<p>İslam hayatı kuşatmış bir yaşam tarzını ifade eder. Hayatının her alanına el uzatan bir dine sahiptir Müslüman. İşinde ki örneklik onun İslami hassasiyetlerini öne çıkarır.</p><p>O görüntüsünde birilerini etkilemek için değil, örüntüsünde Rabbinin rızasını kazanmak için Müslüman’dır. Dili başka söyleyip amelleri başka hareket etmez. Dünyasını Allah inşa eder ki; bu inşa sürecinde Rabbinin buyrukları doğrultusunda yaşadığı her ânı onun Ahiret azığıdır. Seçme hakkı kendisine verilmiştir. İster azık olarak cennet bahçelerini kendileri ile götürür, isterse de cehennem çukurlarından bir çukur hazırlar kendisine.</p><p>Günümüz de İslam algısı her geçen gün biraz daha sekülerleşiyor ve ritüellere boğulan din algımız görüntüde daha dindar içerikte ise daha dünyevileşmiş durumdadır.</p><p>Toplumsal bozulmuşluğun önüne geçilebilmesi ve İslami bir yaşantının tadının alınabilmesi için ihtiyacımız olan en büyük etken etrafımızda sayıları azalan İslam davetçileridir. Bizi heryere davet eden birilerini bulmak mümkünken İslam’a davet edenler gün geçtikçe azalıyor ve davet edilen yer ile aramızda ki gönül bağlarımız kopuyor.</p><p>Hayatı, yaşamı ve ölümü yalnız Allah için olan, kınayıcıların kınamasından çekinmeyen yalnız Allah’ı Rab kabul ederek değişimini ona teslim eden ve Rabbinin buyurduğu ne ise onu hayatına yol addeden davetçiler olduğu müddetçe toplumsal değişim dönüşüm ve başkalaşımı hissetmeye başlarız.</p><p>Vahiyden uzaklaşmış, Peygamberini tanımayan bir anlayışa sahip hiçbir toplum pak ve temiz bir gelecek inşa edemez. Yolları temizler, dükkânlarını temizler, okullarının ve kişisel bakımına dikkat eder ama kalplerini temizlemez/temizleyemez.</p><p>Toplumsal olarak dindarlaştığımızı örnek verenler!</p><p>Kapitalist bir dünya da modernist bir yaşam sürerek, dini bir görüntüye sahip olmak içimizin koflaşmasına engel olmamaktadır. Denize haşemayla giden bayanlarının sayısının artışına odaklanmış, deniz kenarlarında ki; İslami otellerin sayısının artışı ile övünen bir dindarlaşma gerçekçi bir sonuç vermeyecektir. Davası olmayan bir yığınlar bütünü olmaktan kendimizi koruyabilmemiz ve içi boşaltılmış yozlaştırılmış bir dünya görüşüne sahip olmamızın hiçbir bahanesi olamaz. Hesaba çekmemiz gereken bir nefsimiz var.</p><p>Bugün sahur vaktine kadar sokaklarımızda Allah’ın ayetleri, peygamberin hadisleri gündem edilip daha yaşanabilir bir dünya kurmak için onlara kulak verenlerin sayısı; kahve köşelerinde okey oynayanların sayısıyla kıyaslanınca eğer ezici bir çoğunluk varsa; dönüp bakmalıyız nereye doğru gittiğimize.</p><p>İftar sofralarımızda binbir çeşit yemek varken açların durumunu düşünebilecek kadar midemizde boş yer kalmamışsa dönüp tekrar sorgulamamız gereken bir şeyler olmalı. Modern dünyanın kıskacında sıkıştırılmış ve yalnızlaştırılmış bu insanlığın ellerinden tutacak birilerine ihtiyacımız var. O davetçilerde uzakta değil bu satırları okuyan yüreklerde saklıdır. O davetçiler sizlersiniz, ihtiyacımız olan Bu sorgulama ayı Ramazanı tekrar bismillah diyerek uğurlamak. Kur’an ayını sadece Ramazana indirgemeyip yılın tamamında Kur’an halkalarımızı arttırmak her evde Kur’an okuyan Siyer okuyan ders halkaları kurmak. <strong>Gaziantep okey taşlarının sesinde boğulmaktan kurtularak Allah’ın ayetlerinin sesine teslim olmalıdır.</strong> Gün bugün an bu andır.</p><p> </p>