Pandemiden uzak bir Kurban Bayramı’na yaklaşırken, birçok STK’nın özenle üzerinde durduğu bir konu da “deri ve bağırsak” konusudur. Hani “koyun can derdinde, kasap et derdinde” diye bir deyim vardı. İşte o misal, vatandaş kurban derdinde, STK’lar deri bağırsak derdinde. Çünkü birçok vatandaşımız, deri ve bağırsağın “milli servet” hükmünde olduğunu bilmiyor. STK’lar ise meseleye daha dakik yaklaşarak işin hem maddi, hem de manevi yönüyle ilgililer.

Şöyle ki:

Manevi açıdan: Müslümanların ibadetini sakata düşmekten kurtarmaktır. Çünkü deri ve bağırsak, yılda bir yapılan ve Hanefi ulemasına göre vacip olan bir ibadetin parçasıdır. Dolayısıyla kurbanın hiçbir parçası, ibadet hükmündeki bir amel dışında değerlendirilemez. Aksi halde kesilen hayvan kurban olmaktan çıkıp kasaptan alınan et haline gelebilir. Halbuki “Kurban Bayramı” “Kebap Bayramı” veya “Mangal Sefası” değil, “Âdem’den Hâteme” (as) devam eden özel bir ibadettir.

Kurbanın derisi, bir fakire veya hayır kurumuna verilmelidir. Resulullah (sav) veda haccında Hz. Ali’ye, (ra) kurban olarak kesilen develerinin başında durmasını ve bunların derileri ile sırtlarındaki çullarını sadaka olarak vermesini, kasap ücreti olarak bunlardan bir şey vermemesini emretmiştir. (Müslim, Hac, 348; Buhârî, Hac, 120, 121; Ebû Dâvûd, Menâsik, 21). Buna göre kurban derisi ve bağırsağının para karşılığında satılması, kurbanın kesimi veya bakımı için ücret olarak verilmesi caiz değildir (İbn Nüceym, el-Bahr, VIII, 203). Kurbanın herhangi bir parçasının satılması hâlinde bedelinin yoksullara verilmesi gerekir. (Merğînânî, el-Hidâye, VII, 165).

Kurbanın et, sakatat, deri, yün ve süt gibi unsurlarının satılması caiz değildir. Böyle bir durum, kurban ibadetini boşa çıkarabilir. Resulullah (sav) şöyle buyurur: “Kim kurbanın derisini satarsa, kurban kesmemiş gibidir.” (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, IX, 496) buyurmuştur. Bu sebeple kurbanın derisi ya da etinin satılması hâlinde alınan bedelin sadaka olarak dağıtılması gerekir.

Maddi açıdan ise: Bir milli serveti heba olmaktan kurtarmak ve çöpe dönüşüp ciddi bir çevre kirliliği ve hastalıklara sebep olmasını engellemektir. Çünkü deri ve bağırsak milli servettir ve heder edilmesi kesinlikle israftır ve vebaldir. Deri ve bağırsağın, hayatın birçok yönlerinde değerlendirildiği malumdur. Örneğin derinin en sağlıklı giyecek olması, bağırdağın da doğal ameliyat ipi olarak kullanılması gibi…

STK üyeleri, Bayram günü kendi kurbanlarının kesimi ve ailesiyle beraber ağız tadıyla bayram yapmayı bırakıp icabında bayram boyunca deri ve bağırsak toplama işine koşturmaktadırlar ki, bu büyük bir fedakarlıktır. Burada geçecek kazancın mahza hayır işlerinde kullanılması, elbette büyük bir sevaptır. Ancak daha önemli olanı, bu milli servetin kokup bozulup heder olmaktan ve doğa için ciddi çöp yığınlarına dönüşmekten kurtarılması da büyük bir hizmettir. Daha birçok hikmetten bahsedilebilir. Ancak sayfamız ancak bu kadarını almaktadır.

