Şam, Hz. Ömer’in hilafetinde Halit Bin Velid kumandasındaki İslam ordusu tarafından (14/635) yılında feth edildi. Ancak Bizanslı Herakleios’un bölgeye büyük bir ordu göndermesi üzerine İslam ordusu Şam’ı boşaltıp Yermük vadisine geldi. Halid Bin Velid Bizans ordusunu bu defa Yermuk'de hezimete uğrattı. Yermük zaferinden sonra Şam yeniden kuşatılarak ikinci defa fethedildi (15/636).

*
Hicri 17. Yılda İkinci defa Hz. Ömer Şam’ı ziyaret etmek istedi. Şam ile Tebuk arasında bir yer olan Sarağ’a geldiklerinde ordu kumandanları O’nu karşılayarak Şam’da veba salgını olduğunu söylediler.
*
Bunun üzerine Hz. Ömer, önce Medine’den kendisiyle gelen arkadaşlarıyla, sonra da fethi gerçekleştiren kumandanlarla ayrı ayrı istişareler yaptı. Fakat gruplardan hiçi birisi geri dönmek veya yola devam etmek konusunda fikir birliğine varamadı.
*
Veba musibetinden geri dönmek isteyenler olduğu gibi, yola devam etmek isteyenler de vardı. Sonra vakit geceye ulaştığı için, karar vermeyi sabaha bıraktılar. Geceyi orada geçirdikten sonra ertesi gün Hz. Ömer, “Ben geri dönüyorum, siz de geri dönün” dedi.
*
Bunu duyan Bölge Valisi Ebû Ubeyde b. Cerrah, “Ya Emir-el Müminin; Allah’ın kaderinden mi kaçıyoruz” dedi. Hz. Ömer de, "Evet! Allah’ın kaderinden, yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz” dedi ve ekledi: “Bir vadide biri verimli, biri kurak iki yamaç gören insan, hangisini tercih eder?
Tercih hangisi olursa olsun, yine de kaderi seçmiş olmaz mı? Buna sen değil, bir başkası itiraz etseydi şaşırmazdım, ey Ebu Ubeyde!" dedi. Sonra bir kenara çekilip oturdu.
*
Halk ise toplu olarak kararı bekliyordu. Bu arada yanlarına gece yapılan toplantıda bulunmayan Abdurrahman b. Afv geldi. Durumu öğrenince, “Bu konuda benim de söyleyeceklerim var dedi. Hz. Ömer de “Söyle! Sen güvenilir kişisin” dedi.
*
Abdurrahman, “Ben Rasullulah’ın bu konuda şöyle söylediğini duymuştum” dedi ve Hz. Peygamber’in, “Bir yerde salgın hastalık olduğunu duyarsanız oraya sokulmayın, siz oradayken salgın hastalık çıktıysa da oradan ayrılmayın” hadisini nakletti.
*
Hz. Ömer bunun üzerine, “Çok şükür Ya Rabbi!” dedi ve ekledi “Haydi öyleyse dönelim.” Sonra hep beraber Medine'ye döndüler.
*
Onlar döndükten sonra salgın hızla yayıldı. Özellikle Şam yöresinde çok insan öldü. Bölge valisi Ebu Ubeyde b. Cerah, Muaz b. Cebel, Yezid b. Ebu Sufyan, Hâris b. Hişam, Suheyl b. Amr, Utbe b. Suheyl gibi sahabenin büyükleri ile şehir halkından binlercesi bu salgında hayatlarını kaybettiler.
*
Salgın, Amr b. Âs vali oluncaya kadar devam etti. Yeni vali halka çağrıda bulunarak, hemen dağlara çekilmelerini istedi. Kendisi de bir süre dağlara çekildi. Daha sonra salgın geçti.
*
Bu olaydan iki önemli ders çıkarabiliriz.
Birincisi: İslam’ın kader anlayışı. Hz. Ömer’in “Allah’ın kaderinden, yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz” diyerek ifade ettiği, insanın olaylar karşısında iradesini doğru yönde kullanmasının önemi.
İkincisi: Salgın hastalığın yaygın olduğu mahalde kendimizi karantinaya alarak korunmamızın gerekliliği.
*
Elbette varlık aleminde meydana gelen en küçük olay bile Cenab-ı Allah’ın iradesi ve bilgisi dahilinde cereyan etmektedir. Ancak insanın üzerine düşen de tedbiri elden bırakmayarak Allah'a dua ve tevekkül etmektir.
*
Şu anda hızla dünyaya yayılan korona virüsü bir musibettir. Bu musibetten korunmak ise görevdir. Musibetin en kısa zamanda geçmesi dileğiyle sağlıklı ve güzel bir tatil dünü geçirmenizi diliyorum.
----------------------

Ebû Ubeyde b. Cerrah: Sahabenin ileri gelenlerinden olup, cennetle müjdelenen 10 bahtiyardan birisidir.