Miladi Takvim’e göre bugün yeni bir yılın başlangıcı.

Yada bir yılın geride kalması.

Burada yılbaşı meselesini falan konuşmayacağım elbet.

Çünkü halkı “Müslüman” olan bir ülkede bunu konuşmak çok ayıp kaçar kanaatindeyim.

Benim meselem, hızla geçip giden bir ömür ve bu arada yapmamız gereken ve yapmamamız gerenler var.

Oysa koca bir yılı geride bırakırken neler yaşadık neler.

Ve elbette bu yaşadıklarımızla ilgili de bir tavır ve duruşumuz oldu.

Gerek menfi gerek se müspet anlamında.

Örneğin tam 365 gün bil fiil konuştuk.

Tam 365 gün çoluk çocuğumuzun rızkını temin etmek için çalışıp çabaladık.

Tam 365 gün dolaşıp durduk.

Yemek yedik, çay içtik, para kazandık ve para harcadık.

İşte bu geride bıraktığımız 365 gün de bu kadar konuşma ve çalışma ile beraber günah ve sevap terazimize ne koyduk acaba?

Kaç tanesi helal kaç tanesi haram idi?

Bu 365 günde kaç kişinin hakkını gasp ettik?

Kaç kişiyi çekiştirdik?

Kaç kişinin dedikodusunu yaptık?

Kaç kişi hakkında gıybette bulunduk?

Gerek söz ile gerekse yazı ile.

Bence yılbaşını konuşacaksak, işte buradan konuşmalıyız.

Sorgulayacaksak yılbaşını ya da yılsonunu buradan sorgulamalıyız.

Evet evet, geçen bir yılı konuşup sorgulamalıyız.

Bir daha aynı hatalara düşmemek için.

Bir daha yanlışlarımızı tekrarlamamak için.

Biraz daha günah hammalı olmamak için.

Çünkü en kıymetli sermayemiz olan ömür hızla tükeniyor.

Hal böyleyken, bu sayılı olan bu sermayemizi kaybetmek için değil, kazanmak için harcamalıyız.

Yoksa yılların rakamlarına takılıp gideriz.

Hatırlatayım istedim.