Berae suresinin ayetleri nazil olunca, Resulullah Hz. Ali'yi Mekke'ye gönderdi. Bu suretle hiçbir müşrikin artık Kâbe-i şerifi bundan sonra haccedemeyeceğini bildirdi. Yemen bölgesinin İslam’a girmesi zordu. Görev yine Ali b. Ebi Talib'e verildi. Hz. Ali "Bu çok güç bir iş" dedi. Resulullah (sav) de "Ya Rabb, Ali'nin dili tercümanı, kalbi hidayet nurunun memba-ı olsun" diye dua edince, Ali, siyah bir bayrak alarak Yemen'e gitti, kısa süren irşatları sayesinde Yemen'in bütün Hemedan kabilesi Müslüman oldu.

Dersler İbretler:

  • Mekke-i Mükerreme’nin harimi ismeti uzun zamandır tehlike altındadır.

Bilindiği üzere hiçbir kafirin Mekke harem bölgesine girmesi caiz değildir. Bu yasak, bizzat Allah (cc) tarafından konmuştur. Allah (cc) şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Müşrikler ancak birer necistir/pisliktir. Bu yıldan sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Şayet (onların Mescid-i Haram’a gelmemesi ticareti olumsuz etkiler düşüncesiyle) fakirlikten korkuyorsanız (korkmayın)! Allah dilerse, sizi lütuf ve ihsanından zengin kılar. Şüphesiz ki Allah, (her şeyi bilen) Alîm, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir.”(Tevbe, 7/28) Allah (cc) elbette ezelden ebede her şeyi bilmektedir. Ola ki hareme hükmeden kimi idareciler, tarihin herhangi bir döneminde, ekonomik vb. sebeplerle harem bölgesini gayri Müslimlere açabilirler. İşte onların bahanelerini de peşinen reddederek, ekonomik konuda da teminat veriyor.

Ancak ne yazık ki, uzun zamandır Suud ailesinin diktatörlüğü altında olan Haremeyn, özellikle son yıllarda adeta esir durumdadır. Suud yönetiminin başta İngiltere ve ABD olmak üzere, batı ülkeleriyle dirsek teması hep vardı. Dirsek teması ne ki, bu aile adeta Suudi Arabistan’ı ABD’nin bir eyaletine dönüştürmüşlerdir. Dünya enerji kaynaklarının %85 veya daha fazlası, İslam aleminden çıkmaktadır. Suudi Arabistan da Petrol ve doğal gazda, önde gelen ülkelerden biridir. Ancak Suud ailesi, ABD kontrolünde kurmuş olduğu “OPEC” şirketiyle sadece kendi petrollerini değil tüm İslam aleminin petrollerini ABD’ye adeta peşkeş çekmiştir.

Özellikle son zamanlarda Gasıp İsrail’e de göz kıpmaya başlayan Suud yönetiminin, Mekke’nin harimi ismetini çiğnemede daha cesur davrandığını tahmin etmek zor değil. Daha önceleri de imtiyazlı olan kimi batılıların harem bölgesinde cirit attığı biliniyor. Özellikle son yıllarda Bin Selman’ın Suudi’yi çağdaşlaştırmak için giriştiği çirkinlikler malum. Dolayısıyla İslam ümmetinin, Haremeyn’in mahremiyetini batının piyonu olmakla övünen bu emir bozuntularına bırakmaması gerekir.

  • Zor zamanların adamı olan Ali (ra) şu anda da İslam ümmetinin kanayan yarası olan yemen sorunu hikmetli bir şekilde çözüvermiştir.

Öyle anlaşılıyor ki Yemen, sadece son bir asırdaki ümmetin dağınıklığında değil, ta Resulullah'ın (sav) zamanında da zor bir coğrafya imiş. Nitekim Ali (ra) yemenin ıslama girmeye ikna edilmesinde zorlanacağını bilmektedir. Ama bu bölgenin ıslama girişi zor olduğu gibi, İslam’ı kabul ettikten sonra İslam’ı sahiplenmede de aynı sağlamlığı göstermişlerdir. Batıl inancına sağlam tutunanlar, hak daveti kabul ettiklerinde, hakka tutunmaları da sağlam olur. Ancak Yemen tarihi incelendiği zaman, oraya Şii fitnesinin bulaşmasından sonra hep çalkantılarla devam ettiği görülür.

  • Duanın gücü tartışılmazdır. Bir de Resulullah'ın (sav) duası olunca, bu çok daha önem arz eder.

İşte Resulullah'ın (sav) Ali (ra)’ye (ra) özel duası, onun Yemen sorununu çözmede en önemli etkendir. Bilindiği üzere Hayber’in fethi esnasında da Ali (ra) gözünden rahatsızdı. O zamanda Nebevi dua ya mazhar olmuştu. Bilindiği üzere Hayber’in günler süren muhasarasından sonra Resulullah (sav) şöyle buyurmuştu: "Yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki, Allah ve Resûlü onu sever, o da Allah ve Resûlünü sever. Allah, onun eliyle fethi gerçekleştirecektir."(Tabakât, 2:111; Buhari, 3:51; Müsned, 3:353)Mücahidleri bir merak sardı. Acaba bu büyük şerefe nâil olacak zât kimdi? Her bir mücahid aynı arzu, aynı heyecan, aynı ulvî duygular içinde merakla bekleşirken, sabah namazından sonra Resulullah (sav) sancağın getirilmesini emretti ve"Ali nerede?" diye sordu.

Gariptir ki,Ali (ra) o sırada gözlerinden rahatsızdı, "Yâ Resûlallah, onun gözleri ağrıyor." dediler. Resûl-i Ekrem buna rağmen, "Olsun! Çağırın gelsin!" buyurdu.Haberi alan Hz. Ali, derhal huzura çıkıp geldi. Ağrıyan gözleri mübârek duasıyla şifâ buldu ve bir daha da gözlerinden rahatsız olmadı.Efendimiz ayrıca onun için, "Allah'ım! Soğuğun sıkıntısını bundan gider!" diyerek de duâ etti.Ali der ki:"O günden sonra ne sıcaktan ne de soğuktan asla rahatsız olmadım."(Müsned, 1:99) Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...