İki kilo kırmızı mercimek lazımdı; Antep'in kuru gıda satan ünlü bir dükkanına gittim; içerisi ana baba günü gibi kalabalık ve izdiham var.

*

Görevliler sevis yapmaya yetişemiyor, müşteriler alacaklarını kendileri doldurup kasanın önüne kendileri taşıyor. Daha düne kadar müşteriye saygıyla davranan o tezgahtarlar "Görmüyormusun? Elimde işim var işte; ne alacaksan elinle al" yaklaşımı içinde gelenleri it gibi kapımalarına rağmen kimsenin 'gık'ı çıkmıyor; sanırsın koronaya yakalnmış da virüs ilacı alıyor!...

*

İnsan bu kadar mı nefsinin esiri olurmuş? Taacüp ettim! Acımdan ölsem o aşağılayıcı tavırlar altında o alışverişi asla yapmam. Zaten yapmadım da çıkıp gittim...

*

Ama maalesef hâl-i pür mealimiz böyle; Allah bu milleti yokluk, kıtlık, savaş ve başka afetlerle imtihat etmesin; vallahi birbirimizi yeriz...

*

İnsanoğlu yaratılıştan bencildir, bu menfi huyunun önüne ancak kamil bir terbiye ve üstün bir ahlakla geçebilir; ne yapalım ki, bu da bir imtihandır.

*

İnsanoğlu aynı zamanda aklîdir; öleceğni bilir; ancak herkes öldükten sonra sıranın kendisine geleceğini sanır; işte insan, aynı zamanda bu kadar da zavallıdır...