Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen takunya mesleğinin Gaziantep’teki son temsilcilerinden olan Başaran, henüz çocuk yaşta başladığı ahşap işleme sanatını daha ileri boyutlara taşıdı. Çocukluk döneminde hobi olarak tahta parçalarından kılıç, silah ve çeşitli oyuncaklar yapan Başaran, takunya mesleğinin unutulmaya yüz tutmasından dolayı mesleğini sürdürmekle birlikte ahşap oyuncak ve süs eşyası üretimine başladı.

Atölyesinde takunya üretimi ile birlikte ahşap oyuncak ve süs eşyaları da yapmaya başlayan Başaran, yıllardır mesleğinin devam etmesi için büyük destek beklediğini ancak mesleğine gereken desteğin verilmemesinden ve eleman yetişmemesinden dolayı ikinci bir mesleğe yöneldi.

Hobi olarak başladığı ahşap işlemeciliği sayesinde farklı renk ve modellerde takunya üretimi yapan Başaran, Yaşayan Müze Tarihi Gümrük Hanında küçük bir dükkânda ahşap işlerini sergiliyor.

Takunya üretimi ile birlikte nostaljik kamyon, kamyonet, otobüs, minibüs, otomobil ve motosikletten oluşan ahşap maketler ile birçok çeşitte süs eşyası yaptığını belirten Başaran, bir dönemin en gözde araçlarının birebir maketlerini yaptığını ifade etti.

Uzun yıllar takunya üretimi yaptığını belirten Başaran, “Bu mesleğe 1978 yılında ilkokulu bitirdikten sonra mobilyacı olan akrabalarımın yanında başladım. 1978 yılından beri de mesleğe devam ediyorum. Meslekte kendimi geliştirmek adına Osmanlı döneminde yaygın olarak kullanılan takunya üretimine başladım.” dedi.

“Camilerde terlik yerine takunya vardı”

Takunyanın Osmanlı döneminde daha yaygın olarak kullanıldığını anımsatan Başaran, “Osmanlı döneminde padişahlar abdest alırken takunya kullanırdı. O dönem camilerde de terlik yerine takunya vardı. Kadınların kullandıkları takunya ise nakışlı olurdu. Eskiden her evde, her genç kızın çeyiz sandığında mutlaka özenle işlenmiş takunya bulunurdu.” ifadelerini kullandı.

Takunyaların çınar ağacından yapıldığını, ayaktaki nem ve ıslaklığı anında emdiğini, ayakta mikrop ve bakteri üretmediğini belirten Başaran, takunyanın sağlık açısından yararlı olduğunu ifade etti.

“Bu mesleği yapan son kişiyim”

Renkli ve her yaş grubuna göre yeni modellerde takunya yaptığını belirten Başaran, “Takunya üretimi yapan iki tane ustamız vardı. Biri vefat etti, diğeri de sağlık durumu iyi değil. Sağlık durumundan dolayı pek fazla çalışamıyor. Şu anda günümüzde Gaziantep’te takunya üretimi yapan bir ben kaldım. Ben de bu mesleği yapan son kişiyim. Artık günümüzde bu tür meslekleri kimse heves edip öğrenmiyor. Bu mesleği birilerine öğretmek istiyoruz. Ama öğretecek kimse bulamıyoruz. Amacımız; takunyayı dünya ve Türkiye genelinde yaygınlaştırmaktır. Bu mesleğin yok olmasını istemiyoruz.” diye konuştu.

“Geleneğimizi çocuklarımıza öğretmeye çalışıyoruz”

Takunya üretimi ile birlikte çocuklar için ahşap oyuncaklar da yaptığını belirten Başaran, “Çocukların hoşuna giden geleneksel oyuncakları yaparak geleneğimizi çocuklarımıza öğretmeye çalışıyoruz. Çocukluk döneminde oynanan ahşaptan misket yapıyoruz. Topaç yapıyoruz. Yine ahşaptan süs eşyaları yapıyoruz. Sadece bu ürünlerle yetinmiyoruz, ahşaptan birçok ürün yapıyoruz. Mesleğimiz gereği elimizin yatkın olduğu her türlü ürünü yapıyoruz. Bu ürünleri yapmaktan büyük bir zevk almakla birlikte memnun da oluyoruz. Yeni ürünler yaptıkça huzur ve neşe buluyoruz. Yeni ürünler üretmeye çalışıyoruz. Dünyada en güzel şey üretebilmektir. Ürettiğin üründen aldığın mutluluğu başka hiçbir şeyden alamazsın.” şeklinde konuştu.

Antep savunmasında cephane yokluğundan Tüfekçi Yusuf usta tarafından üretilen “tak tak” yapımına 2010 yılında başladığını hatırlatan Başaran, Antep savunmasının önemli icadını tekrardan gün yüzüne çıkarmanın da mutluluğunu yaşadığını sözlerine ekledi.