Renkler önemlidir!

Doğayı kuşatan herbir şeyin kendine özgü bir rengi vardır. Kokusu da var elbet. Ancak genellikle renginden bilinir çoğu şey. Mesela bir orkidenin kokusu olmasaydı biz yine de onun orkide olduğunu renginden tanıyabilirdik. Papatyayı tanıyabileceğimiz gibi..

Can alıcı sual şu: Peki, kişi renk körü ise, aynı zamanda koku duyusuda olmayan!..

*******************

Şu sosyal medya illeti tam olarak bahsi geçen kitlenin yığıldığı bir arena!

"Arena" tanımlamasını bilerek yaptım. Romalılar döneminde esirlerin eğitilerek usta birer savaşçı yapıldıktan sonra, birbirleriyle ölümüne döğüştürüldükleri yerin adıdır. Etrafında binlerce insan, yapılan döğüş ve akıtılan kanın verdiği heyecanla adeta kendinden geçtiği bir ölüm sahasıydı Arenalar..

*********************

İnsanların tanımadıkları ve haklarında hiçbir fikir sahibi olmadıkları kişiler ve olaylar hakkında kıyasıya mücadele ettikleri, dahası, haklı çıkmak için her türlü tezvirat, yalan ve iftiranın havada uçuştuğu sosyal medya adeta bir linç merkezine dönüşmüş vaziyette...

Geçtiğimiz günlerde İstanbul girişinde ki peyzajların sökülmesi ve bunların yerine "Grafiti" yapılacak olmasıyla ilgili binlerce paylaşım yapıldı. Tartışmanın boyutu o kadar ilerledi ki, neredeyse İmamoğlu, ülkenin tüm ağaçlarını ve yeşillerini katlediyor algısı oluştu.

Baştan belirteyim; Ekrem İmamoğlu ile ideolojik hiçbir yakınlığım olmadığı gibi, İstanbul Belediyesini iyi yönetemediğini düşünenlerdenim ve kişiliğinden de hiç hazetmem..

İstanbul boğazının hemen girişindeki çiçekleri sökmesini anlayabilmiş değilim ve bu uygulamanın gereksiz olduğunu düşünüyorum.

Bununla birlikte, yapılan eleştirilerin dozajının çok yüksek ve seslenmelerin tonlamasının hayli kalın olduğunu da düşünüyorum.

Zira; İstanbul sadece boğaz girişindeki çiçek kovalarından ibaret değildir!

Sadece İstanbul değil, ülkenin tüm şehir ve kasabaları yüksek katlı binalarla betonlaştırılırken, aziz İstanbul'un en değerli sembolleri olan "Sultanahmet ve Süleymaniye" camilerinin silüeti, onlarca katlı modern plazalarla kapatılırken "Yeşil" katliamını yalnızca boğaz girişindeki çiçeklere bağlamak elbette samimi bir çeğırış değildir!

Ülke geneline yayılan "TOKİ" Yapılarının durumu ise ayrıca bir vehamet!

50 Metre karelik kutulara hapsedilen insanların, bu "Kombine" hayattan çok memnun olduklarını sanmıyorum...

"Yeşili katletmeyelim" çağrısı yapan ve İstanbul Belediyesinin boğaz girişindeki çiçekleri sökmesine karşı kopartılan yaygara, bana birazcık "Gezi olaylarını" anımsattı. Hani orada dillendirilen bir ifade vardı " Mesele üçbeş ağaç değil, sen hala anlamadın mı?"

Teşbihte hata olmaz. Ben İstanbul belediyesinin icraatini eleştirenleri gezicilerle aynı kefeye asla koyamam ve tenzih ederim. Ancak, vurgulamak istediğim şey, eleştirenlerin samimiyeti ve konuların benzeşmesidir.

Ezcümle; Haddinden fazla şiddet, gayedeki hikmeti  yok eder. Samimiyet adaletle mülhemdir. Bir yanlışı eleştirirken hakikatli olmak elzemdir. Atalar boşuna söylememiş " Çuvaldızı kendine batır, iğneyi başkasına.

Renkler, Mor, yeşil ve lacivertten fazlasıdır.

 vesselam...