Hz. Osman (ra), Veda Haccı esnasında da Resulullah'ın (sav) yanındaydı. Resulullah (sav) Müslümanları ilgilendiren birçok meselede, Osman (ra)'in yardımına müracaat etmiştir. (H.i. Hasan, a.g.e., I, 256).

Hz. Ebû Bekir (ra) halife seçilince Osman (ra) ona bey'at etti. Ebû Bekir (ra) halifeliği boyunca ümmetin işlerini idarede onunla istişarede bulundu. Ebû Bekr’in (ra) vefatından önce yazdırdığı Hz. Ömer'in Halife atanmasına dair belgeyi Osman (ra) kaleme almıştır. Hz. Ebû Bekr, Osman’ın (ra) yazdıklarını ona tekrar okutturduktan sonra mühürletmişti. Osman (ra), yanında Ömer (ra) ve yanında Useyd İbn Saîd el-Kurazî olduğu halde dışarı çıkmış ve oradakilere "Bu kâğıtta adi yazılan kimseye bey'at ediyor musunuz" diye sormuştu. Onlar da "evet" diyerek bunu kabul etmişlerdi (İbn Sad a.g.e., III, 200)

Dersler ibretler:

  • Onlar; darlıkta da bollukta da, her zaman ve şartlarda, Resulullah (sav) ile beraberlerdi.

Ama ne yazık ki, ömürleri Resulullah'ın (sav) hizmetinde geçen, canları ve mallarını onun davası uğruna sebil eden bu aziz insanlar aleyhinde konuşmaya cesaret etmektedirler. Hem de aradan 1450 yıl geçmiş ve onlara düşmanlık edenlerin ancak din düşmanı mülhidler olabileceği net olarak anlaşılmışken. “Sizden fetihten önce infak eden ve savaşan kimse ile fetihten sonra infak edip savaşan elbette bir olmaz. İşte onlar, bundan sonra infak edip savaşanlardan derece bakımından daha yüksektirler. Bununla beraber Allah her birine hüsnâyı: Cennet’i vaadeder. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Hadid 57/10)

  • Hayatında peygamberin veziri, yaveri, en yakın koruması ve can yoldaşı olan raşid halifelerin biri dışındaki diğer üçü aleyhinde konuşanlar, bedbaht ve müfteridir.

Sebeiye fırkası Şia ve onların dolmuşuna binen zavallılar, bu halifelerin hayatlarını, objektif bir bakışla yeniden okuyup değerlendirmelidirler. Aksi halde nebevi gazaba muhatap olurlar. Resulullah (sav) şöyle buyurur: "Şüphesiz ki Allah (cc) beni seçti ve benim ashabımı da seçti. Onları bana kayınpederler, damatlar ve yardımcılar kıldı. Şüphesiz ki ahir zamanda birtakım insanlar gelecek, ashabıma hakaret edecekler. Sakın ha, onlardan kız almayın, onlara kız vermeyin, onlarla beraber namaz kılmayın. Sakın ha, onların cenaze namazını kılmayın. Onların üzerine lanet inmiştir." (Suneni İbn-i Mâce; I, 97, VIII, 89, İmam Şafii, Râmûzul-Ehâdîs, s. 86, no:1196)

  • Onlar, Resulullah'ın (sav) yanında oldukları gibi, Resulullah'ın (sav) vefatı sonrasında da birbirlerinin yanında ve yardımındaydılar.

Harici ve mülhidlerin ve dahili hainlerin çıkardıkları istisnai ihtilaflar, bu gerçeği örtemez. O zamanlarda hariciler vb. gafiller eliyle çıkarılan ihtilafları, günümüzde köpürterek yeniden gündeme getirenlerin de planları boşa çıkacaktır. Her biri insanlık için kutup yıldızları olan ashabı kiram, (Rıdvanullahi aleyhim ecmeîn) kıyamete kadar insanlık için örnek ve önderler olmaya devam edeceklerdir. Onlar seçkin insanlar olmasaydı, Allah (cc) onlar hakkında onca ayetler indirmezdi. Durum buyken onlara dil uzatanlar hakkında söylenecek söz ancak “Zalimler için yaşasın Cehennem” olabilir.

“Muhammed Allah’ın Rasûlü’dür. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken, secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, çiftçilerin hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan iman edip sâlih ameller işleyenlere mağfiret ve büyük mükâfat vaadetmiştir.” (Fetih 48/29)

  • Onlar Emin peygamber Resulullah'ın (sav) terbiyesinde, onun gibi emin olarak ömürlerini tamamladılar.

Öyle ki, hiçbiri diğeri hakkında herhangi bir art niyet taşımazdı. Her biri diğer kardeşine karşı güven dolu olduğundan, kardeşinin de kendisinden emin olduğuna kanaatleri tamdı. Kalbinde hastalık olanlar, başkaları hakkında su-i zanda bulanabilirler. Ama ashabı kiram, böylesi rezailden beridirler.  “…Allah Teâlâ, Rasulü’ne ve mümin­lerin gönüllerine huzur ve emniyet duygusu lutfetti. Onların takva sözünü tutmalarını sağladı, onları takvâ üzere durdurdu. Zaten onlar bu söze pek layık ve ehil idiler. Allah her şeyi hakkıyla bilir.” (Feth 48/26) Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...