"Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onların yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar." -Şuara suresi 26-169- Hiç düşüdün mü gece başını yastığa koyunca bugün neler yaptığını? Ya da şöyle söyleyelim gece başını yastığa koyduğunda bugünü kurtarmak adına ne yaptım? Bence bu iki sorunun cevabı aynı kapıda birleşiyor.

Hayata realist gözler ile bakan bir insan ile, hayata pragmatist yani faydacı gözler ile bakan insan arasında benim nezdimde dağlar kadar fark var. Çünkü realist olan bir insan olaylara açıklık getirmek adına kendini gerçeklere bürürken, pragmatist yani faydacı insan ise sırf kendi çıkarları heba olmasın diye varını yoğunu kendi benliğinin kazanması yolunda harcar.

Öyle yoz bir hal almışki toplumumuz, ne küçüğün büyüğe saygısı ne de büyüğün küçüğe saygısı kalmış. Elimizde artık kıt kanaat kalan örfi ve adeti duygularımızı çalıp kendilerine hibe eden başı boş dediğimiz insanlara parsel parsel satar olmuşuz. Birbirini sahiplenme duygusu yerine birbirini çıkarı uğruna satan insanları dost edinir olduk artık. Dünya malına tapan, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan, dünya malı için çevresinde bulunan insanları bir hiç uğrana kıranlar var. Sanıyorlar ki ölmeyecekler, sanıyorlar ki bu dünyaya kazık çakacaklar.

Farkında oldukları halde farkına varmak istemiyorlar. İşte bu insanlar dünyada en yobaz ve en zararlı insanlardır. Kalbi Allah sevgisi yerine para sevgisi için atanlar, belki bu dünyada sefa sürecekler ama emin olsunlar ki ahiri hayatta bu sefalarının muhakkak bir cefası olacaktır.

Dürüst olmak dururken, adil olmak dururken nedir bu putlaştırıp uğruna yalan söyledikleriniz? Siz ki yaratılanların en şereflisi olan eşref-i mahluksunuz, siz ki dünya üzerine gelmiş en değerli kişilersiniz! Allah c.c size İslam gibi mukaddes bir din, Hz. Muhammed Mustafa s.a.v gibi bir peygamber nayil etmiş.

Nedir bu safsatalık ve keşmekeşanlık? Daha ne kadar günaha batacaksınız, daha ne kadar ahiretinizi satacaksınız? Ey Allah'dan korkmayan kul! Daha nereye kadar sürecek bu dünya sevdan? Batı'nın birer piyonu oluverdik. Onlar ne yapıyorsa bizde aynısını taklit eder olduk. Daha düne kadar geçmişine, örfüne ve adetine sahip çıkanlar, bugün modernizim adı altında baldırı çıplak bir şekilde gezer olmuş.

Gözümüzün içine çıplaklığı çağdaşlık diye soktular. Bizde bunu gelişi güzel bir şekilde hep kabul ettik. Oya çağdaşlık ilimle irfanla olacak şeydir. Teknoloji ve bilimde ilerlemek çağdaşlıktır. Vücudunun mahrem yerlerini açarak çağdaşlık olmaz! Bu olsa olsa tam yoldan çıkmalık olur. Şöyle bir geriye dönüp bakın hanginizin annnesi ve babası orasını burasını açıp dışarı çıkıp gezdi? İçimizde birazcık aile bağları vardı.

Onuda çağdaşlık ve modernizim adı altında elimizden alıp götürdüler. İyice bakın örnek olarak, bu ülkenin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına. Günümüz feminizim dedidiğimiz bir uydurmaklık başlık adı altında aile kavramını iyiden iyiye yok etmektedir. Eğer buna bir önlem alınmazsa yakın bir tarihte bu ülkede evlenme sayısı azalacak, boşanma sayıları da günbe gün artacaktır. Hali hazırda zaten ülkede yılda 1 milyona yakın aile boşanıyor ve aile bağları gitgide artık yok oluvermektedir. Benim nacizane 'zararın neresinden dönersen kardır' düşüncesidir.

Saygılarımla