Şanlıurfalılara atfedilen bir hikaye var. "Düşman isot tarlasını yağmalıyor" meselesi..
"Kurtuluş savaşında düşman yaklaşmış ama Herkes bekleyiş içinde. Ne zamanki düşman isot tarlalarına erişmiş, halk galeyana gelip düşmanın üstüne yürümüş"
Bu halk arasında hikaye edilir. Ne kadar gerçektir bilinmez ama Türk insanının sosyolojisi bakımından önemli bir darb'ı meseldir.
Günümüze döner isek:
Vatandaş, günün sonunda mutsuz ise, evine dönerken cebinde kalan üçbeş kuruşla devranı nasıl döndürürüm hesabını yapıyorsa "Fethettiğiniz kaleler" umurunda olmayacaktır..
Pembe boyalarla çizilen mutluluk portreleri gerçek hayatta kaç kilogram pideye eşittir?
Kaç faturaya tekabül eder, buna bakar vatandaş!
Böyle olmayabilirdi!
"Paylaşımda adalet olsa idi, bir kişiye dokuz, dokuz kişiye bir pul düşmeseydi! Atı alan Üsküdarı geçerken, atı alamayanlarda hesaba katılsaydı daha farklı olabilirdi."
O zaman İsot tarlasını hatırlamazdık belki ve herkes devesinin peşinde koşmazdı.
Adil miyiz?
-Değiliz!
Sistem adil değil! Mekanizma bozuk ve kantarın kaytanı kaçmış..
Adalet kelimesini, cümle literatürünün en sonuna bile" lütfen" koyuvermiş bir sistemden paylaşım adaleti zuhur etmez!
Bunun için var isyan türküleri ve bunun için var arabesk müzik...
Aynı kurum içinde aynı işi yapan iki kişiden birisi, diğerinden iki kat fazla kesbediyorsa bu diğerine zulüm ve hakkına tecavüz değil midir?
Bu hem mantığa hem akla ve hem de iz'ana ters!
Vicdandan söz etmiyorum bile..
Bazı kimselerin çocuğuna günlük cep harçlığı nispetini, bir işçiye 30 günlük hak olarak tanzim etmek, "Al bununla kiranı öde, evinin iaşesini temin et, çocuklarını büyüt, ihtiyaçlarını karşıla ve sosyal bir insan ol. Karını çocuklarını da ihmal etme! Ara sıra dışarı çıkar bir yemek falan ısmarla, tiyatro ve sinemaya götürmeyide unutma sakın! Çok savurganlıkta yapma. Kötü günlerin ve çocuklarının geleceği için de bir kenara üçbeş kuruş atıver!" Demek, "Adalet" kelimesinin hiçbir harfine denk gelmez. Ve dahi vicdanın olduğu bir yürekte zerre kadar yer bulabilemez!
Hal böyle iken "Bana ne yaz dan bahar dan, bana ne kıştan boran dan" türküsünü mırıldanmayı vatandaşa çok görmemelisiniz!
Hülasa: Asgari ücret... Faturalar... Maişet... Merhamet beyler merhamet...!