Kendi adıma  adım atar atmaz

Kaybolur sokaklar ayaklarımın altından.

Kendi tenhalığıma çekilirim

İçimdeki kapalı odalarda.

Kendimden korkmadan yaşamak isterim

Başka biri olmaya çalışmak istemeden.

Neye alıştırılıyorum bilmiyorum

Ve iki taraftan el uzatıyorlar tut diye bana.

Tereddüt ediyorum hangisine yaslansam diye,

Diğerinin düşman olduğunu düşünerek.

Hayallerim sığınak olmaktan çıktı

Şimdi kaybın acı tadını duymayacak kadar talihliyim.

Tek başıma kalsam bin memnun

Bir pişman oluyorum.

Yürümeye çalışıyorum, bir taş tutuşturuyorlar elime.

Sonra at diyorlar

Nereye, diyorum

O yerini bulur.

Bana dönerse eğer diyorum

İşte o zaman ben vurulurum ve kırılır ellerim.

Rıhtıma bir gemi yanaşmış

Ve seni bekler limana varman için diyorlar.

Oysa ruhumun her köşesi

Bütün insanlığa, bütün insanlara uzak.

Ya sen; kıyıda, gözlerin uzakta

Maviliğin derinliğinde

Yalnız başına adımların senden habersiz,

Sen ayak izlerinden.

Sınırsız bir ufuk içinde gizlenmiş duyguların

Pervazlara yaslı,  bir duvar dibinde aç ve sefil

Ve çelimsiz zayıf bir bedenle.

Bir elinde bir dilim ekmeğin tebessümüyle

Diğer elinde sigarayı tüttürerek meydan

Okurken efendilere.

Bir annenin gözyaşları ile beslediği çocuklarına bakarken

Sarılarak çıkmak maveraya

İnsanın ihtiyaçları değişmeli ama

Sevgisi asla, dedi.

Ayın, bulutların ardındaki tebessümüne

Sığdırmak bir avuç dünyayı

Tel örgüler, örümcek ağı

Çepeçevre kuşatırken yüreğini,

Beyaz ellerine siyah ellerden dökülen

Sen hangi ırmağın mülteci çocuğusun dediklerinde

Bir çocuğun annesinin ellerinde açlıktan

Öldüğünü görürsün.

Bir sisin arasından fısıldar

En matemli yalnızlıklar,

Sessiz bir sabırla bekler kavuşmayı

Acı gözyaşlarından sonra

Elbiselerinin nasırlaşmış deriden olduğunu

Buğulu camlar ardından

 En yeni mamalarla beslenen çocuğa baktığında

Ve korku dolu gözlerle elinden düşüreceği

Bir parça bisküviyi korkuyla sıkarken

Zayıflamış kucağındaki küçük kardeşine

Can vermeye çabalıyor.

Ve hangi kurşunla vurulacak hayallerim

Diye bekliyor.