Son günlerde bazı mahfillerde ve yayın organlarında ABD üretimi olan 'yaratıcı yıkım' kavramı dillendirilmeye başladı.

* Schumpeter'in fırtınası olarak da bilinen "Yaratıcı Yıkım" teorisi Avusturya kökenli Amerikan ekonomist Joseph Schumpeter'in Karl Marx'ın çalışmalarından türettiği ve bir ekonomik inovasyon ve iş döngüsü teorisi olarak popülerize ettiği ekonomideki bir konsepttir.

* Schumpeter'e göre; "yaratıcı yıkım fırtınası", ekonomik yapıyı aralıksız olarak içten devrimden geçiren, sürekli olarak eskiyi imha ederken yeniyi yaratan endüstriyel mutasyon sürecini tarif etmektedir.

* Schumpeter’in bu ekonomik teorisini siyasi jargonla düşündüğümüzde Erdoğan'ı siyaseten imha etme ve yerine yeni bir siyasi aktör yaratma olarak dillendirebiliriz.

* Bu durumda Joe Biden'ın ilan ettiği 'Türkiye'de yeni iktidar projesi' bir yaratıcı yıkım için starttır. Bunun için içeride harekete geçildi ve partiler arasında sıcak mesajlar ardı ardına gelmeye başladı, buna bağlı olarak Kılıçdaroğlu da iç gerilimi artıracak açıklamalarını hızlandırdı.

* CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 8 Eylül’deki konuşmasında kışkırtıcı bir dil kullanarak HDP’nin eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a 'şeref madalyası' verilmesi gerektiğini iddia edecek kadar ortamı germeye başladı. Yıkıcı söylemlerle iç kargaşayı amaçlayan açıklamaları ise yeni dönemde izleyecekleri muhalefet çizgisini ortaya koyuyordu.

* Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamaları, ABD Başkan adayı Joe Biden’ın “Türkiye’deki muhalefeti destekleyeceğiz” sözlerinin tartışıldığı günlerden hemen sonra gelmesi asla tesadüf değildir. * Ayrıca, Macron da eşzamanlı olarak “Sorunumuz Türk halkıyla değil, Erdoğan ile” diyerek Türkiye içindeki yıkıcı kuvvetlere “Harekete geçin” mesajı göndermesini de dikkate almak lazım. Yani yılan deliğinden başını çıkarıp etrafa şöyle bir göz atıyor...