Birçok kişi olamayacağı şeyi olmaya çalışarak diğer yandan ne olabileceği şeyi ihmal ederek hayatını heba ediyor. Bu yüzden bir insanın zihninde öncelikle ne olabileceği ne olamayacağı sınırları ve olanakları konusunda bir imge olması gerekir.[1] İnsana bütünlüğü içinde bakılmadığı takdirde insanın  insani kişiliği çok güç anlaşılır. Kendi varoluşunun sorumluluğuna karşı kendisinin dışında her şeyi savunan insanın bunu bir suç olarak kabul etmesi ona yeniden iyilik yapma niteliği kazandırabilir. İyiye giden yol her ne kadar küçük görünüyorsa da bulunabilecek bir yoldur.

Çünkü eğer kurtuluş kolay ve büyük emek gerektirmeden bulunabilen bir şey olsaydı, hemen hemen herkes tarafından hiç böylesine saf kalmazdı. Çok ender bulunduğu için onun gerçekten güç olması gerekir. Çünkü tüm soylu şeyler ender oldukları kadar güçtür de[2]. Erdeme ulaşmanın yolu, insanın kendi güçlerini etkin bir şekilde kullanmasından geçer. Bu yüzden güçlülük erdemle, güçsüzlük ise erdemsizlikle özdeştir. İnsan ruh ve beden olarak ikiye bölünmüşlük halinden hiçbir zaman kurtulamaz; istese bile kendisini ruhundan özgür kılamaz. Yaşadığı sürece bedeninden de kurtulamaz.

Çünkü bedeni onun yaşamak istemesini sağlar. Sonucunda yaşama uğruna sahip olduğu her şeyi vermek ister. İnsanın kendi değerinin öncelikle sahip olduğu insani niteliklerden değil de  piyasadaki yargılayıcılardan almaya başladığında insanın onur ve gururu yok edilmektedir. Eşitlik her insanın bireyselliğinin gelişme koşulu olacağı yerde bireyselliğinin çöküşü olmuştur. Aslında insanın başkalarını görüş biçimi, kendisini görüş biçiminden farklı olmamıştır. Amaçları ucuz satın alıp pahalı satmak olan kapitalist ticari güç, güç sahibi olma ve her şeye güç yetirmenin ve dünya yı adeta çember içine almanın savaşını vermektedir. İnsan ,emek harcadığı şeyi sever ve sevdiği şey için emek harcar. Sorumluluk insana dışarıdan zorla yüklenen bir ödev değil, sorun olduğu düşünülen bir listeye verilen yanıttır.

Üst insan almak için vermeyen, iyi yürekli davranarak yükselmeyi istemeyen, gerçek iyilik örneği diye, bir öncül olarak kişinin zenginliğini saçıp savurmayan, gerçek iyiliğe, soyluluğa ve ruh yüceliğine sahip olan kişidir[3]. Mutluluk ,insanın insani varoluş sorgulamasının yanıtını bulmuş olmasının göstergesidir. İnsanların insani ilişkiler alanındaki en önemli aracı inançtır. Her önemli dostluğun ya da sevginin gerekli niteliğidir inanç. Başka bir insana inanmak onun temel tutumlarının kişiliğinin özünün değişmezliğinden ve güvenilirliğinden emin olmak anlamına gelir.

Kendine inanması da inancıyla yani özü ile alakalıdır. İnsanın kendi kişiliğindeki özü (inancı) değişmeyen ya da yaşamı boyunca değişen koşullara, kanılara, duygulara ve belli değişikliklere karşın sürüp giden dinamizmdir. Kendi inancınızın sürüp gittiğine inanmadığınız zaman kimlik duygunuz tehlikeye düşer ve başkalarına bağımlı hale gelirsiniz. Ancak kendisine inancı olan biri başkalarına verdiği sözü tutma gücüne sahiptir. İnsanın zorunlu olarak kötü olmadığını ,ama büyüme ve gelişmesi için uygun koşullar sağlanmazsa kötüleşebileceğini bilmek gerek. Kötü iyinin eksikliği ve yaşamı gerçekleştirmede ki başarısızlığın sonucudur[4]. İnsan gücünü kullanırsa iyilik onu

mutluluğa götürür . Yok eğer kullanmazsa başkalarına yapılan kötülüğün bir gün kendisine de yapılacağını hesap etmelidir. Hiçbir sağlıklı insan, onur, Sevgi ve yiğitlik örneklerini beğenmekten ve onlar tarafından etkilenmekten kendini alamaz. 

 

[1] Erich Fromm

[2] Spınoza

[3] Nietzsche

[4] Alıntı