Demirci, aşıların uygulanmadan önce yararlılık ve güvenlik incelemelerinden geçtiğini söyledi.

“Aşılarla başarılı sonuçlar alınmıştır”

Aşının pandemi krizinin tek çözümü gibi gözüktüğünü belirten Demirci, “Çünkü bu hastalığın tedavisi ile ilgili bir ilaç bulunmadı ama kendimiz korumak için aşılanacağız. Dünyanın aşı ile ilgili tarihsel sürecine baktığımızda aşılarla gerçekten başarılı sonuçlar alınmıştır. En azından kendi ülkemizde aşı ile çiçeği ortadan kaldırmışız. Geçmiş dönemde Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın aşı ile ilgili çok ciddi başarıları var. Türkiye yapmış olduğu bu aşıları hep zorunlu tutmuştur. İlkokullarda ve yeni doğan çocuklara yapılan aşılar hep zorunlu olmuştur. Dünya böyle bir pandemi kriziyle boğuşurken ve bu krizin sadece sağlık boyutu değil, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutu ile dünyayı alt üst etmişken aşının zorunluluğu noktasında bir tartışma çıktı. Aşı olmamak bir hak gibi görülebilir, Avrupa ülkelerinde veya Amerika gibi aşı zorunlu tutulmayan ülkeler var. Ülkelerin aşı konusunda bir yasa maddesi ile zorunluluğu olmasa bile insanlara mutlaka aşı yaptırma ile ilgili kanaat anlamında bir zorlamanın yapılması gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

“Aşı konusunda halkın kafa karışıklığını anlayışla karşılıyorum”

Aşı konusunda halkın endişeli olmasında haklı olduğunu belirten Demirci, “Çünkü aşı ile ilgili çok fazla kafa karışıklığı oluşturuldu. Bu alan çok özel bir alan ama bu konuda konuşması ya da konuşmaması gereken herkes konuştu ve konuşuyor. Böyle olunca da sonuç olarak ortada bir kafa karışıklığı var. ‘Hangi aşı daha iyi hangi aşı daha kötü veya aşı olursak ne olur, aşı olmazsak ne olur?’ şeklinde aşı konusunda herkes konuşunca böyle bir durum ve kafa karışıklığı ortaya çıktı. Aşı konusunda halkın kafa karışıklığını anlayışla karşılıyorum. Bu kadar belirsizliğin ve bilgi kirliliğinin olduğu bir yerde ya da doğru bilginin aktarılmadığı bir yerde ve konuşması gerekenler ile konuşmaması gerekenlerin bilgi verdiği bir ortamda böyle bir sonuca gidilmesi normal diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Toplumda Çin aşısı ile Almanya aşısının kıyaslandığını belirten Demirci, bunun bilimsel bir dayanağının olmadığını ifade etti.

“Kullanıma hazır olan ve hazırlanan aşıların yüzde 70’in üzerinde etkinliği var”

Aşının Çin, Amerika ve Almanya aşısı olup olmadığına bakılmaması gerektiğini belirten Demirci, “Aşının nasıl yapılacağı ile ilgili bilimsel teknolojiler var. Bu zamana kadar dünya aşıyı zayıflatılmış virüslerden yapıyordu. Çin aşının temeli budur. Klasik ve dünyanın bu zamana kadar kullandığı teknikte yapılabilir. Fakat BioNTech'in ve Moderna’nın geliştirdiği aşılar mRNA üzerinden yapılan aşılardır. Yani insana bir takom kodlar veriyor, o kodlarla virüsü tanıyarak savunma mekanizmaları geliştiriyor. Bu yeni bir teknolojidir. Teknolojilerin farklı olması birini kötü veya diğerini iyi yapmaz. Önemli olan sonuç alabilmektir. Dünya Sağlık Örgütü’nün de bir aşıyı aşı olarak kabul edebilmesi için yüzde 50’den fazla eğer etkinliği varsa bunu aşı olarak kabul ediyor. Bugün kullanıma hazır olduğu belirtilen veya hazırlanan aşıların yüzde 70’in üzerinde etkinliğinden bahsediliyor. O zaman bu aşılar Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerini karşılıyor. Bu anlamda biz hangi aşıyı bulursak o aşıyı yaptırmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

“Temin ettiğimiz aşı kesinlikle yeterli değil”

“Bizim bu salgından kurtulabilmemiz için toplumsal bağışıklığı yakalamamız lazım” diyen Demirci, şunları söyledi.

“Toplumsal bağışıklığı ya hastalanarak ya da aşılanarak yakalayacaksınız. Tabi ki hastalanarak yakalanmayı hiç kimse tercih etmez. Çünkü orada can kayıplarımız olacak ve insanlarımız hastalanacak. En asgari aşılamamız gereken insan sayımız 50 milyondur. Aşının da iki tane dozunun olduğunu düşündüğümüzde bize lazım olan en az miktar 100 milyon dozdur. Türkiye’nin bulduğu aşı miktarı şu anda 50 milyondur. Dünyada yüz milyarlarca aşı yoktur. Fakat aşıyı bir biçimde temin etmemiz gerekiyor. 50 milyon doz aşının yeterli olmayacağını biliyoruz. Bizim standartlarımızdaki gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere baktığımızda bu ülkelerin içerisinde en az dozdaki aşıyı vatandaşı için alan ülke Türkiye’dir. Yani yüzde 30 civarındayız. Kanada ve Amerika gibi ülkelere bakıyorsunuz kendi nüfuslarının çok üstünde aşı siparişleri vermiş hatta İngiltere vatandaşlarını aşılamaya da başladı. Bizim aldığımız aşı şu an için yeterli değil. Uygulamaya baktığımızda 11 aralık itibariyle aşı yapılacağı söylendi ama bu tarihte sonuçlar açıklanacak. Aşı uygulaması ay sonunu bulacak. İlk önce 10 milyon, sonra 10 milyon ve daha sonra ise 5 milyon kişiye aşı yapılacağı hesaplandığında aşı takvimimiz mart ayını bulacak. Mart ayında da 50 milyon insanımızı aşılamış olmayacağız. Bundan dolayı temin ettiğimiz aşı kesinlikle yeterli değil.”