Allâh’ını seven her konuda bilgili olacak, gözünü açacak.

Saflık başka, temizlik başka, ahmaklık başka.

Safla ahmağı da ayırt etmek lâzım…

Fahr-i kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, insanları akıllarına göre değerlendirirlerdi.

Akıllı olalım.

Akıllıca yapılan işlerden iyi netice alınır.

Çünkü akıllı, gayeyi bilir.

Sonra ne yapılması lazım gelirse ona başvurur.

Hâlbuki akılsız, ne yapılması lâzım geldiğini bilemez, bilmeyince de, yalnız şuursuz bir hâlde hareket eder.

Verimli bir netice alamaz.

Hayrı-şerri, iyiyi-kötüyü tefrik edemez.

Gerek dünya işlerinde, gerek âhiret işlerinde vaziyet değişmez.

Eğer akıllı insana seyr u sülûk yolu nasip olmuşsa, o, bahtiyarların en bahtiyarı, yani daha dünyada iken cennet hayatına nail olmuş olur.

İsterse o fakir olsun, isterse türlü türlü ibtilâlara maruz kalsın.

Çünkü Allâh’ın kendisine bahşettiği aklı selim sayesinde, Allâh’a bağlılığı artmış ve huzuru bulmuştur.

(Hâce Musa Topbaş Hz.)