1. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, zaman zaman pek çok şey hakkında açıklamalar yaptı. Birçok alanda, birçok şey söyledi ancak, çeşitli platformlarda, 2019 Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olup olmayacağı hususunda ortaya atılan iddiaların hiçbirine “Evet” ya da “Hayır” şeklinde net bir cevabı olmadı.

Özetle “ Sayın Gül 2019’da aday olacağım demedi!” Ne ki, “Aday olmayacağım” da demedi!

Siyasi yaşamında pür dikkat ve kontrollü olmayı yeğ tutan Gül, gerek Refah Partisi ve gerekse AK Parti’de siyasetin üst sıralarında bulunduğu dönemler içerisinde “Yankısı olmayan dağa ses vermemesiyle” bilinir.

Bu ne anlama gelir?

“Eski Cumhurbaşkanı Gül, siyaset meydanında hala söyleyecek sözü olduğuna ve kamuoyunda ciddi bir karşılığı olduğuna inanmaktadır. Fakat bu karşılık Sayın Gül’ün, potaya girip sayı denemesi yapması için yeterli değildir.

Yeni Türkiye siyasetinin “Cumhur İttifakları” ile şekillendiği atmosferde, AK Parti, MHP ve BBP’nin safları belli oldu, ancak, CHP’nin başını çekeceği muhalefet kanadının kimlerden teşekkül edeceği henüz resmen kesinlik kazanmadı.

CHP, HDP ve İP arasındaki “Fiili” birlikteliğe kesin gözüyle bakılsa da, muhalefet cenahının üzerinde en fazla yoğunlaştığı SP olacaktır şüphesiz. Referandum seçiminde %48,5 yakalamış olan muhalefet ittifakı, SP’nin etki alanının, oy oranından çok daha fazla olacağını tahmin ediyor. Bu hususta haksızda sayılmazlar. AKP ve SP tabanı ideolojik olarak birbirine çok yakın gibi görünse de, aralarındaki “Asgari ihtilaflar, azami müştereklerine galebe çalabilmektedir!”

Bu tıpkı İslam coğrafyasında ki Müslümanların, mezhep, tarikat v.b ihtilaflarının, dinin asılları olan “Kıble, kitap gibi Amentülerine galebe çaldığı gibi!”

Buradan yola çıkarak, CHP ve müttefiklerini Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Erdoğan’ı devirebilmek adına umutlandıran ve Referandumda kaybetmelerine sebep olan %1,5 ‘lük açığı kapatma garantisi olarak gördükleri SP’li bir “Muhalefet ittifakı” hakikaten çok önemsenmelidir.

Sadece bununla kalmayacaktır. Zira madalyonun öbür yüzünde, 100 yıllık Batı projesini birkaç hamlede sekteye uğratan, Suriye’de “Fırat Kalkanı ve Zeytindalı” harekâtlarıyla, ABD başta olmak üzere AB’nin ve hatta Rusya’nın uzun vadeli “Ortadoğu’yu işgal projelerinin önünü tıkayan Erdoğan, Küresel güçler içinde büyük bir tehdit ve engel olarak durmaktadır.

Hal böyle iken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirebilmek adına, iç muhalefetle her konuda işbirliğine gittikleri ve gidecekleri aşikâr olan Batılı güçlerin, Türkiye’deki muhalefet ittifakına sağlayacağı “Ekonomik ve lojistik” desteğinde hesaba katılması gereklidir.

Tüm bunların Abdullah gül ile ne tür bir ilgisi var? Suali, tam da burada devreye girmeli!

Abdullah Gül kurt bir politikacıdır. Aynı zamanda “Garanticidir!” Buna halk arasında “Sağlamcı” denir. Bir başka yöresel halk sözü ise “Kuşu çift görmeden, taşı tek atmaz!” kabilinden bir yapıya sahiptir Sayın Gül!

Muhalefet ittifakı, yukarda bahsettiğimiz unsurlarla birlikteliği sağladığında, kamuoyunda karşılığı olan, muhafazakâr, aynı zamanda Liberal. Müslüman ama laik ve demokrat bir adaya ihtiyaç duyacaktır.

Halkın bir bölümünün sempati duyduğu, Sayın Erdoğan ile yaptığı uzun yol arkadaşlığı hasebiyle, AK Parti içerisinde belli bir tabanı bulunan, Merhum Erbakan hocanın talebesi olması hasebiyle “Muhafazakâr kesim” tarafından kabul görmesi kuvvetle muhtemel Abdullah Gül, en belirgin ve en gözde aday olacaktır.

Burada asıl belirleyici Sayın Gül olacaktır. Kendisine edilecek teklife nasıl bir cevap verecek?