Eğitim-İş Sendikası:

OKUL EKSİKLİKLERİ ÖĞRETMEN VE VELİLERİN SIRTINA YÜKLENDİ

2021-2022 eğitim öğretim yılı birinci dönemi dün sona erdi. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 18 milyon öğrenci, dün yarıyıl tatiline çıktı ancak Gaziantep'te karneleri almayı bekleyen öğrenciler okulların tatil edilmesiyle buruk bir sevinç yaşadı.

Yarıyıl tatiline ilişkin dönem değerlendirmesinde bulunan Eğitim-İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Ali Arpat, '2021-2022 eğitim öğretim yılı eğitimi geleceğe taşımak bir yana dursun, yıllarca geriye götüren uygulamalara sahne olmuştur. Okulları "Maske-mesafe-hijyen" tabelalarıyla donatıp, bunları uygulamaktan aciz bir yönetim, eksiklikleri yine okul yöneticilerinin, öğretmenlerin ve velilerin sırtına yüklemiştir' dedi.

OKUL EKSİKLİKLERİ ÖĞRETMENLERİN VE VELİLERİN SIRTINA YÜKLEMİŞTİR

2021-2022 eğitim öğretim yılı birinci dönemi dün sona erdi. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 18 milyon öğrenci, dün yarıyıl tatiline çıktı ancak Gaziantep'te karneleri almayı bekleyen öğrenciler okulların tatil edilmesiyle buruk bir sevinç yaşadı. 2021-2022 eğitim öğretim yılı yarıyıl değerlendirmesinde bulunan Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Gaziantep Şubesi Başkanı Ali Arpat, 'Eğitim alanında yıllardır yaşanan ve COVID-19 salgını birlikte daha da ağırlaşan sorunların damga vurduğu 2021-2022 Eğitim ve Öğretim Döneminin ilk yarıyılı sona ermiştir. 6 Eylül 2021'de yüz yüze ve tam zamanlı olarak başlatılan 2021-2022 eğitim öğretim yılı eğitimi geleceğe taşımak bir yana dursun, yıllarca geriye götüren uygulamalara sahne olmuştur. Okulları "Maske-mesafe-hijyen" tabelalarıyla donatıp, bunları uygulamaktan aciz bir yönetim, eksiklikleri yine okul yöneticilerinin, öğretmenlerin ve velilerin sırtına yüklemiştir. Bilim Kurulu'nun tavsiyeleri dersliklerde 4 metrekareye 1 öğrenci düşmesi gerektiği yönündeyken, birçok okulda sınıf mevcutları 40-50 öğrenciye çıkmıştır. Yine virüsün bulaş riskini azaltmak için derslerin ülke genelinde 30 dakikaya düşürülmesi gerekmekteyken 40 dakikalık ders süresinde ısrar edilmiş, okul öncesi için 50 dakika düzenlemesi devam etmiştir. Pandemiden önce açıkladığı raporlarla öğretmen açığı bulunduğunu itiraf eden MEB, bu koşullara rağmen yeterli öğretmen ataması yapmamıştır. 2020-2021 eğitim öğretim yılı sonunda 38.000 öğretmenimiz emekli olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı önce 20 bin ardından 15 bin ek atamayla emekli öğretmenlerimizin yerini bile dolduramamıştır. Geçtiğimiz yıl 87.000 ücretli öğretmenimiz görev yapmıştır. Bunun en az 80 bini açık kadrodur. En az 140 bin atama yapması gereken Milli Eğitim Bakanlığı ataması gereken 140 bin öğretmenin yerine ücretli öğretmen çalıştırmaktadır. Bu durum hükümetin işletmeci zihniyetinin yansımasıdır. Siyasi iktidar aynı zihniyetle yardımcı personel, hizmetli ve memur ataması yapmayıp okullarımızı bu alanlarda hizmetlerden eksik bırakmıştır. Ders dağılımları, kitaplar ve ders içeriklerindeki tutarsızlıklar bu dönem de devam etmiştir. İçerisinde eğitimcilerin bulunduğu bir komisyonla bu sorunlar derhal giderilmelidir' dedi.

