Tarih boyunca çok dengesiz insanlar gördü dünyamız. Çok tuhaf işleri normalleştiren insanlar oldu. Bunlar bazen fert planında kalsalar da, topluma mal olan saçmalıkların olduğunu da yazıyor tarih.

Mesela psikolojik rahatsızlıkları olan kadınların canlı canlı ateşe atılmasını çok normal gören bir tarihi yaşadı bugünün çok medeni ve gelişmiş Avrupası.

Ya da saltanat ve zenginlik başkasına gitmesin diye aile içi evlilik uygulaması nedeniyle yok olan hanedanlar geldi geçti, Avrupa’nın küçük topraklarından.

Aradan geçen bunca zaman sonra, şimdi aynı Avrupa hayvanların insanlarla eşit haklara sahip olduğunu savunmayı normalleştirdi. Çocuk yerine köpek beslemeyi güzel göstermeyi başardı. Bu tuzağa düşenlerin zaten nesil sahibi olmayı hak etmeyecek kadar aptal olduklarını düşünmüş olabilirler, kim bilir…

Evlerini hayvanlarla paylaşmayı medeniyet ya da gelişmişlik olarak sundular ve bizim aramızdan da bol miktarda taklitçileri oldu.

Avrupa’da sabahın çok erken saatlerinde Müslümanlar camiye namaza giderken, onlar köpeklerini gezintiye çıkartmak zorundadırlar. Biz huşu içinde Alemlerin Rabbine secde ederken onlar pür dikkat köpeklerinin pislemesini izlerler.

Onlarda sokak hayvanı diye bir şey yoktur, çünkü artık evler hayvanlarındır.

Bizde ise, her konuda olduğu gibi taklitçilik ve özenti başarısız oldu. Avrupalı gibi hayvan sever olamadığımız gibi, kadim kültürümüzün ve medeniyetimizin bakışını da kaybettik. Ortaya yine ifrat ve tefrit çıktı.

Kimisi hayvanlara işkence etmeye, kimisi de hayvanlara tapınmaya başladı.

Bizde eskiden beri var olagelen sokak hayvanları, cinslerine yapılan modern müdahalelerle insanlara saldıran canavarlara dönüşmeye başladılar.

Sahiplenilen hayvan türü insanların karakterini de ifşa edermiş. İçinde vahşet besleyen birileri, vahşi bir hayvanları beslemeye başladılar.

Hayvan sevmekten çok öteye geçen bir kedi tapınması ile çobanlık ya da bekçilik gibi bir ihtiyaç dışında beslenen kutsal köpekler ortaya çıktı.Neyse ki, kediler sadece fotoğraflarının paylaşılması gibi bir zevke malzeme olarak kaldı!

Köpekler ise artık birer silaha dönüşme yolunda hızla ilerliyor. Genleri ile oynanmış ve bir tür canavar olarak üretilmiş hayvanlar, ancak sadist ve zalim ruhlarla arkadaşlık edebiliyor. Sadakat duygusu ile emirlere uyan bu hayvanların başkalarını parçalaması için sahibinin komutu bile gerekmiyor. Adeta aynı hisleri taşıyorlar!

İnsanların önceliklerini belirleyen fıtrat kaynaklı yaklaşımları, biraz daha kaybetmeye başladığımız günlerde karşımıza çıkan, bu dengesiz hayvan sevgisi ya da hayvan sevgisi maskesi altında gizlenen vahşet hissi tehlikeli boyutlara ulaşmaya başladı.

Çocukların hayatlarına mal olan ya da hayatları boyu silinmeyecek acılara ve travmalara yol açan bu meselenin çözülmesi ve köpek terörünün sona erdirilmesi gerekiyor.

Sokak hayvanları mefhumunun şehir hayatından çıkarılması ve gündemimizden düşmesi gerekiyor.

Sokak hayvanları sahipsiz değildir diye kafamızı şişirenlerin, onların zaten sahipleri olmadığı için sokak hayvanı olarak isimlendirildiklerini ve isterlerse tamamını evlerine alarak besleyebileceklerini anlamaları gerekiyor. Bunu yapamayacaklarına göre, belediyelerin bu hayvanları olabilecek en uygun ortamda rehabilite ederek barındırmasına kimsenin karşı çıkmaması gerekiyor.

Bir insanın hayatı söz konusu olduğunda, karşısında olan hayvanın feda edilmesi konusunda tartışmaya bile gerek kalmamalı iken, sokaklarda köpekler tarafından parçalanan çocukları suçlayacak kadar hayvanlaşanların da barınaklara alınması ve tedavi edilmeleri gerekiyor.

Biz boynuzsuz koçun hesap soracağını da biliyoruz;bir insanınayağını incitme ihtimali olan yoldaki taşı kaldırmanın iman alameti olduğunu da…

Hayatın dengesini sağlayan yaklaşım, İslam’ın sunduğu yoldadır. Yoldan çıkanların savrulmalarını hüzünle izliyoruz.