Allah; insanı varlıkların en şereflisi olarak yaratıp, yeryüzüne kendisinin halifesi olması için göndermiştir. 

Halifeler; padişahın emirlerini yerine getirmek ve onları iletmekle görevli kimselerdir ve buna uygun davranmalıdır.

Bizler müslümanlar olarak kendimizi yeryüzünü imar ve inşa etmek ile mükellef addedip buna uygun bir şekilde yaşamalıyız.

O halde piyasanın veya ahir zamanın dayattığı ahlakla değil, Allah' ın istediği ve telkin ettiği bir ahlakla hayatımızı yaşamalıyız. Unutmamalıyız ki yeryüzünün imarı buna bağlıdır.

Çünkü ne materyalist ve kapitalist felsefe ne de beşeri ve seküler çözümler insanlığı huzura kavuşturamaz.

Bu hikayenin ne demek istediğimizi iyi anlatacağını düşüyorum.
İki delikanlı, bir adamın koluna girip onu Hazreti Ömer'e getirirler.
"Ya Ömer! Bu adam bizim babamızı öldürdü kısas isteriz" derler.
Mahkeme kurulur adama idam cezası verilir ve son isteği sorulur.

Adam: "Eşim ve çocuklarımı üç günlük yolda bıraktım benden haber bekliyorlar. Müsaade edin onlar ile helalleşip geleyim" der.

Hazreti Ömer: "İdam kararın verildi. Sen üç günlük yola gitmek için izin istiyorsun. Nasıl güvenelim sana?"diye sorar.

Adam: "Ya Ömer" der ve İsra süresi 34. ayeti okur.
"Söz verenler verdikleri sözden mükelleftir ve yarın huzuru mahşerde hesaba çekilecektir."
Hazreti Ömer;  "Peki. Fakat yerine bir kefil almamız lazım. Sen gelmezsen onu idam edeceğiz."
Adam ordaki kalabalığa sorar "kefil olacak olan var mı?"

En arkadan biri elini kaldırır ve "Ben olurum Ya Ömer" der. Bakarlar ki bu kişi Hazreri Ebu Zer'dir. Herkes şaşkındır.

"Ya Ebu Zer neye kefil olduğunu biliyorsun değil mi?" diye sorar Hazreti Ömer.
"Biliyorum tabiki, bırakın gitsin adamı, ben kefilim" der yine Ebu Zer.
Adam biner atına uzaklaşır. Üç gün herkes adamı konuşur. Gelecek mi gelmiyecek mi? Kaçacak mı, kaçmayacak mı?
Nihayet mühlet bitmek üzere iken akşam namazına yakın uzaktan bir atlı gelir.
Ahali yeni bir şok yaşar, çünkü gelen kişi idamlık gençten başkası değildir.
Hazreti Ömer: "Be adam neden geldin?"
Adam: "Demesinler ki müslümanlar söz veripte sözlerini tutmuyorlar, diye geldim."
Ölen adamın çocukları söz ister bu defa.
"Ya Ömer biz kısas hakkımızdan vazgeçtik."
Hazreti Ömer:
"Peki neden affediyorsunuz babanızı öldüren bu adamı?"
"Ya Ömer demesinler ki müslümanların arasında merhamet yok oldu!"
Ebu Zer'e dönüp;
"Sen bu adamın neyine, nasıl inandın da kefil oldun?"
Hazreti Ebu Zer;
"Ya Ömer demesinler ki müslümanların arasında güven, itimad kaybolmuş. Onun için kefil oldum" der.

İşte islamın oluşturmayı murad ettiği toplum tam da böyle bir toplumdur.
Sözünde duran, merhametli olan, güven duyulan...

Selam ve dua ile.