Malum günümüz 21. Yüzyılında yaşıyor ve devir okuma yazma devri olarak adlandırılıyor. Ben bu yazımda Türkiye'de ki üniversitelerden bahsedecem. Fakat eğitim üzerinden değil çok farklı ideolojik bir konu üzerinde durucam. Eğitim sistemini anlatmaya gerek yok zaten. Her şey bütün çıplaklığıyla ortada eğitim alanında yapılanlar olarak.

Benim değineceğim konu ülkede ki üniversiteler de aşırıya kaçan milliyetçi adı altında yapılan büyük yanlışlardır. Bunu yaşayıp gören biri olarak bunlara değineceğim.

Üniversitelerde gençlerimiz yanlış düşünceler eylemler ile büyük bir yozlaşma ve parçalayış içinde maalesef. Milliyetçilik adı altından insanları birbirine kırdıran eylem ve söylemler neticesinde bugün üniversitelerimizde büyük bir ayrımcılık düşüncesi vardır. Bunların başında ülkücülük dediğimiz kavram gelmektedir.

Bugün hali hazırda üniversitelerimizin çoğunda bu düşünce hakim ve buna karşıt zıt düşünceye sahip insanlar ya vatan haini, ya terörist ya da isyancı gözü ile hırpalanıp darp edilmektedir.

Ülkücülük kavramına değinmek gerekirse; ardından koşulan, uğruna çalışılan, ulaşılmak istenen yüce erek bu kelimenin kök anlamıdır. Felsefik olarak bakılarsa eğer; gerçekte olmayıp ancak düşüncede tasarım olarak var olan ve yalnızca düşünceyle kavranabilen şey bu iki açıklamaya baktığımızda ikisinden de pozitif bir sonuç çıkarma ihtimalimiz çok yüksek.

Fakat bizde ki ülkücülük anlayışına baktığımızda ülkede sadece bir ırk var ve ülke sadece o ırka ait, yasalar o ırkın dediği gibi şekillenecek onun dediği olacak tek Ali kıran baş kesen o olacak! Yok öyle bir sistem bugün üniversitelerimizde ülkücüler göğüslerini gere gere ben Türküm diyorsa ve ne kadar bunu söylemeye hakkı varsa kusura bakmayın

Kürtününde, Lazınında, Çerkezininde Arabınında bunu demeye hakkı vardır.Bu ülke sadece onların eli ile kurulmadı açın tarih kitaplarını okuyun, gidin Çanakkale'ye, Sakarya'ya, Dumlupınar'a bakın bu ülke kimlerin sayesinde düşman işgalinden kurtulmuş. Sarıkamış'ta 90 bin asker donarak şehit olurken, şehitler arasında sadece Türkler yoktu. Sözlerim ayrımcılık ile sakın çarptırılmasın.

Ben bu ülkede yaşayan bir birey olarak 2013'te Karamanda bu durumu birebir yaşadım, 2014'te K.maraş'ta birebir bu durumu yaşadım, yine 2014'te Kars/Sarıkamış'ta bu durumu birebir yaşadım.
Özgürlüğün ve demokrasinin olduğu bir ülkede yaşadığımızı belirtiyor 'büyüklerimiz' o zaman bırakın ülkede bütün ırklar istediği gibi özgür bir şekilde yaşasın!

Üniversitelerde, caddelerde ve sokaklarda vs.insanlar dinini,dilini ve ırkını saklamadan yaşasın. Sırf bazıları yanlış yapıyor diye yanlış yapan ırka mensup bireyleri yargılamayın. Kurunun yanında yaşta yanar demeyin. İnsanlığın fıtratında yatan güzelliklerden biride senden olmayana saygı göstermen ve hürmet etmendir.

Ülkemizde herkes bu şekildedir demiyorum. Muhakkak iyi niyetli güzel insanlarda var. Gençlerimize iyiliği, güzelliği, tatlı dili öğretelim.

Bugün gençlerimiz eğitim adı altında gittiği üniversitelerde ideoloji tuzakları, yanlış ve zararlı düşünceler ve en büyük problem olan uyuşturucu tuzağına maalesef düşmektedirler. Biz toplum olarak üzerimize büyük görevler düşüyor. Gerek devlet büyükleri, gerekse de Anne-Baba aile bireylerine büyük işler düşüyor.