Dünya Su Gününün bu yıl "Kimseyi Geride Bırakmadan" teması ile kutlandığını belirten Çevre Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Meltem Neyal, Türkiye’de kayıp su oranlarının yüksek olduğuna dikkat çekerek, “Kentlerimizde sağlanan suyun şebekelerdeki yetersizlikler nedeniyle kaybolduğu görülmektedir. Bu konuda belediyelerin daha fazla yatırım yapmasına ihtiyaç vardır. Örneğin, 2017 verilerine göre Ankara‘da %36, İstanbul‘da % 24, Mardin‘de %77, Mersin‘de %41, İzmir‘de %30, Van‘da %64, Gaziantep‘te %40 oranında su kaybı olduğu öngörülmektedir. Yapılacak teknik alt yapı çalışmaları ile kayıp oranları %20 ve altına çekilebilecektir. Su fakirliği riski bulunan ülkemizde kayıp oranlarını azaltmak ivedi bir ihtiyaçtır” dedi.

DÜNYA SU GÜNÜNÜN "KİMSEYİ GERİDE BIRAKMADAN" TEMASI İLE KUTLANIYOR

1993 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 22 Mart Dünya Su Günü'ne ilişkin basın açıklaması yaptı. Dünya Su Gününün bu yıl "Kimseyi Geride Bırakmadan" teması ile kutlandığını belirten Çevre Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Meltem Neyal, “Her yıl 22 Martta kutlanan Dünya Su Gününün bu yılki teması "Kimseyi Geride Bırakmadan" teması ile sağlıklı suya sahip olmayan insanların neden görmezden gelindiğinin nedenlerini ele alarak su kriziyle mücadele edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır” dedi.

700 MİLYON İNSAN SU KITLIĞI NEDENİYLE GÖÇ EDEBİLİR

Dünya nüfusunun yaklaşık üçte ikisinin yılın en az bir ayında su kıtlığı yaşadığına dikkat çeken Neyal, “Bugün dünyada; Her 10 insandan 3‘ü (2,1 milyar insan)  güvenli içme suyuna erişimi bulunmamaktadır. Her 10 insandan 6‘sı (4,5 milyar insan) kanalizasyon ve atık su yönetiminden mahrumdur.  Küresel anlamda güvenli içme suyuna ve temiz su kaynaklarına sahip olmayan insanların yüzde 80‘i kırsal alanlarda yaşamaktadır. 2017 yılından, çeşitli sebeplerden evlerini terk etmek zorunda kalan 68,5 milyon insan için güvenli su hizmetlerine erişiminde sorunlar yaşanıyor. Her yıl 25,3 milyon insan doğal afetler nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalıyor. Dünya nüfusunun yaklaşık üçte ikisi olan yaklaşık 4 milyar insan yılın en az bir ayında su kıtlığı yaşamaktadır. Dünya çapında 700 milyon insan, 2030 yılına kadar yoğun su kıtlığı nedeniyle göç etmek zorunda kalabilir. Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinden Temiz Su ve Sıhhi Koşullar ile su kıtlığına dikkat çekilmiştir. İklim değişikliği ile su kıtlığının daha da artacağına değinilmiştir. 2050 yılına kadar 4 insandan 1‘inin suya erişimde sorun yaşayacağı ön görülmektedir” dedi.

TÜRKİYE’DE SU KITLIĞI RİSKİ YÜKSEK

Türkiye’de su kıtlığı riskinin yüksek olduğuna dikkat çeken Neyal, “DSİ verilerine göre ülkemizde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı yaklaşık 1.350 m3‘tür ve Türkiye su azlığı yaşayan bir ülkedir. 2030 yılında ülke nüfusumuzun 100 milyonu bulması öngörülmektedir. Bu durumda kişi başına düşen su miktarı 1100 m3‘e düşecek ve su kıtlığı yaşanabilecektir” dedi.

GAZİANTEP‘TE YÜZDE 40 ORANINDA SU KAYBI VAR

Su fakirliği riski bulunan Türkiye’de su kayıp oranlarının azaltılmasının ivedi bir ihtiyaç olduğunu ifade eden Neyal, 2017 verilerine göre Gaziantep‘te %40, oranında su kaybı olduğunu belirterek, “Kentlerimizde sağlanan suyun şebekelerdeki yetersizlikler nedeniyle kaybolduğu görülmektedir. Bu konuda belediyelerin daha fazla yatırım yapmasına ihtiyaç vardır. Örneğin, 2017 verilerine göre Ankara‘da %36, İstanbul‘da % 24, Mardin‘de %77, Mersin‘de %41, İzmir‘de %30, Van‘da %64, Sakarya‘da %50, Gaziantep‘te %40, Balıkesir‘de %49, Antalya‘da %35, Gümüşhane‘de %72, Zonguldak‘ta %61 oranında su kaybı olduğu öngörülmektedir. Bu oranlar maliyetle temin edilen suların hedefe ulaşmadan kaybolduğunu göstermekte, hem doğaya hem de belediye bütçelerine yük getirmektedir. Yapılacak teknik alt yapı çalışmaları ile kayıp oranları %20 ve altına çekilebilecektir. Su fakirliği riski bulunan ülkemizde kayıp oranlarını azaltmak ivedi bir ihtiyaçtır” dedi.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SU KRİZİNİ ARTTIRIYOR

İklim değişikliğinin su krizini arttırdığını belirten Neyal, “İklim değişikliği ile birlikte farklı bölgelerde farklı etkilerin olacağı bilinmektedir. Ülkemizin iç kısımlarında kuraklık artacak, kuzey kısımlarda yağış rejimi değişikliği nedeniyle sel afeti artacak, deniz seviyesinin yükselmesi ile birlikte kıyı kentlerimiz olumsuz etkilenecektir. Bu kapsamda, su tüketiminin azaltılarak sera gazı tüketiminin de azaltılmasını sağlamak aynı zamanda da iklim değişikliğine uyum kapsamında kentlerin su ve atıksu alt yapısını geliştirmek, revize etmek temel ihtiyaçlarımız arasındadır. Arıtılmış suyun tekrar kullanımı da önemli bir iklim değişikliği uyum aracıdır” dedi.

KİMSEYİ ARKAMIZDA BIRAKMAMAYI BAŞARABİLİRİZ!

Neyal, konuşmanın devamında şöyle konuştu: “Genel olarak su temini ve sanitasyon sorunu olan bölgelere yatırım yapılması bir gereklilik olup, herkesin güvenilir suya erişimi sağlanmalıdır. Su kirliliğinin önlenmesi için halihazırda olan atıksu arıtma ve içme suyu arıtma tesislerinin uygun çalışması sağlanmalı, yapılacak tesislerin de ihtiyacın çok altında veya çok üstünde tasarımının olmaması önemlidir. Katı atıkların vahşi depolanmasının önüne geçilerek, sızıntı sularının sularımızı kirletmesi önlenmelidir. Ayrıca tarımda gereğinden fazla zirai ilaç ve gübre ve arıtılmamış suyun kullanımı ile sularımız kirlenmekte olup, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Denetleyici ve düzenleyici merciler, güvenilir suyun temini için destek vererek ve denetleyerek tüm insanların kaliteli suya erişimini sağlamalıdır. Su verimliliğini artırmak için arıtma tesisleri desteklenmeli, su kıtlığını önlenmek için suya bağlı ekosistemlerin korunması gerektiği, güvenli içme suyuna kavuşmak için altyapılar geliştirilmelidir.”

BAHRİ UÇAR