Uzay ve Hava Hukuku artık Mars ‘a turistik geziyle gitmek isteyenler kadar kırsaldaki sade vatandaşı da dolaylı ya da doğrudan etkileyecek boyutlara geldi. Hava trafiğinin büyümesiyle 2036 yılına kadar yolcu sayısının 7,8 milyara çıkması, gelecek yirmi yılda havacılık endüstrisinin 97,8 milyon işi destekleyeceği ve dünya ekonomisine 5,7 trilyon dolar katkıda bulunacağı tahmin ediliyor.

Yakın zamanda kullanacağımız havacılık sistemlerinden bazıları ise şöyle sıralanıyor: drone’lar, elektrikli uçaklar, güneş enerjili uçaklar, modüler uçaklar (pod  planes), hipersonik uçaklar, uçan taksiler, iki ve üç katlı uçaklar.

Bu gelişmelerden çok önce ise gerek dijital platformlardaki içeriklerle gerekse bilimkurgu romanları ve filimleri ile bu altyapı zihinlerde hazırlandı. Yapay zeka, Stephen Hawking teorileri, Nükleer Armageddon konuları artık herkesin malumu olduğu konular oldu.

Yurtdışında bazı özel şirketler Ay’da arsa satarak tapu dağıtmaya başladı. Özel günler için eşlere Mars tan Venüs ten yer hediye edildi. ‘ Uzayda koloni kurulursa siyasi iltica yoluyla vatandaş olabilir miyim, güneş enerjili uçaklar için devlete güneş vergisi ödeyecek miyim, Starlin Uyduları balkonumun manzarasını değiştirdi taşınmazımın bedelindeki düşüş için tazminat talep edebilir miyim, evimin dikey uzantısından geçecek uçan taksilerden mülkiyet hakkım kapsamında ne talep edebilirim diyen meraklılar var. Kimi fırsatçılar ise bir boşluk bulup dolandırıcılık yapma gayretinde.

Uzay madenciliği, bu madenleri kimin işleyeceği, gramı milyon dolar olan elementler, Dünyadaki sürdürülebilir enerji kaynaklarının azalması, Dünya çevresinde yörüngeye yerleştirilmiş cisimlerin miktarının artması, binlerce uydudan oluşan takım uydular ülkelerin ve kamuoyunun gündeminde. Keşfedilen elementler nükleer reaktörler için malzeme mi olacak, gezegenlerde ya da yörüngelerinde kurulacak koloniler hegemonyaya mı yol açacak, devletlerin güvenliği meselesi ne olacak, ülkelerin egemenlik alanları nasıl çizilecek gibi daha birçok soru ise cevap arıyor.

Dünden bugüne Sivil Havacılık Sektörü ve Uzay Faaliyetlerinin tarihi gelişimi nasıl oldu, doğan uyuşmazlıklara hangi hukuki çareler uygulandı. Bundan sonraki ivmeli gelişmelerle paralel hangi dava konularıyla karşılaşacağız?

Bu soruları cevaplayabilmek için Uzay ve Hava Hukukunun dünden bugüne işleyişini ve mevcut sorunlara nasıl uygulanacağını irdelemek yerinde olur.

1783 yılında Fransa’ da Montgolfier kardeşlerin balonla yaptıkları uçuş ilk sivil havacılık faaliyeti olmuştur. Zamanla bu yolculukların süresinin uzaması ve uçuşların istihbarat ve savaş faaliyetlerinde kullanılmasıyla durum artık bir güvenlik ve hukuk meselesi özelliği de kazanmıştır.1957’ de Sputnık-1 in yörüngeye yerleştirilmesiyle gözler uzay faaliyetlerine çevrilmiştir. ABD ve Sovyetler Birliğinin bu kıyasıya yarışı sırasında yarışa kimin galip geleceğinin bilinmemesi ve diğerini kontrol etme isteği ve diğer devletlerdeki kendilerini muhtemel bir felaketten koruma arzusu BM çatısı altında anlaşma yapmak üzere buluşturmuştur. Herkes muhtemel sorunların kanuni yollarla halledilmesi arzusundaydı. Bu kapsamda 1959 yılında Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanılması Komitesinin çalışmalarıyla 1967 ‘de “Uzay Anlaşması” yürürlüğe girdi. Türkiye’ de yüz otuz ülkeyle birlikte bu anlaşmaya imza attı. Daha sonra 1919 Paris Sözleşmesi,1944 Şikago Sözleşmesi,1999 Montreal Sözleşmesi 2001 Cape Town Sözleşmesi,1979 Ay Sözleşmesi, IATA (İnternationel Air Transport Association), ICAO (İnternationel Civil Aviation Organization)

İşte Türkiye nin de taraf olduğu bu anlaşmalar Uzay ve Hava Hukuku nun temellerini oluşturmaktadır. Bu hukukun diğer ögeleri şöyledir: İkili ve çok taraflı hava hizmetleri ile güvenlik anlaşmaları, Ulusal Havacılık Hukuku, havacılık faaliyetlerine ilişkin diğer hukuk kuralları ve uluslararası anlaşmaların yorumlanmasına ilişkin yargı kararları, ülkeler ve havayolu şirketleri arasındaki sözleşmeler, havayolu şirketleri arasındaki sözleşmeler, havayolları şirketleri arasındaki ticari ittifaklar ve diğer anlaşmalar, bölgesel güvenlik programları ve diğer girişimlerdir. Uluslararası bir konu olduğu için MÖHUK usul ve esasları da baz alınacaktır. Tüm bu anlaşma kanun ve yargı kararları hiyerarşik sıralaması içinde mevcut olaya uygulanmak suretiyle sorunlar çözülecektir.

Türkiye de Uzay ve Hava Hukuku komisyonları kurularak gelişmeler özel uzman bilgileri ışığında değerlendirilmektedir. Yakın zamanda TÜBİTAK iş birliği ile Türkiye’nin ev sahipliğinde uluslararası seminerler düzenlenmiştir.5151 Sayılı Kanun Meclis te kabul edilmiştir. 19 Aralık 2021 06.58 de Florida’dan TÜRKSAT 5B uydusu Elon Musk’a ait Space X şirketinin Falcon 9 roketiyle yörüngeye fırlatıldı. Bu uyduyla Türkiye’nin veri kapasitesi 15 kat artacak.

Tüm bu gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin bu dinamik değişimlerde aktif rol aldığını ve gereken hukuki düzenlemeleri uyguladığını söylemek yerinde olur.