EĞİTİMDE NİTELİK SORUNU BÜYÜYOR

Geride bırakılan eğitim döneminde yaşanan sorunlara dikkat çeken Arpat, 'MEB'in kendi eliyle okulları Nitelikli ve Niteliksiz olarak ayırması bir yana, eğitim bir bütün halinde niteliksizliğe mahkum ediliyor. Eğitimin niteliği, haftalık ders saatlerindeki sanat ve beden eğitimi derslerinin de artırılmasıyla desteklenebilir. Ortaokullarda haftada görsel sanatlar ve müzik için birer, beden eğitimi için de iki ders saati olması beden ve ruhen sağlıklı nesiller yetiştirmek için uygun değildir. Ayrıca ilkokullara görsel sanatlar, müzik ve beden eğitimi öğretmeleri için kadro tanımlamak ve branş öğretmenlerinin ataması yapılması gerekmektedir. Eğitimin niteliğinin geliştirilmesi ders saatlerinin ve ödevlerin artırılması, sınavların zorlaştırılması ile değil çocuğun mutluluğu, okul sevgisi ve yeteneklerini özgürce geliştirebileceği alanlara kavuşmasıyla mümkündür. Ancak siyasal iktidarın eğitime bakış açısındaki temel amaç nitelikli eğitim değil kendisine seçmen devşirmektir. Yaz saati-Kış saati uygulamaları nedeniyle gündemdeki yerini koruyan okul giriş-çıkış saatleri sorunu giderek büyümekte ve bir güvenlik zafiyeti oluşturmaktadır. Siyasal iktidarın saat ayarı uygulamasındaki akıl almaz tutumu başka yapısal çarpıklıklarla da beslenmektedir' dedi.

EĞİTİM ÇALIŞANLARI GELECEKTEN ÜMİTSİZ

Eğitim çalışanlarının gelecekten ümitsiz olduğunu belirten Arpat, 'Öğretmenler bu eğitim döneminde de kadrolu, ücretli, sözleşmeli diye kademelendirilerek sömürülürken seçim öncesi AKP'nin defalarca vadettiği 3600 ek gösterge rafa kalkmıştır. Öğretmen alımlarında KPSS'de dereceye girmek dahi artık bir kriter olmaktan çıkmış ve mülakat denilen bu sistem temel belirleyici unsur haline gelmiştir. Siyasi iktidar tarafından eğitimin paydaşlarına danışılmadan, öğretmenlerin haklarını ve taleplerini dikkate almadan Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı hazırlanmış ve apar topar Meclis'e sunulmuştur. Bu kanun taslağı öğretmenin koşullarını ve öğretmenliğin niteliğini artırmaktan uzak olmakla beraber, milli eğitimimiz açısından yeni sıkıntılara da yol açma potansiyeline sahiptir. Çünkü kanun teklifi: Okuldaki çalışma barışını bozacak, öğretmenleri kendi arasında performans adı altında ayrıştıracak, öğretmenler odasını bölecek niteliktedir. Öğretmeni, veli ve öğrenci gözünde ayrıştıracaktır. Öğretmene dair haksızca iyi öğretmen-kötü öğretmen ayrımı oluşacak, bu ayrım okulun öğrencisinden velisine kadar tüm öznelerini bölecektir. Öte yandan sendikamızın her yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesinde yaptığı araştırma, bu yıl her zamankinden daha acı sonuçlar vermiştir. Araştırmamıza göre; Katılımcıların yüzde 23,34'ü eşinin çalış(a)madığını belirtmiştir. Yani neredeyse evli her 4 emekçiden birinin eşi işsizdir ve evin başlıca gelir kaynağı enflasyonla biçilen tek maaştır. Katılımcıların yüzde 57,8'i ailenin gıda ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadığını, yüzde 48,3'ü maaşlarının yetersizliğinden dolayı ek hesap kullandıklarını, yüzde 77,7'si ailenin sağlık harcamalarını karşılamakta zorluk çektiklerini, yüzde 90'ı kullandıkları kredi kartının borçlarını ödemede zorlandıklarını, yüzde 65'i geçinmekte zorlandıklarını ailelerinden veya yakınlarından borç aldıklarını beyan etmişlerdir. Katılımcıların yüzde 61,1'i ekonomik zorluklardan dolayı mesleki motivasyonlarının düştüğünü, yüzde 84,3'ü ek iş aradığı belirtmiştir' ifadelerini kullandı.

