Dünya Gıda Günü dolaysıyla açıklamada bulunan GMO İl Temsilcisi Onur Aydın ve Veteriner Hekimler Odası Başkanı Meltem Peri, gıda güvenliğini etkileyen tehlikelere dikkat çekti. Dünya genelinde yılda 1,3 milyar ton gıdanın çöpe giderken, 800 milyon insanın da yatağa aç girdiğine dikkat çeken Aydın, 'Yaşanan bu açlık adil olmayan gelir ve gıda dağılımından kaynaklanmaktadır' dedi. Aydın, gıda denetim sistemi bütünüyle ele alınıp yaşanan sorunların ivedilikle çözülmesi gerektiğini söyledi. Sağlıklı yaşamın ancak gıda güvenliğiyle mümkün olacağını belirten Peri de, 'Gıda güvenliğini etkileyen tüm tehlikeler biyolojik, kimyasal, fiziksel bulaşmalardan ve üretim sırasındaki hatalı uygulamalardan kaynaklanmaktadır' dedi.

768 MİLYON İNSAN YETERSİZ BESLENİYOR

Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre tüm dünyada 2019 yılında yüzde 8,4 olan yetersiz beslenme oranı, geçen yıl yüzde 9,9'a çıktı. BM'ye göre genel olarak 2,3 milyardan fazla insan yani dünya nüfusunun yüzde 30'u, yıl boyunca yeterli gıdaya erişimden yoksun kaldı. Açlık yaşayan ve yetersiz beslenen kişi sayısı 2020'de salgın nedeniyle 118 milyonluk bir artışla yaklaşık 768 milyona yükseldi.

GIDA GÜVENLİĞİNİ ETKİLEYEN TEHLİKELERE DİKKAT ÇEKTİLER

16 Ekim Dünya Gıda Günü dolaysıyla açıklamada bulunan Gıda Mühendisleri Odası (GMO) Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın ve Gaziantep-Kilis Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Meltem Peri, gıda güvenliğini etkileyen tehlikelere dikkat çekti.

Dünya Gıda Günü (2)

1,3 MİLYAR TON GIDA ÇÖPE GİDERKEN 800 MİLYON İNSAN DA YATAĞA AÇ GİRİYOR

16 Ekim Dünya Gıda Günü dolaysıyla açıklama yapan Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın, dünya genelinde yılda yaklaşık 1,3 milyar ton gıdanın çöpe giderken, 800 milyonun üzerinde insanın da yatağa aç girdiğine dikkat çekerek, 'Hala etkisini sürdüren Koronavirüs salgını (Covid-19) döneminde; gıda egemenliği, gıda güvencesi ve gıda güvenliği en fazla gündeme gelen konular olmuştur. Bu süreçte insanların sağlık hakkı kadar yeterli ve dengeli beslenme, temiz su hakkı yanında yeterli ve sağlıklı gıdaya erişiminin gerekliliği de bir kez daha ortaya çıkmıştır. Dünyada 800 milyonun üzerinde insan, yani her dokuz kişiden biri yatağa aç girmektedir. Yılda yaklaşık 1,3 milyar ton gıda çöpe giderek heba olmaktadır. Tüketilmeyen ve çöp olan bu gıda ile açlık çeken 800 milyon insanı doyurabilmek mümkündür. Ülkemizde ise insanlarımızın %22`si dengeli ve yeterli beslenememekte, %8,5`u ise açlık sınırında yaşamaktadır. Unutulmamalıdır ki dünya üzerinde üretilen tarım ve gıda ürünleri 7,5 milyarı geçen dünya nüfusunu beslemeye yetecek miktardadır. Yaşanan bu açlık; bitkisel ve hayvansal ürünlerin yetersizliğinden değil adil olmayan gelir ve gıda dağılımından kaynaklanmaktadır' dedi.

GIDA DENETİM SİSTEMİ BÜTÜNÜYLE ELE ALINIP SORUNLAR İVEDİLİKLE ÇÖZÜLMELİ

Gıda denetim sistemi bütünüyle ele alınıp yaşanan sorunların ivedilikle çözülmesi gerektiğini vurgulayan Aydın, 'Bununla birlikte, tükettiğimiz gıdaların güvenilir olmasının önemi; dünyada her yıl yaklaşık 600 milyon kişinin hijyenik olmayan gıdaları tükettikten sonra hastalanması ve önemli bir bölümünün yaşamını yitirmesinden anlaşılmaktadır. Kamu sağlığını gözetmeyen merdiven altı üretim yanında, stokçuluk ve fahiş fiyatlar ile doğru, etkin ve hızlı şekilde mücadele edilmelidir. Gıda denetim sistemi bütünüyle ele alınıp yaşanan sorunların ivedilikle çözülmesi gerekmektedir.

