Aslında unutmak Cenab-ı Allah'ın insana verdiği en değerli özelliklerdendir. Düşünün! Eğer yaşadığımız bazı olayları unutamamış olsaydık nasıl bir ısdırap içinde olurduk. Ancak bazı şeyleri hatıralarımızda faydalar var...

* Şimdi bir köşe yazarımızın 25 Nisan 2016 tarihindeki makalesinden bazı paragrafları paylaşıyorum. * İmam hatiplilere ‘yarasa’ dediğin o sözü unuttuk sanma... Biz elhamdülillah inançlı insanlarız. Biz inanıyoruz ki, Allah bize yardım eder. Allah bize yardım ettiği zaman ancak biz galip geliriz. Kimse bize galip gelemez. Prof. Dr. Necmettin Erbakan

* Nedir şu 28 Şubat?.. ‘Post modern bir darbe’nin adıdır 28 Şubat... 8 Temmuz 1996’da TBMM’de yapılan oylamada güvenoyu alan REFAH-YOL hükümetinin al aşağı edilmesinin adıdır 28 Şubat... Başbakan Necmettin Erbakan niye Mısır, Libya, Nijerya’yı ziyaret ederek, niye Libya’da da Kaddafi ile çadırda görüştü bahanesiyle Türkiye’de gerginliklerin başlangıcı olarak adlandırılan bir dönemin adıdır 28 Şubat...

* YAŞ kararları ile ordudan atılanlar ‘Refahlı belediyelerde neden işe alındı’ diyerek ordu ile hükümet arasında suni bir gerilimin meydana getirildiği anın adıdır 28 Şubat...

* ERBAKAN’I İNDİRMEK İÇİN NELER YAPMADILAR Kİ 11 Ocak 1997’de Başbakanlık Konutu’nda Erbakan hocanın ülkenin manevi dinamikleri için verdiği iftara, ‘neden burda yemek verdin’ diyerek bağıranların sesinin gür çıktığı dönemin adıdır 28 Şubat...

* "Taksim ve Çankaya’ya cami yapılacak, Ayasofya camiye çevrilecek, laiklik elden gidiyor, başörtüsü her yere giriyor irtica hortluyor," diyerek medyanın sürekli askerleri ve ‘gizli apoletli’ sivilleri kışkırttığı bir dönemin adıdır 28 Şubat...

* ‘ZULÜM DÜZENİ DEĞİŞMELİ’ DİYENLER HAPSE ATILDI Kayseri’nin RP’li Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, 10 Kasım 1996, “... RP’li olarak yeryüzünde tek başıma da kalsam, bu zulüm düzeni değişmelidir. Ey Müslümanlar sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, nefreti ve bu inancı eksik etmeyin. Bu bizim boynumuzun borcudur...” dediği için 1 yıl hapis ve 420 bin lira ağır para cezasına mahkum edildiği dönemin adıdır 28 Şubat...

* TİYATRO OYUNUNDAN BİLE KORKTULAR 30 Ocak 1997’de Sincan’da düzenlenen Kudüs Gecesi’nde sahneye konan “cihad’ oyununa neden göz yumdun” diyerek Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ın cezaevine gönderilmesinin ve ertesi gün de Sincan sokaklarında tankların ‘irticaya (!) karşı’ yürümesinin adıdır 28 Şubat...

* 1996’da Susurluk’taki mafya, siyasetçi, polis ilişkilerinin karıştığı kazaya ‘fasa fiso’ dediği için Erbakan Hoca’ya karşı yapılan linç girişiminin adıdır 28 Şubat...

* ‘İRTİCA PKK’DAN DAHA TEHLİKELİ’YMİŞ! 22 Ocak 1997’de omuzları bol yıldızlı askerlerin Gölcük’te ‘irtica iktidarda’ diyerek toplandığı ve önemli (!) kararların alındığı zirvenin adıdır 28 Şubat...

* Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya’nın “İrtica, PKK’dan daha tehlikeli”dir diyerek dindarlara karşı tavırlı olduğu dönemin adıdır 28 Şubat...

* O gün olduğu gibi bugün de terör odaklarına maddi manevi destek veren odaların ve sendikaların “Şeriata karşı laiklik yürüyüşü” yaptığı ve “En büyük tehlike siyasal İslam” dediği dönemin adıdır 28 Şubat... Ne oldu sonra? 1997’deki MGK kararları hükümete bildirildi.

* İşte o kararlardan önemli başlıklar: Laiklik için yasalar uygulanmalı, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB’e devredilmeli... 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kur’an kursları denetlenmeli... Tevhidi Tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli...

* Kurban derileri ‘köktencilere’ verilmemeli... Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı... İşte bu maddeleri ‘uygulayın’ diyen zihniyetin adıdır 28 Şubat...