ÖĞRETMEN BELGE DEĞİL ÇÖZÜM ODAKLI KANUN İSTİYOR

Öğretmenlerin belge değil çözüm odaklı kanun istediğini belirten Arpat, 'Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 'Bakanlık olarak tüm öğretmenlerimiz ve idari personelimize okullarımızın yüz yüze eğitime devam etmesindeki kararlı duruşları, sorumlulukları paylaşmaları ve emekleri nedeniyle teşekkür etmek için başarı belgesi düzenleyerek ilettik' sözleri ile tüm öğretmenlere başarı belgesi verildiğini açıkladı. Sayın Bakan'a, öğretmen ve yöneticilere ödül verirken aynı öğretmenler odasını paylaştığımız ücretli öğretmenlere ya da eğitim öğretim süreci için birlikte mücadele ettiğimiz diğer çalışanlara (memur, hizmetli…) neden ödül vermiyorsunuz? diye de sormak istiyoruz. Sayın Bakan bir adım atacaksa, öğretmenlere içi boş şekilde ödül vermek yerine, öğretmenlik mesleğini onurlandıracak, hak ettiği yere gelmesini sağlayacak, ekonomik ve özlük hakları noktasında güçlü kılacak adımlar atmalıdır. Eğitimin tüm aşamalarında laik, bilimsel, demokratik yaklaşım öncü olmalı, parasız ve kamusal eğitim sağlanmalıdır. Öğretmenlik mesleğini yakından ilgilendiren allanarak pullanarak kamuoyuna müjde olarak sunulan ve içi tamamen boş Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun amaca uygun çıkarılmasını sağlamalıdır. Eğitim-İş olarak MEB'e çağrımızdır: Eğitimin paydaşlarından göstermelik olarak görüş almak yerine, fikirlerimize ve önerilerimize gerçek anlamda kulak vermelisiniz. Durum ağırlaşmakta, enkaz toparlanamaz hale gelmektedir. Ancak tüm bu karanlık tabloya rağmen, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün gelecek nesilleri emanet etmeye layık bulduğu öğretmenler olarak parasız, bilimsel, laik, çağdaş bir eğitim sistemi için işimiz, ekmeğimiz ve çocuklarımızın geleceği için mücadele etmekten onur duyuyoruz' diye konuştu.


Türk Eğitim Sen:

DAĞ FARE DOĞURDU

2021-2022 eğitim öğretim yılı birinci dönemi dün sona erdi. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 18 milyon öğrenci, dün yarıyıl tatiline çıktı.

2021-2022 eğitim öğretim yılının birinci dönemini değerlendiren Türk Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Bekir Avan, 'Pandemi şartlarında görevlerini fedakarca yerine getiren öğretmenlere ülkeyi yönetenler tarafından adeta parmak sallandı' dedi. Öğretmenlerin sorunlarına çözecek Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun da eğitimcileri hayal kırıklığına uğrattığını belirten Avan, 'Öğretmenlerin tüm problemleri çözülmesinde ÖMK çok önemliydi ancak şuanda TBMM genel kurulana gelecek olan ÖMK'ye baktığımızda 'dağ fare doğurdu' diyebiliyoruz. Umarız TBMM genel kurulunda ÖMK derhal düzeltilir ve ÖMK içerisinde öğretmenlerin tüm problemleri çözülür' dedi.

ÖĞRETMENLERE ADETA PARMAK SALLANDI

2021-2022 eğitim öğretim yılı birinci dönemi dün sona erdi. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 18 milyon öğrenci, dün yarıyıl tatiline çıktı. 2021-2022 eğitim öğretim yılının birinci dönemini değerlendiren Türk Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Bekir Avan, '2021-2022 eğitim öğretim yılı 1'inci dönemi sona erdi. Bu dönemde Covid-19 salgını ve okullardaki öğretmen, personel eksikliği ve okulların donanım eksikliklerine rağmen fedakarca görevlerini yerine getiren öğretmenlerimize ve tüm eğitim çalışanlarımıza teşekkür ediyoruz. Türk Eğitim Sen Gaziantep Şubesi olarak tüm eğitim çalışanları ve öğrencilerimize iyi tatiller diliyoruz. Tabi pandemi şartlarını görevlerini yerine getirmek çok kolay olmadı ancak ülkeyi yönetenler tarafından öğretmenlere adeta parmak sallandı, tehdit edildi. Şuanda aşı olmayanlara bile PCR testi zorunluluğu tüm Türkiye'de ortadan kaktı. Bu anlamda özellikle eylül ve ekim aylarında öğretmenler dayatmalarla karşı karşıya kaldı, büyük sıkıntılar yaşadı. Tüm bu zorluklara rağmen öğretmenlerimiz, yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımızı yetiştirmekte biran bile geri durmadılar ve her zaman görevlerinin başında oldular. Eğitim çalışanları pandemi sürecinde yaşanan her olumsuzluğu aşmayı bildiler. Bu anlamda tüm eğitim çalışanlarımıza teşekkür ediyoruz ve iyi tatiller diliyoruz' dedi.

