Türkiye Fırıncılar Federasyonu tarafından bölge illerindeki oda başkanlarının katılımıyla Gaziantep'te düzenlenen toplantıya katılan Balcı, toplantı sonrası gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Son 2 ayda ekmeğin ham maddesi olan unda yaşanan fiyat artışlarından dolayı fırıncı esnafının ciddi anlamda sıkıntıya düştüğünü belirten Balcı, mayıs ayının sonunda bir çuval un fiyatının 130-140 lira civarında olduğunu, bugün ise 175 liraya kadar yükseldiğini söyledi.

Buğdayda hasat zamanı olmasına rağmen un fiyatına zam yapıldığını belirten Balcı, üretim yapan un sanayicilerini un fiyatlarını gözden geçirmeye davet etti.

'Una yapılan yüzde 30'luk zammı kabul etmemiz mümkün değil'

Buğday hasadı döneminde un fiyatlarında olumsuz fiyat artışı olduğunu belirten Balcı, 'Mayıs ayından önce bir çuvalı 130-140 lira olan unun fiyatı şu anda 165-175 lira bandına çıkmıştır. Bu da bugüne kadar alışageldiğimiz bir konu değildir. Her yıl hasat zamanı un fiyatlarında bir gevşeme söz konusu olurken ilk defa bu sene un fiyatlarında hasat zamanı yaklaşık yüzde 30'u bulan bir artışı kabul etmemiz mümkün değildir.' dedi.

'Un sanayicilerinin hasat zamanı yüzde 30 fiyat artışına gitmesi kabul edilemez'

Türkiye'de buğday üretimi ve tüketimi karşılaştırıldığında yapılan artışın gerekli olmadığını ifade eden Balcı, konuyu Tarım ve Orman Bakanlığına ilettiklerini belirterek, 'Bugüne kadar bu tür durumlarda Tarım ve Orman Bakanlığımız ve Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürlüğü her zaman kendi görevi olan piyasayı kontrol etme görevini yerine getirdiği için bir iyileşme söz konusu olmuştur. Ama hasat zamanı yüzde 30 artış konusunda Tarım ve Orman Bakanlığımızın dün olduğu gibi bugün de acilen tedbir almasını bekliyoruz. Özellikle pandemi sürecinde herkesin hassas olması gerektiği bir zamanda un sanayicilerinin hasat zamanı yüzde 30 fiyat artışına gitmesi kabul edilemez. Fırıncı esnafımız bugüne kadar olduğu gibi bugün de gerekli özveriyi göstermektedir. Ocak ayında Türkiye genelinde azami kilogram fiyatı 10 kuruşu muhafaza etmeye çalışıyoruz. Geçmişte olduğu gibi Tarım ve Orman Bakanlığımızın bu konuda çalışma yapmasını bekliyoruz.' ifadelerini kullandı.

Kuraklığın bahane edilerek buğday hasadı döneminde una zam yapıldığını belirten Balcı, una yüzde 30 oranında yapılan zammın adilane bir durum olmadığını ifade etti.

'Kuraklığın bahane edilmesi doğru değildir'

Una yapılan zamlar için hiçbir gerekçe bulamadıklarını belirten Balcı, 'Bugüne kadar bir ilk oluyor. Her hasat zamanı un fiyatlarında bir gevşeme olurdu. 140 lira bandında olan un fiyatı 136-137 liraya kadar düşebilirdi. Ama bu fiyat artışı olmazdı. Şimdi ülkemizde ve dünyada bir kuraklık meydana geldi diye bunu olumsuz yorumlayıp, değişik boyutlara çekerek aşırı bir fiyat artışı doğru değildir. Çünkü bütün bu olumsuzluklara rağmen baktığımızda kuraklığın üretimimizi yüzde 15-20 etkilemesi söz konusu ve bir önceki yıl 21 milyon ton buğday üretimi gerçekleşmiştir. Bizim tüketimimiz 19 milyon ton. Yani bu sene bu olumsuzluğa rağmen 17 milyon ton bir buğday hasadı bekleniyor. Zaten gerek Toprak Mahsulleri Ofisi'nin gerek sanayicinin elindeki buğday gerek alınan tedbirler gerekse gerçekleşecek olan ithalat bu olumsuzluğu inşallah ortadan kaldırılmış olacaktır. Dolasıyla kuraklığa dayandırarak veya başka sebeplerden dolayı böylesi bir durumda una yüzde 30 artış kabul edilemez. Un sanayicileri acilen bu fiyatı tekrar gözden geçirip değerlendirmeleri gerekiyor.' diye konuştu.

'Ekmek zammı kaçınılmaz olmuştur'

Un ve diğer girdi fiyatlarının aşırı derece yükseldiğini belirten Balcı, zor durumda olan fırıncı esnafının fiyat artışına gitmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

'İşletme giderlerimizde 25 tane kalem var. Her bir işletme giderlerimizde belli oranlarda değişiklik oluyor. Ama yüzde 33'ü oluşturan 25 kalem kalemden 3 kaleminin fiyat değiştirmesiyle tek başına yüzde 33'ü maliyet tablosunu oluşturacak un fiyatının yüzde 30 artması mutlaka ekmek fiyatlarına olumsuz yansıyacaktır. Yine ekmek maliyetini olumsuz etkileyen sebeplerden bir tanesi de fırın enflasyonun önüne geçilmesidir. Bununla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ile çalışmalarımızı yaptık. Fırın enflasyonun önüne geçilmesi için yönetmeliklerimiz mevcut. Ama ilgili belediyeler merdiven altında ruhsatsız faaliyet gösteren işletmelere bir gün değil bir saat bile müsaade etmemesi gerekir. Ruhsat olmadan yönetmelik şartları taşımayan işletmelere belediyelerin ekmek çıkarmalarına müsaade etmemeleri gerekiyor. Bu da hem ekmek maliyetini olumsuz etkilediği gibi her gün israf olan 6 milyon adet ekmeğe de katkı sağlamış oluyor. Fazla üretimden dolayı israfın önüne geçememiş oluyoruz.'