Deri ve bağırsak konusunda dikkat edilecek bazı hususlar:

  1. Deri ve bağırsağın “milli servet” olduğunu bilerek, her birimizin sorumlu davranarak üzerimize düşeni geciktirmeden yerine getirmemiz…
  2. Yetkili ve etki olan, kamu ve tüzel kişiliklerin, “milli servet” konusunda başta medya olmak üzere tüm etkin kanalları kullanarak, vatandaşı bilgilendirmeleri… STK, kasaplar, ve tüm kurban sahiplerine, sorumluluklarının gerekli sıklıkta hatırlatılması önemlidir. Acizane biz de bu yazıyı bu gaye ile yazıyoruz.
  3. Kasabın, deriyi yüzmede ve sakatatı çıkarmada, gereği gibi dikkatli davranarak, milli serveti heba etmemesi. Bir kurban parası verdikten sonra, lütfen bir de kasap parasına kıyıp milli serveti kurtaralım. Aksi halde amatör kimselerce birkaç yerinden delinmesi, o derinin çöp olması demektir. Aynı durum bağırsak için de geçerlidir.
  4. Kurban sahibinin; deri ve bağırsağı bozulmadan deri toplama merkezine ulaşmasını sağlamada, ivedilikle davranması. Mümkünse kendisine en yakın ve güvendiği bir hayır kurumuna ulaştırması. Ya da telefon vs. kanallarla irtibatta olup derinin ivedilikle alınmasını sağlaması.
  5. Eğer gecikme olacaksa, bağırsağın içini boşaltıp deri ve bağırsağı, bolca tuşlayarak tuzu derinin her tarafına ulaştırması. Aksi halde bu mevsimde birkaç saat tuzsuz kalan deri ve bağırsak bozulacak ve milli servet heba olacaktır. Bunun için deri ve bağırsağı kurtarmayı kebap işlerinden öne almak önemlidir.
  6. Bağırsağın da deri kadar önemli ve değerli olduğunun; mesajlar ve mümkün olan tüm kanallarla vatandaşa duyurulması önemlidir. Bu konuda milli ve yerli olan tüm medya guruplarının yanında, tüm STK temsilcilerine de görev düşmektedir.
  7. STK üyelerinin de aynı hassasiyetle deri ve bağırsağı gecikmeden alıp deri toplama merkezine ulaştırmaları gerekir. Çünkü kurban kesen aile, bir an önce sakatat ve atıkları kaldırması, etrafı yıkayıp temizlemesi gerekecektir. Gecikme durumunda “milli servet” şuurunda olmayanlar, serveti çöpe dahi atabilirler.
  8. Bunun için önce sağlam bir iletişim, sonra yeteri kadar motorize ekip ve ekipmanın hazır bulundurulması önemlidir. Özellikle günün orta saatlerinde aramalar yoğunlaşınca taleplere ulaşamama tehlikesi oluşur.
  9. Sırf Allah (cc) rızası için yola çıkan tüm üyelerin, mümkünse kendi kurbanlarını; ya vekalet vererek uygun birine kestirmeleri, veya bir gün sonraya bırakmaları. Çünkü amatör bir insanın bir kurbanı kesip yüzmesi, parçalaması bazen ikindi saatlerine kadar sürecektir. Bu, kendi derimi sağlam çıkarayım derken, onlarca hatta yüzlerce deri kaybı demektir. Bilindiği üzere kurban, Hanefi mezhebinde 3. gün, cumhura göre ise 4. günü akşamına kadar kesilebilir.
  10. Yaz mevsiminde, mümkün olduğunca hiçbir deri ve bağırsağı, bir gün sonraya bırakmama. Mümkünse birkaç saat içinde deri toplama merkezine ulaştırmada seferber olma.

Not: Bu maddelerine eksik gördüklerinizi ekleyerek dağıtıp duyurmanız, “Milli serveti” kurtarmaya katkı olacaktır. Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...