Vatandaşın beklentilerinin bir diğeri ise “Güvenliktir” Toplum, kaos ve gerginlik içerisinde yaşamak istemiyor. Bunun adına “huzur” diyebiliriz.

Tam olarak huzurlu ve güvenli bir ülke de yaşamak istiyor. Siyasetçilerin ortaya koyduğu kamplaşma ve ayrıştırma dilini benimsemiyor. En az batı da yaşayanlar kadar huzurlu yaşamak, tatilini huzur içinde yapabilmek, şarkı dinleyebilmek, şiir yazabilmek, kitap okuyabilmek istiyor. Zihninin bir köşesinde sürekli bir güvenlik kaygısıyla yaşamak istemiyor. Bununla birlikte kişisel özgürlüklerinin korunmasını beklemektedirler. Yani demokrasi ve hukuk kurallarının gölgesinde bir güvenlik şemsiyesidir vatandaşın talebi. Üzerinde ikame ettiğimiz coğrafyanın tarihten beri bir savaşlar coğrafyası olduğu elbette aşikardır.

Dünya’da dostumuzdan çok düşmanlarımızın olduğu bir jeopolitik gerçeğimiz var. Çoğu zaman huzursuzluğun ve toplumsal ayrıştırılmaların, ortaya çıkan kavga ve gürültülerin genetik merkez üssünün Emperyalist Batı olduğunun farkındayız. Tüm bunlarla beraber, batılı düşmanlarımızın kendisine yerli işbirlikçiler ayartarak siyasi müdahalelerde bulunduğunu ve ayar verdiği yakın tarihimizde zuhur eden “Demokrasiye balans ayarı ve darbelerle” yaşadık ve defaten tecrübe ettik.

Tüm bu yaşananlar muhaceresinde 2023 seçimine doğru yol alırken şu ana başlıkları önceliyor ve önemsiyorum. Neye göre yapıyorum bunu? -Saha da vatandaşla olan konuşmalarım, analizlerim ve çok çeşitli görüşlerden kişilerle yaptığım münazaralara göre konuşuyorum. Seçimi kim kazanacak? sualinin cevabı işte bu ana başlıklarda gizli. - Vatandaş açısından en önemli konu ekonomi. Yani hayat pahalılığı ve gelir dağılımındaki adaletsiz uçurum…

Bir diğer husus ise; Savaştan kaçarak ülkemize sığınan Suriyeli ağırlıklı sığınmacılar konusunda oluşturulan algılardır. Keza; Gerek ırkçı bazı siyasi partilerin faşist söylemleri ya da sosyal medya üzerinden sığınmacılar konusunda yapılan kışkırtmalar toplumu ajite etmekte ve kimileri hayatlarındaki tüm olumsuzlukların sebebi olarak ülkemizde bulunan sığınmacıları görmektedir. Her ne kadar ırkçıların söylemleri ve iddialarının çok büyük kısmının hiçbir gerçekçiliği olmasa da, vatandaşın bu konuda aydınlatılması ve hükümetin bu hususta toplumu tatmin edici bazı önlemler alması gerekmektedir.

AK Parti, seçime kalan bir yıl içerisinde ekonomik iyileşmeyi sağlayabilir ve refah seviyesinde gelişme kaydedebilirse, sığınmacılar konusunda endişe duyan vatandaşın kaygılarını giderecek çözümler üretebilirse seçimden galip çıkabilir. Muhalefet cenahından bakıldığında CHP, son kırk yıldan bu yana hiç olmadığı kadar iktidar olmaya yakın hissediyor. AK Parti’nin 20 yıl’dan bu yana iktidar olmasının getirdiği yıpranma, partililer hakkında ortaya atılan iddialar (Doğru veya yanlış), yerel teşkilatlarda ve yerel yönetimlerde bulunanların halktan kopukluğu ve hemen hemen tümünün refah içerisinde lüks hayat yaşamaları bir takım dedikoduları ve iddiaları da vatandaşın gündemine taşıyor.

Özellikle 18-30 yaş aralığında ciddi tepki ve karşılık bulmaktadır. Zaman zaman medya da yer bulan haberler yönetenlerin ilgisinden kaçsa da, vatandaşın gözünden kaçmıyor. Açık ve net ifade edeyim ki; Bu güne kadar görüştüğüm ve bu konuda hasbihal ettiğim “Z” kuşağı diye adlandırılan yaş aralığından gençlerden çok azı AK Parti’ye oy vereceğini söylüyor.

Gerekçe olarak yukarıda bahsettiğim hususları gösteriyorlar. Hülasa; AK Parti’nin 20 yıllık iktidarda olmasının getirdiği bir yıpranma ve yerel teşkilatlarda yaşanan rehavet ve halktan kopukluğun getirdiği bir dezavantaj, CHP ve Millet ittifakı için büyük bir avantaja dönüşmüş durumda. CHP ve birlikte hareket ettiği 6’lı masa, halkın gündemiyle uyuşan ciddi projeler sunabilirse, özellikle ekonomi konusunda ayağı yere basan ve kaynaklarıyla birlikte bir model açıklayabilirse bu vatandaşı heyecanlandırabilir. Bununla birlikte bir çok bileşeni olan konular var.

Mesela dış politika hususu! CHP iktidara gelebilirse ABD, AB ve Rusya politikalarını nasıl düzenleyecek? İşin bir de sanayici ve iş adamları boyutu var. Mesela bu konuda “Liberal mi, neoliberal mi” politikalar uygulayacak? Masa içerisinde HDP’nin konumlandırılması nerede olacak. Örneğin; HDP’ye hangi bakanlık ya da gölge bakanlık verilecek? Bu sualler uzayıp gider…

Millet ittifakı için en büyük handikap ve vatandaş açısından en büyük dezavantaj şüphesiz 6’lı masanın altında yer alan HDP’dir. PKK tarafından yönetildiğinde şüphe olmayan ve her kararında Kandilin onayı olmak zorunda olan HDP ile açık ya da örtülü bir ittifak CHP ve Millet İttifakının en büyük açmazı olarak görünüyor. Sonuç olarak; Türk toplumu sağduyusuyla birçok sorunun içinden çıkmasını bilmiş, tarihi bin yılları aşan bir siyasal medeniyete sahip. Kendisine hizmet eden veya hizmet edeceğine inandığı siyasi hareketleri tahlil etme kabiliyetine haiz bir topluluktur. Dolayısıyla piyasa da oluşturulan her türlü siyasi algı ve manipülasyonlara rağmen en doğru kararı verecektir şüphesiz.