2021-2022 Eğitim Öğretim Yılını değerlendiren Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, yıl boyunca eğitim kurumlarında yaşanan sorunlara dikkat çekti. Parlakçı, 'Okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin sürmesi, kalabalık sınıflar sorunu, ikili öğretim, taşımalı eğitim, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu gibi çok sayıda sorun, eğitim sisteminin belli başlı sorunları olarak geçtiğimiz öğretim yılına da damgasını vurmuştur' dedi.

OKULLAR BUGÜN YAZ TATİLİNE GİRİYOR

Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 18 milyon öğrenci, yarın karne alarak yaz tatiline girecek.

Kovid-19 salgını nedeniyle yaklaşık 1,5 yıllık aranın ardından 2021-2022 eğitim öğretim yılı, 6 Eylül 2021'de yüz yüze ve tam zamanlı başlatıldı. Birinci dönem ara tatili, 15 Kasım-19 Kasım 2021'de, ikinci dönemdeki ara tatili 11 Nisan-15 Nisan 2022'de yapıldı. 7 Şubat 2022'de başlayan ikinci dönem bugün sona erecek. Öğrenciler, eğitim öğretim yılının yorgunluğunu yaz tatilinde atacak.

YENİ EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ 12 EYLÜL'DE BAŞLATILACAK

Yeni eğitim-öğretim dönemi ise 12 Eylül'de başlayacak. MEB'in çalışma takvimine göre, 2022-2023 eğitim öğretim yılı 12 Eylül 2022'de başlayacak ve 16 Haziran 2023'te sona erecek.

Birinci dönem ara tatili 14-18 Kasım 2022'de, ikinci dönem ara tatili 17-20 Nisan 2023'te yapılacak ve ikinci dönemin ara tatili, Ramazan Bayramı ile birleştirilecek. Yarıyıl tatili, 23 Ocak-3 Şubat 2023 tarihleri arasında uygulanacak.

EĞİTİM SEN'DEN EĞİTİM-ÖĞRETİM YILSONU DEĞERLENDİRMESİ

2021-2022 eğitim öğretim yılı sona ererken Eğitim Sen 2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu konulu değerlendirme raporu yayınladı ve Milli Eğitim Bakanlığına bol sıfırlı karne verdi. Yılsonunda Milli Eğitim Bakanlığının karnesini hazırlayan Eğitim Sen, bakanlığı sınıfta bıraktı.

EĞİTİM SİSTEMİNİN SORUNLARI HER GEÇEN YIL KATLANARAK ARTIYOR

2021-2022 eğitim-öğretim yılını değerlendiren Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, yıl boyunca eğitim kurumlarında yaşanan sorunlara dikkat çekti. İki yıldır yıldan fazla devam eden pandemi koşullarının eğitim öğretime olumsuz etkilerinin bu yıl da sürdüğünü belirten Parlakçı, '2021-2022 eğitim öğretim yılı 17 Haziran Cuma günü sona erecektir. Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında resmi ve özel 14 bin 137 okul öncesi, 24 bin 778 ilkokul, 19 bin 323 ortaokul ve 13 bin 82 lise ile toplam 71 bin 320 okulda 1 milyon 171 bin 891 öğretmen ve açık öğretim öğrencileri dahil olmak üzere 17 milyon 436 bin 532 öğrenci ile eğitim ve öğretime devam edilmiştir.

İki yılı aşkın süredir devam eden Kovid-19 salgını koşullarının eğitim öğretime olumsuz etkileri geçtiğimiz eğitim öğretim yılında yaşanan sorunları daha da ağırlaştırmıştır. Bununla birlikte eğitimin niteliğinde yaşanan gerilemenin sürmesi, son yıllarda belirgin şekilde artan eğitimde ticarileşme ve eğitimi dinselleştirme uygulamaları, okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin sürmesi, kalabalık sınıflar sorunu, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakalarının artması, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu vb. gibi çok sayıda sorun, eğitim sisteminin belli başlı sorunları olarak geçtiğimiz öğretim yılına da damgasını vurmuştur' dedi.

EĞİTİM SİSTEMİ UZUN SÜREDİR CİDDİ SORUNLARLA KARŞI KARŞIYA

Türkiye'de eğitim sisteminin uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakıldığını belirten Parlakçı, 'Türkiye'de eğitim sistemi uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakılırken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları 2021-2022 eğitim öğretim yılında bizzat iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) eliyle yapılan yasal düzenlemeler ve fiili dayatmalar eşliğinde sürdürülmüştür. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen 'piyasacı' ve 'dini eğitim' merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemiştir.

Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ekonomiden yaşanan gelişmelerin ardından halkın en önemli ve öncelikli gündemini oluşturmaktadır. Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamakta, çocuk yaşta evlenmenin önüne geçen adımlar atılmamaktadır. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere kız çocukları ve kırsal kesimde yaşayan çocuklar açısından eğitime erişim konusunda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği sorunlar olarak varlığını sürdürmektedir' dedi.