ÜLKEDE NE YAZIK Kİ SOMUT POLİTİKALAR UYGULAMAYA KONULMAMAKTADIR

Derinleşen ekonomik kriz ortamında artan yoksulluk nedeniyle toplumun önemli bir kesiminin temel gıda maddelerinde dahi kısıtlamalara gittiğine dikkat çeken Aydın, 'Dünyada olduğu gibi ülkemizde de temel ihtiyacımız olan gıda harcamaları gider kalemlerimizde önemli bir yer tutmaktadır. Bu durum dar ve orta gelirli aileleri birçok ihtiyacını ertelemek veya tamamen vazgeçmek zorunda bırakmaktadır. Derinleşen ekonomik kriz ortamında artan yoksulluk nedeniyle toplumun önemli bir kesimi temel gıda maddelerinde dahi kısıtlamalara gitmekte, dengeli beslenme bir yana, yokluk, yoksunluk ve açlıkla yüz yüze kalmaktadır. Pandemi ve küresel kuraklık süreciyle birlikte endüstrileşmiş ülkeler kendi üretimlerini ve stoklarını artırmaya çalışmakta, sınırlarını kapatmakta, ihracat yasakları koymakta, dış ticaret hacmini daraltmakta ve korumacılık önlemleri almaktadırlar. Ülkemizde ise palyatif önlemler ve söylem dışında ne yazık ki üretimi ve üreticiyi korumaya yönelik somut politikalar uygulamaya konulmamaktadır. Ülkemiz tarımsal üretimde yaşanan yapısal sorunlara kalıcı çözümler üretmeden kolaycı yaklaşımlarla yaşanan sorunları dışalım politikalarla çözmeye kalkmaktadır. Bu durum kar elde edemeyen çiftçilerimizin üretmekten vazgeçmesi sonucunu doğurmaktadır. Tarım alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi sayısının ve kırsal alan nüfusunun sürekli azaldığı bu süreçte en büyük pay aracılara, tüccarlara ve sözleşmeli tarımla çiftçiyi taşeronu olarak kullanan büyük şirketlere ve market zincirleri ile ithalatçı firmalara gitmektedir' ifadelerini kullandı.

YANLIŞ POLİTİKALAR NEDENİYLE GIDA FİYATLARI ENFLASYONUN ÜSTÜNDE ARTIYOR

Yaşanan yanlış politikalar nedeniyle tarımsal girdi fiyatları ve marketteki gıda fiyatları enflasyonun üstünde arttığına dikkat çeken Aydın, 'Yaşanan bu politikalar nedeniyle tarımsal girdi fiyatları ve marketteki gıda fiyatları enflasyonun üstünde artmakta buna karşılık tarımsal ürünlerin tarladaki fiyatı ise enflasyonun altında kalmaktadır. Bu durum üreten çiftçinin para kazanamamasına tüketicilerin ise pahalı gıda tüketmesine yol açmaktadır. Bu sonuç önümüzdeki süreçte ülkemizi ciddi anlamda gıda güvencesi ve gıda tedariki sorunlarıyla karşı karşıya getirecektir. Üretim yeterliliği sorununu çözmeden, üretim maliyetini düşürmeden, sözleşmeli üretim modelini üreticiler lehine düzenlemeden ve demokratik kooperatiflerle tedarik zincirine müdahale etmeden göstermelik denetimlerle gıda enflasyonunun düşmeyeceği açıktır. Kaygılarımızı arttıran bir diğer durum ise dünyada ve ülkemizde yaşanan iklim değişikliği, su kaynaklarının kirlenmesi, ormanların, sulak alanların ve ekosistemin tahrip edilmesi, tarım alanları ve meraların amaç dışı kullanılması, yoğun girdi kullanımına dayalı endüstriyel tarım, nüfus artışı gibi sorunların yakın gelecekte başta su krizine, toprak kıtlığına ve dolayısıyla gıda krizine yol açacağı gerçeğidir' dedi.

