Günlerdir herkesin konuştuğu, yazıp çizdiği konu hep Musul. Irak’ta 2014’ten bu yana etkinliğini sürdüren, ancak 2015 ve 2016’te büyük oranda toprak kaybeden DEAŞ’in elinde kalan, Irak'taki son büyük şehir merkezi olan Musul'a yönelik operasyon başladı. Başladı başlamasına lakin birçok soruyu da beraberinde getirdi. Soruların beklide en mühimi DEAŞ Musul a ABD tarafından özel olarak mı yerleştirildi. Biraz garip olsa da ABD genelde bir yeri işgal edeceği zaman direk oraya girmiyor. Bir bahane bulup ondan sonra orayı işgal ediyor. Irak, Afganistan işgali de yakın zamanda şahit olduğumuz birkaç örnek. Irak’ı kimyasal silah bahanesi ile Afkanistan’ı,11 Eylül ve el kaide bahanesi ile işgal eden ABD, Musul’u da DEAŞ bahanesi ile işgal etmeye başladı.

Bölgemizdeki enerji kaynakları üzerinde tam söz sahibi olmak için daha bir vahşileşeceklerini ve daha fazla kan dökeceklerini düşünmemek saflık olur. Bir yere değil, birçok yere birden saldırıyorlar. Bununla da kalmıyorlar, kimi ülkeleri ekonomik ambargolarla, kimilerini iç sorun ve çatışmalarla, kimilerini darbelerle ve kimilerini ise işgallerle karşı koyamayacakları hallere sokuyorlar.

Elbette ki ne ABD ve ne de diğer emperyalist güçler nihai hedeflerinin bölgedeki enerji kaynaklarının güvenliğini sağlamak için bütün direniş noktalarını etkisiz hale getirmek olduğunu söyleyecek değillerdir.

ABD ve İran arasında Musul operasyonuna ilişkin bir uzlaşmadan bahsedilebilir. Zira Irak politikasında ABD ve İran uzlaşısı, hükümet kurma süreçlerinde de net bir biçimde ortaya çıkmıştı. IŞİD sonrası süreçte de ABD ve İran yakın bir mesai içinde. Hatta ABD’li ve İranlı askeri danışmaların aynı askeri üste Iraklılara eğitim verdiği bilinen bir gerçek. Şii Irak hükümetine hem İran hem de ABD yardım ettiğini biliyoruz. Müttefik iki ülke Musul konusunda da fikri ve bedeni birlikteliklerine şahit oluyoruz.

İran ile beraber olan ABD, Fırat Kalkanı Operasyonu nedeniyle Türkiye’ye karşı bir tepkisi var. ABD her ne kadar Fırat Kalkanı Operasyonu’na destek veriyor gibi görünse de, bu operasyon ABD’nin Suriye’ye ilişkin planlarında değişiklik yapmasına neden oldu. Bu bölgede kimin eli kimin cebinde belli değil. Suriye ve Irak tam bir güç gösterisinin yaşandığı topraklar. Kullanılan terör örgütleri de emperyalistlerin taşeronluğunu yapmaktadırlar.

Irak ordusunun en büyük gücünü Heşdi Şaabi milisleri oluşturduğunu biliyoruz. Irak'ta başbakanlığa bağlı olan bu güçler içerisinde Telafer'den Bağdat'a gitmek zorunda kalan Şii Türkmenlerden, çeşitli Şii gruplara bağlı binlerce Şii militan bulunuyor. Heşdi Şaabi'nin en büyük özelliği Şiilerden oluşması ve Irak'ta şuana kadar IŞİD ile yapılan mücadelede sahadaki en etkin güç olması. Bunlar 40 Şii milis gücünün birleşimi ya da çatı örgütü anlamına geliyor. Heşdi Şaabi'nin başında askeri olarak  Hadi El Amiri bulunuyor. 1988 yılında İran'da Irak'a  karşı savaşmış bir komutan.

Haşdi Şabi, Irak Parlamentosunda Irak Ordusu'nun yerine ikame ettirilmeye çalışılıyor ve İran Devrim Muhafızlarının Irak Şubesi olarak adlandırılıyor. Koyu Şii mezhepçiliğine bağlı bu örgütün DEAŞ'tan farklı olmayan yöntemler uyguladığı biliniyor.

 Söz konusu oluşum, Musul, Tikrit ve Enbar'da DEAŞ'a karşı direniş gösteremeyen ve kırılma yaşayan Irak güvenlik güçlerine takviye olarak kurulmuş olsa da, daha sonra Sünnilere yönelik Tikrit, Diyala ve diğer bölgelerde mezhepçi tutum sergileyip zaman zaman ev ve iş yerlerini ateşe vermenin yanında yağma gibi insan haklarını ihlal eden eylemlerde bulundu.

Irakta bu örgütü destekleyen ABD nin gerçek niyeti bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Şia ve DEAŞ katliamı Musul ve çevresinde devam ederken, İslam âlemin de hala ses yok. Birileri çıkıp siz bu İslam topraklarında niye at koşturuyorsunuz diyemiyor. Müslümanlar üzerinde Siyonist ve emperyalist güçler, sergiledikleri oyun ve hileleri Müslümanları kobay olarak kullanmakta.

ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin ardından ülkedeki Siyasi dengelerin Şiilerin lehine dönüştüğü söylenebilir. Saddam sonrası Irak’ta siyasi süreç ABD, İran, Şiiler ve Kürtler arasındaki ittifaklarla Şekillenmiştir.

Rabbim haçlı zihniyetini kahrı perişan etsin. Oyunlarını başlarına geçirsin ve Müslüman âlemine de uyanma be vahdet nasip eylesin.