GAZİANTEP'TE KALABALIK SINIFLAR RAHATLATILMALI

Gaziantep'te kalabalık sınıf sorununun devam ettiğini belirten Avan, 'Gaziantep'te özellikle kalabalık sınıf mevcutların azaltılmasıyla ilgili şuan yapımı devam eden okulların hızla tamamlanarak biran önce açılması gerekiyor ve kalabalık sınıfların rahatlatılması gerekiyor. Sınıf mevcutların 30 kişinin üzerinde olan okulların çevrelerine mutlaka kamulaştırma yapılarak yeni okulların yapılması gerekiyor. Kısaca Gaziantep'te öncelikle kalabalık sınıf mevcutlu okulların normale dönmesi gerekiyor. İkili öğretimlerin biran önce normal öğretime dönülmesi gerekiyor. Gaziantep'te eğitimin normale dönmesiyle ilgili eksikliklerin tamamlanması ve hamlelerin tam yapılmasını bekliyoruz. Gaziantep'te öğretmen açığının ve personel açığının kapatılmasını bekliyoruz' dedi.

GAZİANTEP OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE MUTLAKA ATAĞA KALKMALI

Gaziantep'in okul öncesi eğitimde gerilerde olduğunu belirten Avan, 'Gaziantep okul öncesi eğitimde Türkiye'nin en gerisindeki illerinden birisiydi. Okullaşma oranı çok düşüktü. Gaziantep okul öncesi eğitimle ilgili mutlaka atağa kalkmalı ve okul öncesi eğitimle ilgili yeterli sayıda okul yapılmalı ve Gaziantep okul öncesi eğitimde Türkiye ile yarışır hale gelmeli' dedi.

GAZİANTEP EĞİTİMDE DE EN BAŞARILI İLLERLE YARAŞIR HALE GELMELİ

Gaziantep'in sanayide olduğu gibi eğitimde de Türkiye'deki en başarılı illerle yaraşır hale gelmesi gerektiğini belirten Avan, 'Gaziantep sanayide marka şehir ancak eğitim noktasında maalesef Türkiye'nin önce gelen illerden birisi değil. Gaziantep biran önce bu açığını kapatıp sanayide olduğu gibi eğitimde de Türkiye'deki en başarılı illerle yaraşır hale gelmesi gerekiyor' dedi.

ÖMK İÇERİSİNDE ÖĞRETMENLERİN TÜM PROBLEMLERİ ÇÖZÜLÜR

Öğretmenlerin sorunlarına çözecek Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun da eğitimcileri hayal kırıklığına uğrattığını belirten Avan, 'Yaklaşık son iki yıldır öğrencilere verilen uzaktan eğitimler sonucunda eğitim açığımız vardı. Bu eğitim açığı ve eksiğini ortadan kaldırmak ve öğrencileri yarına hazırlamak apayrı bir görevdi ve öğretmenler bu görevi de layıkıyla ve fedakarca yaptılar. Tabi bu görevleri yerine getirirken öğretmenlerin günün koşularında beklentileri vardı. Sözleşmeli öğretmenlerin biran önce kadroya alınması gerekiyordu, eğitim çalışanların çalıştığı ve yaşadığı koşulların düzeltilmesi gerekiyordu. Bu anlamda Türk Eğitim Sen olarak ülkeyi yönetenlere ve MEB'e öteden beri çağrımız vardı. Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) çıkarılmalı, öğretmenlerin tüm problemleri çözülmesinde ÖMK çok önemliydi ancak şuanda TBMM genel kurulana gelecek olan ÖMK'ye baktığımızda 'dağ fare doğurdu' diyebiliyoruz. 2005 yılında çıkan kariyer basamakları yönetmeliğinin bir benzeri kanunlaştırılıp öğretmenlere ÖMK diye sunulmaya çalışılıyor. Umarız TBMM genel kurulunda verilen önergelerle, Türk Eğitim Sen'in girişimleriyle ÖMK derhal düzeltilir ve ÖMK içerisinde öğretmenlerin tüm problemleri çözülür ve bu sorunlar çözülürken sözleşmeli öğretmenlik tamamen kadrolu olur, Mülakat ve komisyonlar tamamen kaldırılır, öğretmenlere yıpranma payı verilir, çalışma bölgenin zorluğuna göre öğretmenlere tazminat getirilir ve öğretmenlerin tüm problemleri ÖMK içerisinde le alınıp çözülür, ÖMK öğretmenlere yakışır hale getirilir' diye konuştu.