BU OLUMSUZ GİDİŞE DUR DEMEK ZORUNDAYIZ

Gıda krizi riskinden kurtulabilmenin ancak 'Kamucu Tarım ve Gıda Politikaları'nı savunmakla mümkün olacağını vurgulayan Aydın, 'Bu olumsuz gidişe dur demek zorundayız. Dünyanın ve ülkemizin geleceği için her koşulda üretmeye devam etmek, üretimi ve üretenleri desteklemek zorundayız. Çiftçilerimizin bitkisel ve hayvansal tarım ürünlerini üretebileceği olanaklarını güçlendirmek, yerli ve yeterli üretime geçmek, tüketicilerimizin de bu gıdalara uygun fiyatlar ile sürdürülebilir bir şekilde ulaşmasını sağlamak zorundayız. Gıda krizi riskinden kurtulabilmek ancak üretim ekonomisini, sermayenin öncelikleri yerine kamusal çıkarları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınmayı önceleyen 'Kamucu Tarım ve Gıda Politikaları'nı savunmakla mümkündür. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği`ne bağlı Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları olarak; açlığın, yokluğun ve yoksulluğun son bulduğu, hakça eşit ve adil paylaşımın olduğu bir ülke ve dünya özlemiyle bilimden, üretimden, insandan, emekten, doğadan, kamu yararı ve toplum çıkarından yana tutumumuz sürecektir' diye konuştu

SAĞLIKLI YAŞAM, GIDA GÜVENLİĞİYLE MÜMKÜNDÜR

Sağlıklı yaşamın ancak gıda güvenliğiyle mümkün olacağını belirten Gaziantep-Kilis Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Meltem Peri de, 'Sağlıklı yaşam, gıda güvenliği esasıyla mümkündür. Gıda kaynaklı hastalıklar hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Gıda güvenliğini etkileyen tüm tehlikeler biyolojik, kimyasal, fiziksel bulaşmalardan ve üretim sırasındaki hatalı uygulamalardan kaynaklanmaktadır' dedi.

ÇİFTLİKTEN SOFRAYA KADAR VETERİNER HEKİM KONTROLÜNDEN GEÇİLMELİ

Çiftlikten sofraya gıda denetiminin yapılması gerektiğini belirten Peri, 'Hayvansal kaynaklı gıdalar için çiftlikten sofraya veteriner hekim kontrolünden emin olunmalı; çiftlik aşamasında, hayvan sağlığı için Bakanlıkça onaylanan ilaçlar, veteriner hekim reçetesi ile önerilen dozda uygulanmalı, hayvanların aşıları düzenli ve zamanında yapılmalı. Sebebi belli olmayan hayvan ölümleri yetkili kurumlara ihbar edilmeli. Veteriner Hekim tarafından nakil onayı sağlık raporu ile tasdik edilmeli. Hayvanların ahır ve ağıl koşullarının uygun şartlarda olmasına temizliğine özen gösterilmeli. Yem, veteriner ilaçları ve aşılarının kayıtları tutuluyor olmalı. Çiftlik sonrasında; kesimhaneden parçalama ünitelerine ve nihai tüketiciye ulaşana kadar, ürünler gıda güvenliği ve kalitesine uygun olarak hazırlanmalı ve uygun koşullarda sunulmalı. Satışa sunulan ürünlerin çalışma izin belgesi olan veteriner hekimlerce kontrol edildiğinden, Bakanlık tarafından verilen üretim izin belgesi olduğundan emin olunmalıdır. Niahi tüketiciler; son tüketim tarihinin geçmemiş olmasına, belli ısılarda saklanması gereken ürünlerin soğuk zincirinin bozulmadan sunuluyor olduğuna, açıkta satılan besinlerden uzak durmaları gerektiğine dikkat etmelidir' ifadelerini kullandı.

HAYVANSAL GIDALARLA BULAŞAN HASTALIKLARLA MÜCADELE ÇİFTLİKTE BAŞLANMALI

Hayvansal gıdalarla bulaşan sistiserkozis, ekinokokozis, toksoplasmosis, eptospirozis ve Q fever gibi hastalıklarla mücadelenin çiftlikte başlanması gerektiğinin altını çizen Peri, 'Gıda güvenliği yönünden biyolojik tehikeler kapsamında olan zoonoz hastalıklardan tüberküloz, bruselloz çoğu ülkede titizlikle uygulanan gıda güvenliği programlarıyla ortadan kaldırılmıştır, ülkemizde de bu hastalıklardan kurtulmanın yolu hayvanlarda uygun koşullarda yetiştiricilik ile kontrol altına alınması ile olacaktır. Yine hayvansal gıdalarla bulaşan tüm dünyada var olan sistiserkozis, ekinokokozis, toksoplasmosis, eptospirozis ve Q fever gibi hastalıklarla mücadele çiftlikte başlamalıdır. Sağlıklı insan, sağlıklı beslenendir. Sağlıklı beslenmenin temeli sağlıklı gıdadır' diye konuştu. BAHRİ UÇAR