Dönüşüm, bir halden başka bir hale intikal etmektir..
Basit.. bir bardak su içmek bile “Dönüşüm”ü tanıtır..
Lakin “İnsan” veyahut “Toplum” unsuru eklediğimiz an Dönüşümün başka boyutları teşekkül eder,
Ve en önemli boyut “Neyden Dönüşüm?” sorusudur..
Başta din, siyaset, ekonomi ve kültür olmak üzere toplumun birçok boyutunun olduğunu hepimiz biliyoruz.
Hem de birçok değerleri..
Peki, Toplumun dönüşümü hangi boyutta başlar?
Sadece bir boyutun değişimi veya dönüşümü yeterli mi?
Hayır, Toplum, insanın vücuduna benzer.
Bir organı diğer organlarından daha hızlı veya daha yavaş geliştiğinde vücut paralize olur ve fonksiyonel kabiliyetini kaybeder.
Zira, Toplumun boyutları arasındaki bağ “organik” veya “sebebi” bir bağdır. Bu bağ dengesiz hale gelirse Herbert Marcuse’un “Tek boyutlu toplum” prensibine döner.
Dr. Zeki Necip Mahfuz: “Dönüşüm halinde demek, değişim halinde olmak demektir, bu yüzden geçmişin geleceğe hakimiyeti olamaz. Bunu anlamak için gül üretme telaşında içten çabalayan bir gül ağacına bakın, onla yanından geçip güllerini kesen bir yolcunun arasındaki farkı görün” diyor.
Aslında bu örnek, Sözlü dönüşüm ve Performans dönüşümün arasındaki farkı gösterir.
Yani; Bir takım elbiseyi satın almak değil, kendi elinle üretip giymektir dönüşüm.
Toplumsal dönüşümde Sözden Performansa geçmek kolay değildir.
Sancılı bir süreçtir.
“Ovanın yolu bu dağdan geçer” diyor Şair Mürit Berğüsi.
Bu sürecin en önemli malzemesi insandır, Mezhepten, sülaleden veya siyasetten değil, kendi insanlık varlığından değerli olan insandır.
Dönüşümün kapısı “insan”ın önünü açmakla açılır.