Eğitim-Sen:

EĞİTİM SORUNLARI BU DÖNEMDE DE DEVAM ETTİ

2021-2022 eğitim öğretim yılı birinci dönemi dün sona erdi. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 18 milyon öğrenci, dün yarıyıl tatiline çıktı.

2021-2022 eğitim öğretim yılı için yarıyıl değerlendirmesinde bulunan Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, Eğitim ve öğretimde sıkça rastlanılan sorunlar yanı sıra öğretmenlerin sıkıntıları dile getirildi. Parlakçı, eğitimdeki sorunların bu dönemde de devam ettiğini belirtti.

EĞİTİM SORUNLARI BU DÖNEMDE DE DEVAM ETTİ

2021-2022 eğitim öğretim yılı birinci dönemi dün sona erdi. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 18 milyon öğrenci, dün yarıyıl tatiline çıktı. 2021-2022 eğitim öğretim yılı için yarıyıl değerlendirmesinde bulunan Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, Eğitim ve öğretimde sıkça rastlanılan sorunlar yanı sıra öğretmenlerin sıkıntıları dile getirildi. Eğitimdeki sorunların bu dönemde de devam ettiğini belirten Parlakçı, '2021-2022 eğitim-öğretim yılının ilk yarısı 21 Ocak 2022 tarihinde sona erdi ve iki haftalık yarıyıl tatili başladı. Geçtiğimiz dönem resmi ve özel 14 bin 137 okul öncesi, 24 bin 778 ilkokul, 19 bin 323 ortaokul ve 13 bin 82 lise ile toplam 71 bin 320 okulda 1 milyon 171 bin 891 öğretmen ve açık öğretim öğrencileri dahil olmak üzere 17 milyon 436 bin 532 öğrenci ile eğitim ve öğretime devam edildi. İki yıla yakın süredir devam eden Kovid-19 salgını koşullarının eğitim öğretime olumsuz etkileri bütün ağırlığıyla sürmektedir. Bununla birlikte eğitimin niteliğinde yaşanan gerilemenin sürmesi, son yıllarda belirgin şekilde artan eğitimde ticarileşme ve eğitimi dinselleştirme uygulamaları, okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin sürmesi, kalabalık sınıflar sorunu, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakalarının artması, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu vb. gibi çok sayıda sorun eğitim sisteminin belli başlı sorunları olarak geçtiğimiz öğretim yılında da varlığını sürdürmüştür. Türkiye'de eğitim sistemi uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakılırken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları 2021-2022 eğitim öğretim yılının ilk yarısında yapılan düzenlemeler ve fiili uygulamalarla sürdürülmüştür' dedi.

YÜZ YÜZE EĞİTİME GEÇİŞ SÜRECİNDE GEREKLİ ÖNLEMLER ALINMADI

Yüz yüze eğitime geçiş sürecinde gerekli önlemlerin alınmadığını belirten Parlakçı, '6 Eylül 2021'de okulların açılması ve yüz yüze eğitime başlanmasının öncesi ve sonrasında Kovid-19 salgınının etkilerinin en aza indirilmesi için gerekli önlemler alınmamış, atılması gereken adımlar atılmamış ve bütün uyarılarımız görmezden gelinmiştir. Bu süre zarfında sendikamızın tüm çağrılarına rağmen okullara ek bütçe sağlanmamış, fiziki altyapı sorunları giderilmemiş, ders saatleri salgın koşullarına göre düzenlenmemiş, derslik sayısı ihtiyaç oranında arttırılmamış, öğretmen ve yardımcı hizmetli istihdamındaki eksiklikler giderilmemiştir. Sınıfların düzenli olarak havalandırılması, okul içinde ortak kullanım alanlarının temizliği, bahçe ve açık alan düzenlemelerinin yapılması, öğrenci giriş çıkışlarının düzenlenmesi ve sınıf mevcutlarının azaltılması konusunda ciddi yetersizlikler gözlenmiştir. Nüfus yoğunluğu fazla olan bölgelerde kalabalık sınıf sorunu sürerken, seyreltilmiş eğitim uygulamaları hayata geçirilmemiştir. Her okulun ortak kullanım alanlarının, özellikle sınıfların ve tuvaletlerin temizlik ve hijyen koşullarının sağlanması, okul ve şube bazında öğrenci sayısı, öğrenciler arasındaki fiziksel mesafeyi korumak için yeterli alan olup olmadığı, okul servislerinin durumu, eğitim emekçileri, öğrenciler ve velilerin aşılanma oranı gibi gelişmeler, eğitim-öğretimin sağlıklı koşullarda gerçekleştirilebilmesini engelleyen en önemli faktörler olmuştur. Gerek öğrencilerimizin en doğal hakkı olan sağlıklı ve güvenli ortamlarda yüz yüze eğitim alması, gerekse eğitim emekçilerinin sağlıklı koşullarda çalışması için gerekli olan tüm tedbirlerin eksiksiz alınması talebimiz, 2021-2022 eğitim öğretim yılının ikinci yarısı açısından da geçerliliğini sürdürmektedir' ifadelerini kullandı.