SURİYELİ ÇOCUKLARIN YÜZDE 65'İ OKULA GİDEBİLİYOR

Resmi verilere göre, Türkiye'de bulunan okul çağındaki Suriyeli çocukların yaklaşık üçte birinin okul yüzü görmediğini aktaran Parlakçı, 'Suriye iç savaşı ile birlikte 2011 yılından itibaren Suriye'den milyonlarla ifade edilen insanlar ülkemize göç etmek zorunda kalmıştır. Yaşanan yoğun göç sonrasında yüzbinlerce Suriyeli çocuk eğitim hakkından yararlanamamaktadır. Resmi verilere göre, Türkiye'de bulunan okul çağındaki Suriyeli çocukların yaklaşık üçte biri okul yüzü görmemiştir. MEB'in verilerine göre, eğitim çağında bulunan bir milyon 124 bin Suriyeli çocuğun ancak yüzde 65'i, yani 730 bini okula giderken, yüzde 35'i ise eğitim hakkından yararlanamamaktadır. Okula gidemeyen Suriyeli çocuk sayısı 393 bin 547 olarak kayıtlara geçmiştir. Türkiye'de eğitim gören Suriyeli çocukların okullaşmasının önündeki engellerin başında çocuk işçiliği ve çocuk yaşta evlilikler gelirken, Suriyeli çocukların eğitiminin yapıldığı Geçici Eğitim Merkezlerinde yaşanan sorunlara kalıcı çözümler üretilememesi, göçmen çocukların sağlıklı eğitim almasını büyük ölçüde engellemeyi sürdürmektedir' dedi.

MEB BÜTÇESİ ZORUNLU İHTİYAÇLARI KARŞILAMAKTAN UZAK KALDI

MEB 2022 eğitim bütçesinin zorunlu ihtiyaçları karşılamaktan uzak kaldığını belirten Parlakçı, '2022 eğitim bütçesi, eğitim sisteminin, öğrencilerin ve eğitim ve bilim emekçilerinin yaşadığı sorunlara çözüm üretmekten uzak bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Ülkenin içinde bulunduğu salgın koşullarını dikkate almayan, okullarda, üniversitelerde ve diğer eğitim kurumlarında yaşanan eşitsizlikleri ve en temel ihtiyaçları görmezden gelen ve sadece zorunlu harcamaların dikkate alındığı bir bütçedir. 2022 MEB bütçesi 189 milyar 11 milyon lira; yükseköğretim bütçesi ise 57 milyar 740 milyon lira olarak belirlenmiştir. Eğitim bütçesinin her yıl oransal olarak arttığı söylense de MEB bütçesinin milli gelire oranı yüzde 2,6'dan yüzde 2,4'e; yükseköğretim bütçesinin milli gelire oranı ise yüzde 0,8'den, yüzde 0,73'e gerilemiştir. Eğitim bütçesine ilişkin sayısal veriler, her yıl bütçe döneminde en çok payı eğitime ayırdıklarını iddia edenleri açıkça yalanlamaktadır.

MEB'in 2022 yılı bütçesi program, alt program ve yüzeysel performans kriterlerine indirgenmiş, eğitim eşitsizliklerinden ve eğitim sisteminin gerçek sorunlarından uzak bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Kovid-19 salgını 2021 bütçesinde olduğu gibi, 2022 yılında da MEB tarafından görmezden gelinmiştir. MEB bütçesinde eğitimde giderek artan eşitsizlikleri azaltacak ve eğitime erişim sorununa çözüm üretecek bir politika yoktur. Yoksul çocukların, anadili farklı olan çocukların, toplumsal cinsiyet rollerine sabitlenen kız çocuklarının, göçmen çocukların sorunlarına çözüm üretecek bir bütçe anlayışı ortaya konulmamıştır' ifadelerini kullandı.

SORUNLARA YÖNELİK SOMUT VE ÇÖZÜME DAYALI POLİTİKALAR ORTADA YOK

Parlakçı, 'Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan ve katlanarak artan sorunlar, MEB'in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığını göstermektedir. 2021-2022 eğitim öğretim yılının ilk yarısında eğitim alanında yaşanan gelişmeler, MEB'in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir derdinin olmadığını göstermiştir. Pandemi nedeniyle uygulanan uzaktan eğitimle ilgili sorunların çözümü için gerekli adımların atılmadığı, eğitime erişimde yaşanan sorunlar başta olmak üzere eğitimde dayatmacı politikaların sürmesi nedeniyle öğrencilerin ve öğretmenlerin mutsuz olduğu, öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın devam ettiği, eğitim sürecinde farklı dil, kimlik ve inançların dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin başarılı olması mümkün değildir.

Eğitim sisteminde yaşanan sorunların ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmelerden ayrı ve bağımsız olmadığı açıktır. Eğitim Sen, her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin ve laikliğin değil, milliyetçiliğin, ayrımcılığın ve inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelesini kesintisiz sürdürmeye kararlıdır' diye konuştu. BAHRİ UÇAR