Şelale Misali Boşa Akıttığımız sular;

Su, insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir. İnsan yemek yemeden haftalarca canlılığını sürdürebilirken susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Vücuttaki su oranının yeterli düzeyde tutulması yaşamsal önem taşıdığından vücuttan kaybolan miktarlarda su alınması zorunludur. DÜNYA’DA “SUSUZLUK” VAR! Dünya’da özellikle içilebilir su kaynakları hızla kirleniyor. Dünya nüfusu 4 kat artarken su gereksinimi 9 kat aşığını söylenilmektedir. Endüstriyel gereksinimler için gerekli su ise geçtiğimiz yüzyılın başına oranla 40 kattan daha fazla ön görülmektedir Düzensiz kentleşme, aşırı nüfus artışı, sera gazlarındaki artış ve aşırı sanayileşme dünyayı giderek daha “susuz” hale getiriyor. Bu kaynağa o kadar bağımlıyız ki sınırlı olduğunu bazen unutabiliyoruz. Nitekim Dünya genelinde tehlike çanları çalmaya başlayarak Küresel ısınma ve son yıllarda kuraklığa dikkat çekilmektedir.

Dünyada yapılan araştırmalara baktığımızda yakın tarih olan 2040-2050'li yılların da Dünya Su Krizi yaşayabileceğine işaret ediyor. Peki buna sebep olan nedir? Dünya nüfusunun 4 kattan fazla artış göstermesi Su gereksimi 9 kat gibi artış gösteriyor. Endüstriyel gereksinimler için ise geçtiğimiz Yüzyılın başına oranla 40 kattan daha fazla olduğu ön görülmektedir. dünyanın dörtte birlik kısmı çok ciddi bir su kıtlığına karşı karşıya kalacağı yönünde.

Dünya genelinde durum böyle iken ülkemiz özelinde; özellikle İstanbulda, Bazı kaynaklara göre İstanbul’un içme suyunu sağlayan Ömerli Barajı'nda su son 10 yılın en düşük seviyesine ulaşarak yüzde 28'e gerilediği ifade edilmektedir, bunun yanında 2019 yılı son 39 yılın en kurak mevsimini geçirdiği, Bazı bölgelerde 2019 yılının kasım ayında metrekareye 92 kilogram yağış düşerken, bu yıl metrekareye 1.5 kilogram yağmur düştüğü,  Yeni yıla kadar yeterli yağış düşmezse 2020 yılı son 5 yılın en kurak yılı olacağı tahmin edilmektedir.

Bu bilgiler ışında su tüketimimiz önemi ortaya çıkıyor. Yaşanılan kuraklıklara baktığımızda su tüketimin ne kadar bilinçsizce oluğuna dikkat çekiyor. Gün geçtikçe kalabalıklaşan dünya nüfusunu da göz önünden bulundurduğumuzda su ihtiyacının ciddi anlamda artığını görmekteyiz…

En Büyük Kriz Kapıda;

Yapilan bazi araştırmalara göre Türkiye ise 164 ülkenin içinde bulunduğu listenin 32. sırasında yer aldığına değiniyor. Bu da Türkiye'nin önlem almadığı takdirde durumun kritik bir hal alabileceğini ve ülkemizin su kıtlığı tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceğini gözler önüne seriyor.

sonuç olarak ta şunu diyebiliriz Bir çok araştırmalara baktığımızda tatlı su kaynaklarımızın zayıf olduğu ve sahip olduklarımızı iyi koruyup kullanmamamiz gerektirdiğine işaret ediyor.

Bir kaç basit örnek vermek gerekirse de bu gün evlerimiz, İşyerleri, camiler okullar su tüketiminin sağlandığı her alanda Su israfı nin ne kadar çok yapıldığına şahitlik ediyoruz. Ellerimiz yıkarken bile ortalama 1 lt Su yeterli gelebilirken 3-5 lt farkında olup olmadan tükettiğimiz oluyor. Endüstriyel alanlardaki sularin geri dönüşümler sayesinde tekrardan kazanılması gerektiği gibi Tarım arazilerinde ise bilinçli ve yeteri kadar sulama ve Barajlar kanali ile yapılması gerektiğini düşünüyorum.