HAKLARIMIZI İÇERMEYEN BİR MESLEK KANUNU İSTEMİYORUZ

'Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bugüne kadar eğitim sisteminde yaşanan her sorunda olduğu gibi, eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarına tamamen piyasacı ve rekabetçi bir mantıkla yaklaşmıştır. Bu yaklaşımın son örneği, muhataplarının bilgisi dışında, kapalı kapılar ardında hazırlanan ve 31 Aralık 2021'de TBMM'ye sunulan Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısıdır. TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'ndan geçirilerek TBMM Genel Kurulu'na getirilen tasarı, önümüzdeki günlerde görüşülecektir. Kanun tasarısında özel okul ve kurslarda öğretmenlik yapan meslektaşlarımızın ekonomik ve sosyal hakları ile ücret ve çalışma koşulları hakkında hiçbir düzenleme olmaması önemli bir sorundur. Siyasi iktidar eğer bir meslek kanunu yapmakta samimi ise yapması gereken tek şey, öğretmenlik mesleği açısından uluslararası düzeyde kabul gören en önemli belge olan 'Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı'na uygun bir düzenleme yapmaktır. ILO ve UNESCO ortak belgesi olarak 5 Ekim 1966 yılında kabul edilen ve Türkiye tarafından da onaylanan tavsiye kararı öğretmenlerin toplumsal statüsüne yönelik olarak bugüne kadar atılmış en önemli ve kapsamlı adımdır. Öğretmenlerin sadece okul içinde değil, toplum içinde de yerine getirdiği görevlerin taşıdığı önemi uluslararası düzeyde belgeleyen, öğretmenlerin tüm sorunlarını ele alan ve durumlarını tüm ayrıntıları ile düzenleyen bir metindir. Bu metin dikkate alınmadan hazırlanan bir meslek kanununu kabul etmemiz mümkün değildir. Eğitim Sen, yıllardır sadece öğretmenlerin değil, eğitim kurumlarında çalışan tüm eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Nitelikli eğitim için öğretmenler kadar emeği olan idari ve teknik personel, yardımcı hizmetliler sınıfı ve 4-B statüsünde çalışan eğitim emekçilerinin hakları ve talepleri de dikkate alınmalıdır. Öğretmenler için düşünülen iyileştirmeler, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile birlikte ele alınmalıdır' şeklinde konuştu.

MEB'İN SOMUT VE ÇÖZÜME DAYALI POLİTİKALAR GELİŞTİRMEK GİBİ BİR DERDİ YOK

Parlakçı, konuşmanın devamında şu ifadeleri kullandı: Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan ve katlanarak artan sorunlar, MEB'in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığını göstermektedir. Okullarda yaşanan yoğun dinselleşme ve eğitimi ticarileştirme uygulamaları, siyasal-ideolojik hedeflere uygun olarak alınan bilim karşıtı kararlar eşliğinde okullarda hayata geçirilmeye devam etmektedir. 2021-2022 eğitim öğretim yılının ilk yarısında eğitim alanında yaşanan gelişmeler, MEB'in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir derdinin olmadığını göstermiştir. Eğitim sisteminde yaşanan sorunların ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmelerden ayrı ve bağımsız olmadığı açıktır. Eğitim Sen, her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin ve laikliğin değil, milliyetçiliğin, ayrımcılığın ve inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelesini kesintisiz sürdürmeye kararlıdır.'

BAHRİ UÇAR