Ne kadar iyi, ne kadar yakından tanınırsa o kadar çok sevilen bir şahsiyet. Hayatının anlamı dürüstlük ve samimiyet olan ender kişiliklerden birisi.

Bu günün Türk insanına, özellikle gençlere örnek gösterilebilecek üstün niteliklere sahip tarihi bir şahsiyet. Sözleriyle eylemleri tutarlı; dürüst, inançlı ve erdemli birisi. İstiklal harbinin manevi mimarlarından.

36 kuruş harçlığı ile, ailesini ve çocuklarını İstanbul’da bırakarak Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’daki vatanperverlere katılacak kadar vatanperver, yazdığı Milli Marşı milletine, vaad edilen 500 Lira’lık büyük ödülü de Türk Ordusu’na hediye edebilecek kadar cömert birisi.

Zalime düşman, mazluma  dost. Zülmü hiç bir zaman alkışlamayıp, zalimi de asla sevmeyen birisi. Türk edebiyatı ve tarihinin fazilet timsali, efsaneleşmiş Milli Şair’i Memet Akif Ersoy’dur o.

***

Milli marşların milletlerin tarihindeki önemi ve yeri aşikardır. Bağımsızlığın sembolü olan milli marşlar; milletin karakterini aksettirmek gibi bir husisiyeti de taşımaktadır. Bu anlamda Yunanalılar Anadolu içlerine doğru ilerlerken ve millet; savaş, iç isyanlar ve bunların getirdiği umutsuzluk olgusuyla boğuşurken, onlara; “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” ve “Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlal” şeklinde seslenerek, cesaretin bittiği yerde esaretin başlayacağını haykıran bir cesaret adamı o.

Kutsal kitabımıza karşı sergilenen pasif tutumlara, “İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin; ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için” şeklinde karşılık veren, hurafenin ve cehaletin düşmanı, dinini seven ve yaşayan gerçek bir Müslüman o.

“Alınız ilmini Garb’ın, alınız san’atını; veriniz mesainize hem de son süratini. Çünkü kaabil değil artık yaşamak bunlarsız; çünkü milliyeti yok san’atın, ilmin; yalnız” diyerek, ilim, sanat ve çalışmaya önem veren gerçek bir kalkınmacı (terakkiperver),

“Ne zillettir ki nakus inlesin beyninde Osman’ın, ezan sussun, göklerden silinsin yadı Mevla’nın; ne hicrandırki, en şevkatli bir mazi serab olsun, o kudretler, o satvetler harab olsun, türab olsun. Çökük bir kubbe kalsın ma’bedinden Yıldırım han’ın, şenaatlerde çiğnensin muazzam kabri Orhan’ın” diyerek Türk’ün kutsalına el uzatanlara göğüs geren bir cengaver,

“Kim bu cennet vatanın uğruna olmazki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda !. Canı, cananı, bütün varımı alsında hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda” diyen bir büyük vatan adamı,

“Oturup dil dökecek yerde gidip dökmeli ter, bin çalış gayen için, bir kazan ömründe yeter; Alemde ziya kalmasa hak etmelisin halk; ey elleri böğründe yatan şaşkın adam kalk !.” sözleriyel atalet ve tembelliğin can düşmanı,

“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor; bir hilal uğruna yarab ne güneşler batıyor !.” şeklindeki dizelerlede de aziz şehitlerini unutmayan bir din adamı o.

Kendisine böyle bir Milli Marşı aynı durumda tekrar yazıp yazamayacaını soranlara, “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” şeklinde mukabelede bulunan Mehmet Akif Ersoy 1873 yılında İstanbul’da doğmuştur. Yüksek eğitimini kuvvetli bir Fen eğitimiyle tamamlayarak, Edirne ve Adana İl Bayraktarlığı görevlerinde bulunduktan sonra İstanbul Üniversitesi’nde Edebiyat Müderrisliğine atanmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen Akif, 1913’te resmi görevinden ayrıldıktan sonra kendini tamamen yazı hayatına vakfetmiştir.

12 Mart 1921’de Milli Marş olarak kabul edilen İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’u O’nu anma günü olan ‘12 Mart’ ta saygı ve hürmetle anıyoruz.

Vesselam,