Feth'i sadece maddi bir eylem sanarak onun ruhunu anlamayanlar var ne yazık ki!
*
Halbuki Fetih, maddî bir eylemden daha öte ve daha derindir. Bunu anlamak için öncelikle kalbin ve aklın Islâm'a açık olmaası gerekmektedir.
*
Bu iki açıklık sayesinde kişi fethin, Islâm mesajının önündeki engelleri kaldırmak, Yüce Allah'ın adını ve Islâm'ın tevhid inancını uygun biçimde yaymak olduğunun idrakine varır.
*
Tevhid anlayışı nereye ulaşmışsa o beldeler çeşitli ırk, din ve mezheplerin korunma imkânı bulduğu bir sığınak olmuştur. Osman Gazi'nin "Bizim davamız kuru bir cihangirlik kavgası değil, davamız Ilâyı kelimetullahdır" derken fethin ruhunu söylüyordu.
*
Bu fetihlerin en gözde olanlarından biri de şüphesiz ki Istanbul'un fethidir. Fetih ruhu, Allah'ın rızasını kazanmak için sarfedilen cihat gayretinin adıdır.
*
Fetihler Türk-İslâm medeniyetini doğurmuştur. Bu yüce medeniyetin ruhu ise en kıymetli toplumları ve değerli insanları yetiştirmiş onlar da dünyaya örnek olmuştur.
*
Unutmayalım ki, her medeniyet, kendi insan tipini vücûda getirir. O insan tipi de, mensup olduğu medeniyetin sıfat ve karakteriyle âhenk teşkil eder.
Türk'İslâm medeniyeti, insanlık tarihinde bir kere ulaşılabilmiş bir zirvedir.
*
Bunun sebebi, fıtrî istîdatların, İslâm sâyesinde ilâhî ilim, irfan ve hikmetle teçhiz edilmiş olmasıdır. Yani o toplumun güzîde insanları, nefsânî problemleri bertaraf ederek, gönüllerini, hakikî ilim ve irfan ile mezcetmişlerdi.
*
Ecdâdımız Osmanlı, asr-ı saâdetteki o rahmet üslûbunu devam ettirmeye gayret eden bir rahmet toplumuydu.
*
Hakîkaten, ecdâdımız, maddî îmarla mânevî îmârı birlikte yürütmüşlerdi. Beldelerin fethini, gönüllerin fethi için yapan, yüksek ufuklu şahsiyetler yetiştirdiler ve yeryüzüne bir "Osmanlı medeniyeti" armağan ettiler.