* Genelkurmay’ın Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay üyeleri, üniversite rektörlerini ve gazetecileri Karargah’a çağırarak, “irtica brifingleri”nin verildiği bir dönemin adıdır 28 Şubat... ‘28 Şubat’a nasıl gelindi’yi ne bu sayfalara ne de kitaplara sığdırmak mümkün... İşte bu süreci kısa kısa ana maddeler halinde özetlemeye çalıştım...

* TARİHE NOT DÜŞMEK GEREK... Şimdiki gençler çok iyi bilmezler diye kısacık hatırlatalım istedik, ‘Katakulli’ ile nasıl yıkıldığını REFAHYOL hükümetinin...

* Başbakan Erbakan, görevini hükümet ortağı DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’e vermek amacıyla 18 Haziran 1997’de istifasını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sundu. Ancak Demirel, hükümet ortaklarının arasındaki protokolü dikkate almadı ve hükümeti kurma görevini ‘altın tepsi’ içerisinde Meclis’te çoğunluğu olmayan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a verdi.

* Mesut Yılmaz hükümetinin güvenoyu almaması durumunda askerin ‘darbe’ yapacağı tehdidinde bulunan Demirel, bazı DYP milletvekillerini bizzat arayarak partilerinden istifa etmelerini istedi.. DYP’yi parçaladı ve böylece 55. Hükümetin güvenoyu almasını sağladı Morrison Süleyman...

* SADECE SURATSIZ DEĞİL, AYNI ZAMANDA SAHTEKARMIŞ! Cuma günü Yazıişleri Müdürümüz Ali İhsan Bey’in giriş cümlesinden: “28 Şubat darbecilerinin başbakanlık koltuğuna oturttuğu Mesut Yılmaz için dün uyarıda bulunmuş, “Darbeci generalleri kurtarayım derken, yalancı tanıklıktan kodese girme” hatırlatmasında bulunmuştum..

* Hiç tınmamış suratsız Mesut.. Dünkü duruşmada, darbeci generalleri pir-ü pak ilan edip, Bir de utanmadan, merhum Necmettin Erbakan Hoca’mıza alçakça saldırmış.. Bu adam için “Suratsız” demek az... Aynı zamanda “sahtekar”mış da... Son söz; Hiç boşa çırpınma Mesut Yılmaz; Ne diyor Şeref Malkoç; Yılmaz siyasi bir enkazdır... Ne diyor Nurettin Yaşar; Yılmaz çöp sepetinde... ‘Duymadım, Görmedim, Bilmiyorum’ ayaklarını bırak, ‘üç maymun’u oynama Mesut Bey...

* Bizler ne 28 Şubat’ı unuttuk ne de, TBMM kürsüsünden İmam-Hatip Lisesi öğrencilerine ‘yarasa’ dediğin o sözü... Biz not etmiştik gençler de not etsin...

* Demirel’in de 3 Mayıs 2012’de “Başörtülü öğrenciler Suudi Arabistan’a gitsin” sözünü de unutmadık; not etmiştik, gençler de not etsin... Bu sözler hâlâ kulaklarımızda hala çınlıyor...

* BURNUNU NİÇİN KIRDILAR YILMAZ?.. Şimdi gelelim Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de otel lobisinde –veya kumarhane çıkışında- Veysel Ö. tarafından burnu kırılan Mesut Yılmaz hükümetinin icraatlarına...

* 14 Ağustos 1997’de 8 yıllık kesintisiz eğitim kanunu TBMM’de kabul edildi. Bu kanunla İmam Hatip Liseleri dahil Meslek Liselerinin ortaokul bölümleri kapatıldı. Binlerce başörtülü öğrencinin okul kapılarından sürüklenerek kovuldu... İmam hatipliler üniversiteyi giremesin diye ‘katsayı zulmü’ getirilerek diğer meslek liselerinin de kökü kazınmak istendi.

* Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş’ın açtığı dava ile Refah Partisi “laik cumhuriyet ilkesine aykırı eylemleri saptandığından” cümlesiyle kapatıldı ve malları hazineye devredildi...

* Erbakan ve 6 milletvekiline beş yıl süreyle parti üyeliği yapmaları yasağı getirildi... 1997’de 2 bin 956, 1998’de ise 4 bin 420 kişi “irticai faaliyetlere katıldıkları” gerekçesiyle gözaltına alındı. * 28 Şubat darbesinin ‘emir eri’ Mesut Yılmaz, kalkmış şimdi o dönemde bunlar ‘hiç yaşanmamış’ mavalları okuyor... Okuma Yılmaz; biz seni çok iyi biliyor, çok iyi tanıyoruz...

* İşte böyle! Kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur.