Ah ulan ah" diyerek iç geçiren adam, kimbilir ne düşünüyordu.

Keşermiş elbisesi ve boyası kavlamış ayakkabından "Alt direk" ten olduğu aşikardı. Yokluğuna mı iç çekmişti, ya da bir mum gibi eriyip gitmiş gençlik yıllarına mı?

Gönlünden acısını hala atamadığı bir sevdası vardı belki de! Gözlerinde kaybolup, vuslatında  tüm dertlerini unuttuğu bir aşk hikayesi de olabilirdi...

Belki de; Çivisi kopmuş dünyanın adaletine hayıflanıyordu bu adam! "Üç köfte 25 kuruş" devri çoktan yele karışmıştı. Artık kimse üç köftenin hesabını yapmıyordu zira, "Üç köfteyle karın mı doyardı ulan!"

Tıpkı, bir çiçekle baharın gelmeyeceği gibi! "Ya hep, ya hiç olmalıydı ve hepsi bizim, alayı bizim" olmalıydı!

----------------------------

Toplum da mutsuzların sayısı hızla artıyor. TÜİK verilerine göre 2018 yılındaTürkiye'de 3161 kişi intihar ederek hayatını sonlandırdı.

2000 yılında 2000 civarında olan intihar vakaları, 2012 yılından itibaren 3 Binli rakamlara çıktı.

2018 de intihar ederek ölenlerin yüzde 75.64 ü erkek, yüzde 24.36 sı kadın..

Toplumda suç işleme ve suça eğilim oranlarındada ciddi bir artış var.

İnternette küçük bir seyir yaptığınızda resmi verilere ulaşabilir ve artıştaki yüzdelik oranları görebilirsiniz.

------------------------

Mutsuzluğun dibine vurmuşuzda haberimiz yok!

 "Mutlu insanlar intihar etmez"

Bir toplumda suç oranları artmışsa, sebep sonuç ilişkisini analiz etmek gerekir. Suçların ana merkezinde yatan sebeplerin en önemlileri " Cehalet, yokluk ve adaletsiz paylaşımdır!"

"Bir kişiye dokuz, dokuz kişiye tam bir pul"un düştüğü sistemler asla suçu önleyemezler! Zira, en büyük suç ve suçların anası "Kul hakkıdır"

Rantçılığın ve yolsuzluğun sıradan bir şey gibi gayet büyük bir pişkinlikle yapıldığı, daha kötüsü, bunun bir mesleğe dönüştüğü toplumlar ne tarihte ne de günümüz dünyasında asla iflah olamadılar ve olamazlar. Zira; Adalet mülkün temelidir!

Mevki ve makam sahipleri, kendilerine teslim edilen nüfuz ve yetkinin hesabını Allah'a vereceklerdir.

Muhteris bir dünya sarhoşluğu içerisinde her türlü haram ve pisliğe bulaşanlar, "İnce ayar" çekerek bu hayatta suçlarını örtbas edebilirler. Ancak, ahirette, kendisine hiç bir şeyin gizli kalmadığı Allah'ı kandırabileceklerinden eminler mi?

İhtiraslarıyla yeryüzünü kirletenler, yokluk ve güncellerin pençesinde boğulup, son çıkış yolunu intihar etmekte bulan binlerce insanın dramatik ölümlerinden sorumludurlar! Maddi sebeplerden ötürü yıkılan yuvalardan, okuyamayan çocuğun cehaletinden ve daha nicelerinden...

Adaleti tesis etmeyen yönetimler, toplumda bu sebepten gerçekleşen tüm suçlarda sorumludur. Zira; Fırat'ta bir koyunu kurt kapsa, sorar hesabını adli ilahi Ömer'den"

Yönetmek zor iştir. Bir ülkeyi yollarla, köprülerle, hastaneler ve sair alt yapılarla ihya etmek elbette küçümsenmez. Çok önemli ve hayırlı hizmetlerdir. Ne ki; Bir toplumu ihya edecek olan en önemli faktör adalettir!

Paylaşımda ve refahta adalet yok ise yaptığınız herşey koca bir hiç olur!

Yapılan her yeni hizmet, beyaz kağıda yazılmış bir sıfır değeri taşır. Hizmetleriniz arttıkça yazdığınız sıfırların sayısı da çoğalır, büyür, büyürve büyür.

Ancak, toplumda eşitliği ve adaleti tesis ettiğiniz zaman birikmiş sıfırların başına 1 rakamını koyarsınız. İşte o zaman sayısal bir değer yakalarsınız...

Aksi halde tüm sıfırlar, "Sıfıra sıfır, elde var sıfır" olacaktır..

Başa dönersek; Adam iç çeke çeke yürüdü. Bir müddet sonra tamamen gözden kayboldu. Ondan geriye efkarı ve sırları kaldı...