Bu konuyu niye seçtim bilmiyorum!


Belki, bu melanet illete bir yakınımı kurban vermenin içimde birikmiş uhdesidir…
Nereden başlayacağımı kestiremediğim bir yazı kaleme almanın mihnetinden çok, bu acının girdiği hane sakinlerini üzmeden nasıl yazarımın çetelesi yoracak beni…


“Eğitim, ekonomi, sosyoloji, psikoloji” gibi büyük laflar etmeyeceğim ki, zaten bu ana başlıkların mevzuat muhatapları pratikte bir yer tutmasa da, yeterince analiz yapıyorlar.

-Aileler çocuklarına gerektiği kadar ilgi göstermedikleri ya da onları anlayamadıkları için mi canlarına kıyıyor bu yavrucaklar?

“Bu konuda söylenecek her tavsiye, her tahlil kıymetlidir elbet”
Her geçen gün artarak büyüyen intihar olayları maalesef en çok genç kuşakta yaygınlaşmaya başladı.
Geçtiğimiz ay, oturduğum site de 14 yaşında bir kız çocuğu kendisini 11.kattan aşağı atarak yaşamını yitirdi..

Gün geçmiyor ki, ülkemizin herhangi bir şehrinden bir intihar veya intihara teşebbüs haberi gelmesin!

Bu meseleyi politize ederek tamamen ekonomik sebeplere bağlamak konunun ciddiyeti ve önemine ihanet olur.
Zira, intihar vak’alarının birçoğu farklı sebeplerle vaki olmaktadır.
“Sevdiği kız ya da erkekle evlenmesine izin verilmeyenler, istemediği evliliğe zorlanan genç kızlar, ailesi tarafından okumasına izin verilmeyen kızlar, aşkına karşılık bulamayan genç erkekler, iflas edenler, atama bekleyip atanamayanlar, takıntıları olanlar v.s”

Örnek o kadar çok ki!

Mesele çok ciddi ve giderek ivme kazanıyor. Toplumsal bir sorun olma yolunda hızla yükselen intihar olaylarını önlemek için ne yapılabilir veya ne yapmak gerekir diye oturup düşünmenin vakti çoktan geldi de geçiyor.
“Devlet, toplum ve en önemlisi fert olarak ne yapabiliriz de bu ateşi söndürebiliriz?”

Öyle sanıyorum ki, çocuklarımıza ihtiyaç duydukları “Rol model” konusunda gerekli desteği veremiyoruz.
Medya bu hususta en büyük sorumluluk sahibidir! Dizi ve sinema filmlerinde her tür kötülüğü kahramanlık gibi göstermenin, intihara meyilli tipleri rol model olarak göstermenin faturası milletin gencecik evlatlarına ödetiliyor!

Diğer bir ifadeyle “Batılı tasvir saf beyinleri idlal ediyor”
Manevi değerlerden uzak yaşamanın ve eğitim sisteminde ki “Seküler” düşünceyi kutsayan müfredatın etkisi altında bir yol çizmeye çalışan çocuklar için intihar etmek “Rutin ve sıradan” bir eyleme dönüşüyor.
En basit sorunlar karşısında bile dirayet gösteremeyen dimaglar, bilinçaltı şuurlarında “İntihar etmeyi ceketlerinin iç cebinde bir seçenek olarak hazır tutuyor”

Diyanet ve ilim adamlarınında bu konuda sorumluluğu bulunmaktadır.
-Bu konuyu cuma hutbelerinde anlatıyoruz!


Diyerek diyanet İşleri ve ilim erbabı sorumluluğunu üzerinden atamaz!
Bünyesinde barındırdığı yüzbinlerce imamı olan bir kurumun toplumun manevi dinamiklerini “Gözetleme, kollama ve koruma” görevi olmalı!


Mesela: Cami imamları ve muhtarlar sorunlu aileleri, gençleri tespit edip onlarla ilgili bir çözüm arayışına girebilirler. Evleri ziyaret ederek bu ailelere ve gençlere maddi ve manevi destek ve telkinlerle yardım edebilirler. Eminim ki, bir insanın hayatı herşeyden değerli ve bir insanın hayatını kurtarmak en kutsal ibadettir..

“İntihar vak’aları aileleri yaşarken öldürüyor. Ciğerparelerini toprağa veren anne, babalar için hayat, ışığını yitiriyor ve dünya kapkaranlık bir mezara dönüşüyor!”

Sesimi duyan genç kardeşlerime sesleniyorum: “Canlar, yapmayın!..


Her derdin mutlaka bir çaresi, her problemin bir bir çözümü vardır. Hayat acısıyla, tatlısıyla, zoruyla, kolayıyla bir bütündür. Size yemin ederim ki: İntihar edenler konuşabilseydi, milyon kez pişman olduklarını söylerlerdi. Bütün kutsallarım adına yemin ederim ki, onlar şimdi o kadar pişmandırki ancak geri dönüşleri mümkün değil…
Bu yol çok kötü bir yol! Sakın bu yolu aklınızdan bile geçirmeyin. Bu dünya hayatında karşılaşılabilecek en büyük zorluklar bile mezarın altında geçirilecek korku, haşyet ve dehşetin yanında gül bahçesi gibi kalır.
İntihar edenler, ailelerini, evlatlarını ve sevenlerini düçar ettikleri acıyı bir görebilseydi ve tekrar dönme şansları olsaydı, emin olun her acıya katlanır yine de bu melanet icraatı yapmazlardı.. “

Hülasa: “Ölüm her canlı için mukadderdir ancak intihar asla kader değildir” Yaşamak herşeye rağmen güzeldir…