Son yıllarda Anadolu’da “Z kuşağı” diye yeni bir terimle tanıştık. Bu Latin alfabesinin son harfi olması hesabıyla acaba “özgürlükte” (!) zirveyi bulmuş olan manasına mı söyleniyor? Burası tartışılır. Ama şurası kesindir ki, Z kuşağı adını taktıkları zavallı nesiller ve gençlerimiz, mana alemi itibariyle acınacak durumdadırlar. Bunalım ve buhranların bini bir para… Kendini alkole vuranlar mı dersin, madde bağımlılığı mı dersin. Derken “özgürlük” “çağdaşlık” vb. tüm çıkmaz sokakları denedikten sonra intiharlar mı dersiniz.

Malumdur ki insan, iki unsurdan müteşekkildir. “Fizik ve meta fizik” “madde ve mana” başka bir tabirle, beden ve ruh. Bedenin gıdası ekmek, su vs. maddi gıdalar olduğu gibi, ruhun gıdası da, iman, takva ve salih amellerdir. Yaratan Allah (cc) programı böyle koymuşken, yaratılanların bu programı alt üst etmesi, kendi kendini çıkmaza sokmaktır, intihardır. Nitekim bunu batı gençliğinde net olarak görmekteyiz.

Bilindiği üzere batı kültürü, hazlara tapınan ve maddeyi putlaştıran bir bataklığa dönüşmüştür. Manayı ise adeta katletmiş, mana alemine ait erdem ve faziletleri, adeta gömmüştür. Dolayısıyla batıda “Z kuşağı” diğer bölgelere çok daha acınacak durumdadır. Siz bakmayın batının allanıp pullanarak; “Demokrasinin beşiği” “Özgürlükler cenneti” vs. sloganlarla pazarlanmasına…

Batı kültürünün teslim aldığı tüm dünyada insanlık, maddi bünyesine bayram yaptırırken, mana alemini ise viran eylemiş durumdadır. Neredeyse 7/24 heva, heves, şehvet ve bedenini beslerken, yüreğini, ruhunu ve gönül dünyasını aç ve susuz bırakmaktadır. Necip fazılın tabiriyle, batı kültürüne mahkum olan ülkelerde insanlık adeta “Hayat süren leşlere” dönüştürülmüştür.

Bu gidiş; hayra değildir. Bu gidiş tüm insanlık için, şerrin de en esfelinedir. Dolayısıyla bizim başta gençlerimiz olmak üzere tüm neslimizi, batasıca batı kültüründen uzak tutmaya çalışmamız gerekmektedir. Bizim insanımızın olur olmaz vesilelerle batıya yönlendirilmesi şöyle dursun, bizzat batı insanının kendisinin de bu kokuşmuş kültürden bir an önce kurtarılması gerekiyor.

Şerrin temsilcisi olmuş ve zaten şerrin her rengine dünden razı olanlar için yapacak çok bir şey yok. Ama her birimiz kendi neslimiz, çocuklarımız, ailemiz, akrabalarımız ve yakınlarımız için bir şeyler yapmak zorundayız. Bu, isteğe bağlı bir tercih değil, imanın gereği olan bir görevdir. Aksi halde yarın geç olacaktır. Biz neslimizle var olabiliriz. Bunun için de neslimizi bizim neslimiz olarak eğitip terbiye etmek zorundayız.

Bu “Z kuşağı” nasıl oldu, nereden çıktı? Bunlar yerden bitmedi, gökten de inmedi. Bunlar bizim çocuklarımız. Bizim annelerimiz onları dokuz ay karınlarında, 3 yıl kucaklarında taşıdılar. Ömür boyu da yüreklerinde taşımaya devam edecekler. Biz anne babalar olarak; yemdik yedirdik, giymedik giydirdik, saçlarımızı sakallarımızı onlar için süpürge ettik. Ama nasıl oldu da birileri bizim çocuklarımızı “Z kuşağı” olarak lanse ettiler, ediyorlar. Halbuki bizim çocuklarımız; “İlam nesli” “Kur'an nesli” “Asımın nesli” değil miydi?

“Karanlığa sövmekten se bir mum yak” diye güzel bir söz vardı. İtiraf etmeliyiz ki, biz nesillerimizin eğitim ve terbiyesine gereken önemi göstermedik. Onların maddi bünyeleri, yani bedensel bakım ve beslenmeleriyle ilgili gereğinden fazlasını yaptık. Ama onların mana elemini, viran eyledik. Nesillerimizin ruhlarının; iman, takva, fazilet ve erdemlerle beslenip doyurulması konusunda gerekeni yapmadık.

Şunu unutmayalım ki, çocuklarımız sadece yarınlarımız değil, her şeyimizdir. Bu günümüz, yarınımız hatta dünyamız ve ahiretimizdirler. Yarının toplumu bu günkü çocuklarımızdan oluşacaktır. Çocuklarımızı İslam ve Kur'an üzere eğitip terbiye edersek, yarının toplumu; İslam toplumu, Kur'an toplumu olacaktır. İslam üzere eğittiğimiz çocuklarımız, sadece bu dünyada izzetimiz ve yüz akımız olmakla kalmayacak, ahirette de en büyük kazancımız olacaklardır. Peygamberin müjdesiyle biz ölüp gittikten sonra bile salih olarak yetiştirdiğimiz çocuklarımız, arkamızdan bize sevap göndermeye devam edeceklerdir.

O zaman yapılacaklar bellidir. Kendi özümüze dönecek ve nesillerimizi de o öz üzere tutmak için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Bunun için de nesillerimizi önce batı taklitçiliğinde uzak tutacak sonra kendi değerlerimiz üzere eğitip terbiye edeceğiz. Çocuk eğitimiz üzere yazılmış nice eserler vardır. İnsaflı ve imanlı yazarların eserlerinden istifade ederek, hemen işe koyulma zamanıdır. Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...