Elazığ’da Cuma günü meydana gelen depremde ülke olarak yine yürekler yandı. 6.8 şiddetindeki deprem, Elazığ ve Malatya’da 41 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, 1607 vatandaşımızın yaralanmasına sebep oldu.

Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyor ve yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.

Bu büyük bir depremdi ve bu depremde birçok binanın zarar görmesi ve bazı köylerin neredeyse tamamının yıkılması, depremin şiddetini gösteriyordu.

Gazi şehrimiz, depremin merkezi olan yerlerden yaklaşık 400 km. uzakta olduğu halde o sarsıntıyı derinden hissetti. O ilk anda depremin kendi şehrimizde veya çok yakın bir yerde olduğu zannedildi.

Hatta depremin sarsıntısı o kadar fazla hissedildi ki, evlerinden dışarı çıkan çok sayıda vatandaş oldu.

Bir de orada, deprem olan bölgede, depremi daha yakından yaşayan, yıkımların içindeki insanları düşünmek, o korkularını anlamak gerekiyor.

Bunun çok farklı bir yaşam tecrübesi olduğu gerçektir. Daha önce başka yerlerde depremi yaşayan insanlar, bu duyguyu anlamış ve anlatmışlardı.

1999’da Marmara bölgesi depremi yaşandığında orada yaşayan ve depremden kurtulan insanlardan bir kısmı, o bölgeyi terk edip başka yerlere taşınmışlardı.

Bu onları belki de psikolojik olarak rahatlatmıştı, fakat depremden sonra yaşadığınız yeri değiştirmekten ziyade bilinçli ve tedbirli bir hayata başlanılmazsa değişen çok da fazla bir şey olmuyor. İnsanların hayatı basit hatalardan dolayı sona ermeye devam ediyor.

İnsanlar ev alırken evin kalitesine değil de evin ucuzluğuna bakıyorlarsa bu hatalar devam edecektir.

Deprem hayatımızın bir parçası oldu. Onunla yaşamaya alışıldı diyoruz ama tedbirler alma noktasında yine eksikliklerimizin olduğunu deprem olduktan sonra farkına varılması ve konuşulmaya başlanması yeterince ders alınmadığını gösteriyor.

Daha önceki dönemlerde deprem olduktan sonra yine tüm ülke olarak üzülür ve projelerden bahsedilirdi. Fakat birinci derece deprem bölgelerinde yeterince tedbirler alınması unutulur veya farklı sebeplerden dolayı denetlemeler yeterince yapılamadığından bir sonraki depreme kadar sorunlar rafa kaldırılırdı.

Depremin büyük olmasına, yıkılan binalara ve köylere rağmen sevindirici tarafı, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısının az olmasıdır.

AFAD ve jandarma kurtarma timlerinin gayretleriyle kurtarılan 45 vatandaşımız da bu üzüntümüzü kısmen hafifletmiştir.

O yıkılan binaların altından insanlarımızın kurtarılışı halk olarak hepimizi kısmen de olsa sevindirmiş ve sevinç gözyaşı dökmemize vesile olmuştur.

Ezcümle; bilhassa fay hattı üzerindeki şehirlerde ve kasabalarda yaşayan insanlarımızın, depremle ilgili daha dazla bilinçlendirilmesi, binaların deprem gerçeği düşünülerek yapılması, bundan sonraki olacak depremlere hazırlık yapmak açısından önemlidir.

 Bunun için lütfen depremi unutmayalım, unutturmayalım, hazır olalım.