Anadolu Düşünce Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bilgehan PAMUK’un moderatörlüğünde Gaziantep’teki Suriyelilerin sorunlarının ele alındığı toplantıya; Anadolu Düşünce Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet BALIK, Anadolu Platformu Başkanı Turgay ALDEMİR, İHH Gaziantep İl Başkanı Mehmet Emin ARSLAN, Diyanette Vakfı Koordinatörlüğü Ahmet HALEBİ ile Suriye Türkmenleri Temsilcisi Samir ALO’nun yanı sıra grup üyeleri ve çok sayıda katılımcı katıldı.

KISA SÜREDE DÖNMELERİNİ BEKLEMEK HAKSIZLIKTIR

Toplantının açılışında konuşan, Anadolu Düşünce Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Balık, Suriyelilerin dünyadaki mülteci sayısının yaklaşık 4 milyon olduğunu belirterek “Bunların yaklaşık 3’te biri Türkiye’de. Bunların kısa bir sürede dönmeleri beklemek haksızlık olur çünkü yıkılmış bir ülkeye kısa bir sürede dönmelerini beklemek imkansızdır. Bunlar uzun süre ülkemizde kalacaklarsa faydalanacakları haklar neler olacak, bunlar nasıl istihdam edilecekler, sigortalı çalışabilecekler mi? Bu sorunlara çözüm bulmamız gerekiyor. İstihdam edildiklerinde ucuz iş gücü olarak oluşturmaları yerli halkın işinden olması anlamında yorumlanabilir. Diğer bir sorun bunların barınmasıdır buda kira fiyatlarının yükselmesine neden olabiliyor. Topluma yansıyan sorunlar bunlar. Bunların Entegrasyonları toplumla nasıl olacak” vurgusunda bulundu.

HALEP VE ANTEP KARDEŞ ŞEHİRLERDİR

Düşünce üretmek ADG çalışmalarının temek noktasını oluşturduğunu vurgulayan ADG Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bilgehan PAMUK, bilimsel araştırmaların ve evrensel değerlerin etik kurallarına uygunluk gösteren bu düşünceleri kamuoyuna, ilgili kurum ve kuruluşlara sunmak, çözüm üretilmesine katkıda bulunmak prensibiyle hareket eden ADG, yürüttüğü çok çeşitli bilimsel ve kültürel faaliyetlerle Gaziantep’in sosyal yaşamına değer katmaya devam etmekte olduğunu ifade ederek, “Bu coğrafyanın çok uzun zamandan beri birliktelikleri bulunmaktadır. Bu coğrafya medeniyetlerin ve kültürlerin harmanlandığı bir yerdir. Stratejik konuma sahip bir coğrafyada özellikle Halep ve Antep arasındaki bağ inanılmaz derecede etkindir. Arada mesafeye çok uzun olmamakla birlikte iki şehir birbirine o kadar benzemektedir ki nerdeyse kardeşlerdir” dedi.

SURİYE’DEKİ SAVAŞI EN İYİ ANLAYACAK ŞEHİR ANTEP’TİR

PAMUK, “Biz bugünkü Suriye’de yaşanan hadiseleri 90 kusur yıl önce yaşayan bir neslin torunları ve çocuklarıyız. Suriye’deki savaşı en iyi anlayacak ve anlayış gösterecek şehir Antep’tir. 2010 yılından itibaren başlayan Arap baharı ile birlikte yeni bir yapılanma ve arkasında gelen kan ve gözyaşı kendini göstermiştir. Masum ve sivil insanlar ölmeye başlamışlardır. Tam bir insanlık trajedisi yaşanıyor ve yaşanmaktadır. Burada yapılan hususların değil İslamiyet’le insaniyetle uzaktan yakından alakası yoktur” dedi.

ÖNEMLİ OLAN YÜREKLERİNİN BÜYÜK OLMASIDIR

İnsanların büyük olmalarının önemli olmadığını ifade eden PAMUK, önemli olan yüreklerinin büyük olmasıdır. Yani bir liman olacaksanız ve size insanlar sığınacaksa çok büyük imkânlarınızın sahip olmanız gerekmiyor. Küçük ve kısıtlı imkânlarla dahi bunu yerine getirebilirsiniz. Bu manda Gazi şehrimiz 2011 yılından itibaren gelen Suriyelilere liman olmuş ve olmaya devam edeceğinin söyledi.

BUGÜNKÜ OLAYLAR YÜZYIL ÖNCEKİ SORUNLARIMIZIN ERTELENMESİDİR

Japonya’da kederlenmenin aslında düşünmek olduğunu belirten Anadolu Platformu Başkanı Turgay ALDEMİR, “Aliya İZZETBEGOVİÇ anlatırken diyor ki insanın ötekini dert etmeye başlamasıyla insanlığına şahit oluruz. Sadece kendini ve kendi ailesinin ihtiyaçlarını düşünen insan hayvandan farksızdır. Bu kadar hadise olup biterken biz bunlar karşısında kayıtsız kalamayız. Aslında bugünkü yaşadıklarımız 100 yıl önceki sorunlarımızın ertelenmesidir. Bu coğrafyada yaşayanlar olarak akıl etmeyi, düşünmeyi ve tefekkür etmeyi bıraktık. İslâm dünyasının, Anadolu'nun en büyük sorunu kaç yüzyıldır siyasi, iktisadî, askeri değil fikirsel ve düşünseldir. Fikir üretemedik. Bu konuları önüne plan ve proje olarak koyanlar tarafından paramparça edildik ve birliğimiz dağıldı. Biz büyük bir kavgaya girmiştik. Bu savaşın ilk muharebesini kaybettik ve ikinci muharebesi yeni başladık ve bunu kazanabilmek için bir bilinç sıçraması yapmak gerekiyor. Bunun için bir tarih felsefesini sahip olmak gerekir Tanzimat’tan bu yana bu coğrafyada yaşananları bilmeden, o büyük resmi çekmeden bugün olanları anlam kazandırmak, bir uğraş içinde olmak beyhude bir çaba olacaktır” dedi.

