Alçaldıkça alçaldılar! Artık Çukurun ta dibine yuvarlanan küfürlerle milletin namusuna dil uzatıp, mahremine “Uçkur gösterecek kadar zıvanadan çıktılar!”


Milletin namuslu oylarıyla vekil seçilmiş şahıs, bu vatan için sahip olduğu en kıymetli şeyini, canını feda etmiş bir Şehidin kız kardeşi için ağza alınmayacak şekilde galiz küfürler savurabiliyorsa, hangi erdemden ve hangi etikten bahsedilebilir ki?


İşin particilikle marticilikle ilgisi yok! Politika molitika umurumda değil! Siyaset yapmak herkesin en doğal hakkıdır elbet. Her şeyi konuşursunuz, eleştirebilir hatta zaman zaman birbirinize küçük dokundurmalarda yapabilirsiniz.

Bu siyasetin doğasından kabul edilebilir. Lakin, bu konu ne siyaset ve ne de politikanın sert üslubuyla dahi anlaşılamayacak ve tevili kabil olamayacak kadar vahim bir olaydır.

Bahsini ettiğimiz şeyin bu coğrafyada ki ismi “NAMUS MESELESİ”dir. İsmini belirtmeye dahi lüzum görmediğim bu şahıs, şehit kardeşinin şahsında , bu ülke de yaşayan tüm ana ve bacıların namusuna dil uzatmıştır!


Bu coğrafya insanı için namus kavramı candan daha aziz ve her türlü siyasetin üstündedir. Kavgalarda bile araya girip ayıracak olan topluluğa “Karışmayın, bu namus meselesi” dendiğinde kimsenin araya girmediğine defalarca şahitlik ettiğimiz bir coğrafya burası…


Milletvekili olmak, bir şehit bacısına sorumsuzca küfür etme hakkını verir mi? Değil milletvekili, kaf dağının peri padişahı olsan da bunu yapamazsın!


Edilen küfür bir şehit bacısına yapıldığı münasebetiyle aziz milletimizin tüm kadınlarına, analarına ve bacılarına edilmiştir. Zira; Her vatan evladı bilir ki, bu vatan için şehit olduğunda, geride bıraktığı anası, bacısı ve evlatları millete emanet edilmiştir. Göğsünü alçaklara siper ederken geride bıraktığı emanetine, milletinin gözü gibi bakıp, koruyup kollayacağından emindir. İşte bu sebepten düşmanın kurşununa aslanlar gibi göğsünü siper ederken bir an bile tereddüt etmez…


Ta ki; Bir kendini bilmez çıkıp onun mukaddes emaneti olan bacısına tüm iğrençliğiyle uçkur göstersin!
Bu alçakça hakareti yapan şahıs bilmelidir ki, o şehidin emaneti asla sahipsiz değildir! Bu millet nasıl ki seni oylarıyla vekil yapıp başına taç yaptıysa, zamanı geldiğinde seni de, partini de oylarıyla al aşağı edip tarihin çöplüğüne gömmeye muktedirdir!


-Önce kabul etmedi. Ben öyle demedim, algı, operasyonu, muş, miş ayaklarına yattı. Ardından baktı ki kıvıramayacak özür videosu yayınladı. Zira her şey gün gibi ortada, sesler, görüntüler kayıt altında.


İyi ki teknoloji denen şey var ve her şeyi kaydediyor. Aksi halde bunun gibiler söylediği sözün altına yatıp her türlü yalan ve tezviratla inkara müsaittirler. Öyle de olacaktı ama dediğim gibi “KIVIRAMADI” ve özür diledi.


Ne ki; Özrü kabahatinden büyük!


Kendi genel başkanından ve milletten ağız ucuyla özür dilerken, bizzat küfür ettiği şehit ağabeyini ağzına bile almadı. Küfür ettiği şehidin emaneti bacımızdan özür dileme gereği bile duymadı. Zaten hiçbir özür bu kabahati örtemeyecekti, ancak yüreği buna bile yetmeyen bu şahsın o parti de kalacağı her gün hem o parti ye hem de seçmenine siyaseten ciddi bedeller ödetecektir.


Açık ve net söylüyorum; Bu kabahatin özrü öyle birkaç cümlelik süslü laflarla olmaz. Özür dilemek istiyorsa önce partisinden ve daha sonra TBMM’sinden istifa etmelidir. Zira böyle birisinin varlığı o yüce meclis için “Zül” olacaktır!


Diğer yandan çabuk unutan bir millet olduğumuzdan yola çıkarak, bu meseleninde diğerleri gibi unutulacağı sanılıyorsa, bu büyük bir yanılgı olur.


Bu şahıs, bu cürmünün ardından birkaç ay sonra yine allanıp, pullanıp televizyon ekranlarında boy gösterecekse, seçim mitinglerinde afilli konuşmalar yaptırılacaksa işte o zaman bu milletin siyasete de, politikaya da ve milli ve manevi değerlerini hiçe sayacak olan medya ve televizyon kanallarına da bir çift söz hakkı her zaman mahfuz olacaktır!