Bu ülkede yazı yazmak çok zor. Çünkü herkesin kendi dokunulmazı vardır. Eleştiriye önce kendinden başlamaz. Söylediğiniz sözler cımbızla çekilerek bağlamından kopartılır. Bi bakarsınız ki hiç amaçlamadığınız bir şeyi tartışıyorsunuz. Ya da kendinizi savunmak zorunda kalırsınız.

Müslümanlar, yani İslamcılar, ülkücüler ve diğer fraksiyonlar...; Kemalist, Devletçi ve Düzenci oldular. Hayırlı olsun onların bu evrimi...

*****

Laik kesim, tüm İslami oluşumları, cemaatleri, çalışmaları ve aileyi Ak Parti eliyle bitirmek için çalışmaktadır. Ak Parti. medyanın ve laik kesimin oyunlarına/tezgahlarına gelmemeli, panik içerisinde adımlar atmamalıdır.

Sayın Erdoğan’ı değil doğrudan Müslümanları eleştiriyoruz. Müslüman kesimler bi solcular veya lgbt. Kadar bile haklarına sahip çıkmadılar.

****

Aldanmak ve Aldatmak

Aslında kimse aldatılmadı. Sadece bir süre yol arkadaşlığı yapmak zorundaydılar, biz ise birinin diğerini aldattığı şeklinde algıladık sadece... İki gücün de birbirine ihtiyacı vardı. Ama iki güç de hedefine ulaştığında veya diğerine ihtiyacı kalmadığında üzerine çökmeye kararlıydı… Tek bilinmeyen taraflardan birisinin aynı zamanda hain olduğuydu…

 

Tek Güç ve İktidar Sahibi Olan ALLAH’TIR

 

                Günümüz Müslümanları ve devletleri Rusya, Amerika ve Batı’dan korktukları kadar Allah’tan korkmuyorlar. Bugün batı, Amerika ve Rusya her Allah’ın günü Müslüman katletmekte veya yerli işbirlikçileri olan devletler (terörist gruplar) aracılığıyla yapmaktadır. Peki Resulullah (sav) ne yapmıştı. İşte Resulullah (sav)’in Bizans’a meydan okuyan mektubu:

Hz. Muhammed (sav), Tebuk’e geldiğinde, Herakliyus’a bir mektup göndererek kendisinden İslam’ı kabul etmesini istemiş, ve hiç olmazsa tebasının Müslüman olmasına karşı çıkmamasını ve onları cezalandırmamasını talep etmişti. Fakat bu mektup bir rica değil, bilakis savaş halinde olan bir devletin gönderdiği ültimatom niteliğindedir. 

Mektubun içeriğine baktığımızdan ilk mektuptan (İslam’a davet mektubu) farklı olduğunu görürüz. Burada doğrudan bir savaş hali durumu var. Resulullah (sav) ona İslam’ı kabul etme, cizye verme veya savaş teklifini sunmuştur. Bu mektubun metni aşağıda sunulmuştur:

“Allah’ın Elçisi Muhammed’den, Rûmların Efendisine:

Seni İslam’a girmeye davet ediyorum. Eğer İslam’a girersen, Müslümanların sahip olduğu haklara sahip olur, onların görev ve sorumluluklarıyla bağlı olursun.

Ama İslam’a girmeyi kabul etmezsen cizye ödersin. Gerçekten de çok Yüce (Aziz) olan Allah şöyle diyor: “Kendilerine Kitap verilenlerden Allah’a ve Ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendisine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşınız”

Aksi halde, İslam’a girmeleri ya da cizye ödemeleri konusunda kendi tebaan ile İslam arasına girme!”

                Herakliyus'un bu mektuptaki talepleri kabul etmemiş, fakat Resulullah (sav) ile de doğrudan karşı karşıya gelmek istemediğinden onu oyalamaya çalışma, hediyeler göndermiştir.  Ayrıca Resulullah (sav)’e karşı ordu çıkarmayı düşünen valilerine izin vermemiştir. İmparator’un Resulullah (sav)’in elçisine iyi davranması valiler için de örnek olmuştur. Resulullah (sav), Tebuk’a 30 bin asker çıkartmasına rağmen bölgede olan İmparator’un bir ordu göndermemesi (halbuki Mute savaşında imparatorluk askerleri gelmişti) Herakliyus’un Resulullah (sav)’in gerçek peygamber olduğuna inandığını ve bu nedenle karşı karşıya gelmek istemediğini göstermektedir.

                Konumuz açısından önemli özelliği ise, Resulullah (sav)’in dönemin en güçlü devletine meydan okuduğunu ve gerçek gücün Allah’a ait olduğunu bize göstermesi açısından önemlidir. İslamcılar (Bu kelimeyi İslam’ı siyasal bir amaçla kullanan grupları kast ediyoruz) tekrar özlerine dönmeleri gerekiyor… Bu kadar dünyevileşmeleri doğru değil. Bu durum musibetlerin gelmesini hızlandırır sadece…