ZİHNEN ÖZGÜRLEŞMEMİZ GEREKİR

Sykes-Picot anlaşmalarıyla çizilen sınırların bizim aramızda birçok düşmanlık yarattığını ifade eden ALDEMİR, Bunları aşabilmemiz için zihnen özgürleşmemiz gerekir ve özgürce kardeş olmamız gerekir. O yıllarda bunu başaramadığımız için bugünkü hadiseler acı bir şekilde önümüze geldi. Burayı ıskalamamız gerekiyor. Bu sadece burada yaşayan iki milyon Suriyelinin meselesi değil bir insanlık meselesi olduğunu belirtti. ALDEMİR, “Büyük düşünür diyor ki önemli insanların iki yüreği vardır biriyle acı hissederler diğer yüreğiyle de bu acıyı giderecek umudu yaşatırlar. Bu olanlar bir kader değil buradan bir çıkış bulmamız gerekiyor. Bütün bu olanların hepsi düşmanlarımızın suçu değil uzun zamandan beri kendi sorunlarımız dair tefekkür ortamı oluşturmadığımız ve çözüm bulamadığımız içindir” dedi.

SURİYELİLERİN SORUNU DÖRT ANA MADDEDE ELE ALINMALI

Gaziantep'teki Suriyelilerin konusunu dört ana maddede ele alınması gerektiğini belirten İHH Gaziantep İl Başkanı Mehmet Emin ARSLAN, “Bunlar; Eğitim, Sağlık, Güvenlik ve Yerleşim sorunudur. Birincisi Gaziantep'te üç yüz bine yakın Suriyeli bulunmakta ve bunun üçte biri eğitim çağındaki gençlerdir. Şuan otuz bin Suriyeli çocuklara eğitim veriliyor ama yeterli değil. İkincisi Suriyeliler dil sorunundan dolayı doktorlarla anlaşamıyor ve dolayısıyla doktorlarda hastalığı tam tespit edemiyorlar. Sağlık Bakanlığına önerimizi sunduk. Suriye'den gelen doktorlar var eğer Suriyeli doktorlarımız için yeni sağlık ocağı istihdam edilirse hem sorunu anlamada hem de çözmede daha faydalı olur. Böylece hastanelerdeki gerginliği ve izdihamı da önlenmiş olur. Üçüncüsü olan yerleşim ile ilgili sorunda ise kendimize özeleştiri yapmamız gerekiyor. Çünkü dükkânları, bodrumları çok yüksek fiyata verdik. Valilik ve Belediye Gaziantep’in dışında Başpınar veya Küsget’te Suriyelilere yönelik yeni yerleşim alanı inşa etmelidir. Bunlar konteynır kent, çadır kent, prefabrik evlerden oluşabilir. Dördüncüsü olan güvenlik meselesinde ise kesinlikle kötü bir algı var. Sanki Suriyeli kardeşlerimiz olaylara karışıyor. Buna kesinlikle veriler tam tersini gösteriyor. Emniyetten aldığımız verilere göre suça karışma oranları çok azdır” dedi. ARSLAN, biz bu meseleye kesinlikle inancımız doğrultusunda ve insanlığımız noktasında bakmaktayız ve bakmalıyız. Antep üç yıldır bu durumu ideal noktaya getirmiştir ve bundan sonrasında da götüreceğinden eminim ama her halükarda duyarlı insanlar olaylara biraz daha düşünceleri ve fedakârlıklarıyla katkı sağlaması gerektiğini söyledi.

ARAP ÜLKELERİ KAPILARINI KAPATTILAR

Diyanette Vakfı Koordinatörü Ahmet HALEBİ, “Biz sürekli bu olaya geçici gözle bakıyoruz ve hala geçici olarak bakıyoruz ama bu olayın kısa sürede biteceğine benzemiyor. Belki 5 yıl belki 10 yıl sürecek. Suriyeliler burada kalmak istemiyorlar. Onlar da gitmek istiyorlar. Olaylar düzelsin kimse burada kalmaz hemen hepsi gider çünkü orası bizim vatanımız. Arap kardeşlerden memnun değiliz. Bütün Arap ülkeleri kapılarını kapattılar ve yardım etmiyorlar ama Türkiye ve Antep halkından Allah razı olsun” dedi.

Suriye Türkmenleri Temsilcisi Samir ALO ise Suriye’den gelenlerin yaşadığı sıkıntılar bağlamında birtakım bilgiler paylaştı.

Gaziantep’teki Suriyeliler meselesinin enine boyuna ele alındığı ve ilgi ile takip edilen toplantının sonunda katılımcıların da iştirak ettiği soru cevap kısmında konuşmalar sırasında temas edilmeyen meseleler üzerinde duruldu. Bahri UÇAR