"Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zülüm etmez. Ondan yardım elini çekmez ve onu küçük görmez. Takva işte buradadır. Kişiye şer olarak Müslüman kardeşini hakir ve küçük görmesi yeter." (Müslüm) Uzun zamandır ülke gündeminden düşmeyen bir konuyu bu hafta ele almayı planladım. Bu hafta ki konumuz bitmek nedir bilmeyen Suriyeliler konusu. ,

Uzun zamandan beridir ülkelerinin içinde bulunduğu kargaşa ve savaş ortamı nedeniyle ülkemizde yaklaşık 4 milyon mülteci (muhacir) yaşamaktadır. Hem ekonomik ve hem de sosyal anlamda ülkemizi etkileyen bu insanları dışlamak bence başlı başına bir saçmalıktır. Özgür ve demokratik bir ülkede yaşadığımız için herkes düşüncesini açık bir şekilde dile getirmede serbesttir.

Nüfusunun %90’ı Müslüman olan bir topluluktan böyle istem dışı bir davranışın ortaya çıkması kanaatimce pek doğru bulmuyorum. Bu ülkenin gelişimine, ilerleyişine, yükselişine karşı duran dış mihraplı bazı çapulcular Suriyeliler üzerinden ülkemizde kargaşa ortamı yaratarak ülkede ki huzuru ve birliği bozma eylemindedirler. Dürüst olalım ve hayata biraz realist açıdan bakalım, şöyle düşünelim sonra şuana kadar hangi Suriyeli gelip cebinizden paranızı, elinizden ekmeğinizi aldı.

İstisnaları bunun dışında tutuyorum çünkü beş parmağın beşi hiçbir zaman bir olmaz. Bizim de içimizde kendi çıkarlarına düşkün alçak insanlar var. Bizim mensubu olduğumuz din hoşgörü dinidir, öksüze, yetime el uzatan kanat geren, koruyan dindir. Birkaç tane çapulcunun sözüne aldanarak neden bu muhacir kardeşlerimizi dışlıyoruz. İçimizde yok olmaya yüz tutan empati olgusunu bir nebze de olsa kullanabilseydik eğer belki şuanda içimizde

Suriyelilere karşı biriktirdiğimiz kin ve öfke yerine iyilik ve sadakat yer almış olurdu. Hayatını sadece kendi çıkar ve menfaatleri üzerine kuran insandan hiçbir zaman fayda gelmez. Yazıma burda son verirken nacizane bir düşüncem ile siz değerli okurlarıma veda etmek isterim. ‘Gelin mazluma sahip çıkalım!’